Ayhavar Silivri'ye

11 Ağustos 2013 Pazar

Hörmetli ohurlar, bilirsiz anadilimde arada bir galeme aldığım bu yazılarımda, 1950’lerde Kars’ta neşredilen “Ayhavar” (yetişin, imdat) ismindeki mizah gazetinden elham alıram.
Gerçi son 2 yazımdan ötürü
“arada bir” demeğ olmaz; ama neyniyim ki “Ayhavarlık hadiseler” dal dala (arka arkaya) gelir...
Nitekim Ekinci Pedalhanesi’nde basılan gazetin sahabı irehmetli
Cengiz Emi de deyirdi ki: “Gülmeli olan menim sözlerim değil hadiselerin özüdü; buna sebep kimse alınmasın...”

\n

Gecekondudan beter

\n

Evvel şu mahpushana binalarından söz etmeh istiyirem. Tüşünün ki cumhuriyet tarihinin en möhüm davalarından biri üçün tarlaların içinde, yolu bile olmayan, helgin “derme-çatma” ismini verdiği bir bina inşa edildi. Görenler deyirler ki: “Gecekondu ustaları daha gözel yaparlardı...”
İndi diyecehler ki:
“Ganun dışı inşaat Adalet Nazırlığı’na heç yahışar?” 5 Ağustos’ta açıhlanan gerarlarda adalete uyuldu mu ki mahpushanada da imar ve fen gurallarına uyulsun?
Menim fikrim o du ki hamının (herkesin) üreğini burhan bu gerarlara bir sebep de, çölün ortasında insanı bunaltan o çirkin binalardı...
Eğer hâkimler, şehrin içinde gözel binalarda gerar verselerdi, heç bele
“insanlığın yâddan çıhtığı” (insanlığın unutulduğu) cezalar üşlerine (uslarına) bile gelerdi?

\n

Gararlar ve ganunlar

\n

Deyirler ki hâkimler minlerce sayfa mütalaa ve belgeyi ohuyup ganunlara baharak gerarları verdiler.
Ahı bunların hamısını hetta fazlasını avukatlar da ohuyup millete de anlattılar. Meselem, bir
Mustafa Balbay gardaşımıza verilen ağır cezanın hangi sebeple ve hangi ganuna dayandığını tapabilen (bulabilen) bir hugukçu var mı?
Aynı durum öbür ceza alanların da derdi di. Bele olanda da hugukçuların ve hamının fikri o du ki;
“gerarlar ganunlara göre değil, siyasal niyetlere göre verilip”...
Ey ganun dövletinin muhteremleri; eğer bele değilse, çıhıp gerarlarınızın hugukdaki sebeplerini açıhlamak, asıra yahışan bir ganun dövleti için mecburiyet değil midi?

\n

Gülmeli talimatlar

\n

5 Ağustos günü gerarları dinlemeye gelenlere yapılan ve bu asıra asla yahışmayan muamelenin emrini kim verdiyse durup tüşünsün; acaba bir gohumu (yakını) da içerde olsaydı, heç bele davranardı?
Ya avukatların ayakkablarını çıhartmalarına gerer verenlere ne demeli? Onların da en az savcılar ve hâkimler geder hugukçu olduğunu söyleyeceh kimse galmadı mı?
Dedim ya Silivri muhakemesi hamının üreğini yaktı ama gülmeli yanlarıyla da yâdımızdan çıhmayacak. Umudumuz o du ki adalet tez elden gerçekleşsin, gerçehten güleceğimiz günlere tez elden gavuşah…

\n

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları