ABD’ye uygun soykırım tarihi: 29 Aralık
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

ABD’ye uygun soykırım tarihi: 29 Aralık

29.01.2020 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Prof. Dr. TÜRKKAYA ATAÖV

Türkiye’yle ilgili “24 Nisan” tepemizde yıllardır sallanan Demokles’in kılıcı gibidir. Bu kez, olayın Amerikalılarca tek-yanlı ve abartılı yorumu, Ermeni ve Rum baskı örgütlerinin de desteğiyle, Washington’un bu tarihi beklemeden işine yaradı. Silaha davranma ilkelliğinden çağdaş teknolojiye, arada uygarlığı yaşamadan atlamış olan ABD’de sıradan halkın çoğunluğunun okyanuslar ötesine ilişkin bilgisizliği şaşırtacak ölçüdedir. Ancak, o ülkenin adını kötüye çıkaran kesim köylüsü, işçisi, yeni göçmeni ve dengeli bilim adamı değil, büyük sermayenin para babaları, yüksek rütbeli asker ve sivil kararvericilerdir. Sendikacıları öldüren, sola eğilenleri içeri atan, üç kıtada yurtseverleri kurşunlayan, iki Japon adasında sivilleri atomla yakıp yok eden o kodamanlardır. Kuruculardan Jefferson, doğa âşığı Thoreau, Amerikan yazınının ilk devi Mark Twain, “Balina” romanında “Kaptan Ahap” simgesiyle ABD Başkanı’nı anlatan Melville ve özel sermayenin ihanetiyle toplumcu düşmanlarının bağnazlığını sahneleyen Arthur Miller gibileri bu türlü aymazlığı onaylamazlar. Ancak ipler başkalarının elindedir.

Oradaki en büyük kıyım altın bulmak için üç tekneyle Batı yönüne yelken açan, köle satıcısı, cellat, hırsızlık tarihinin korkunç yüzü, insanlık düşmanı ve bizde Kristof Kolomb diye bilinen adamla başladı. “Beyaz Amerika” 11 Ekim’i (1492) bu anakaranın “bulunuşu” diye kutlayadursun, aynı tarih yerliler için “özgürlüklerinin son günü”dür. Kolomb’a gemileri verenler, Eski Dünya’nın en güçlü Türk devletini kurmuş olanlara karşı kolay yoldan zenginleşebilmek için başta altın, sonra gümüş, inci, ipek, baharat ve lüks ürünler peşindeydiler. Koca anakara 100 milyona tırmanan ve 263 ulustan oluşan yerlilerin binlerce yıllık ülkesiydi. Avrupalılar geldikten sonra, sayıları yüzdebirine düştü. Kolomb istediği gün altın getiremeyenleri asıyor, kesiyor, yakıyordu. 1498’de Hindistan’a ulaşan da Portekizli Vasco de Gama değildi; gemisinin kaptanı Hint sularının deneyimlisi Ahmet ibn-i Mecit’ti. 

‘Tümünü öldürün!’

Kolomb’un başladığını Avrupa’dan gelen Beyazlar sürdürdüler. Öyle ki, 1900’lerde ABD’deki yerli sayısı 300 bin’e düşmüştü. Ancak, insanın gerçeği saklamak ve yanlışı öğretmek konusunda bir geçmişi var. Bunda Amerikalıların özel bir bastırması ya da yeteneği olduğu söylenebilir. Birtakım yüksek yerli uygarlıkları Avrupalılar yok etti. Galeano’nun “Latin Amerika’nın Kanayan Damarları” kitabı bu acımasızlığı iyi anlatır. Bolivar, Zapata, Castro ve Che halk adına önde gelen kurtuluş savaşçılarıydılar. ABD Albayı Chivington’ın buyruğu ise şudur: “Tümünü öldürün ve derilerini yüzün!” General Sherman’ın da sözü: “Savaşı kadınlarla çocukların olduğu yerli kamplarına değin götürün!” General Custer yazılı antlaşmaları çiğneyen bir görevliydi. 

29 Aralık 1890’da toplarla gelen bir üniformalı Amerikan atlı birliği Oglala Sioux grubunu son üyesine değin bombaladı ve kılıçtan geçirdi. 

Şeref(!) madalyası

Bu kanlı olayda görev alanlardan yirmisine ABD Kongresi’nin bir de şeref madalyası verdiğini kaç kişi biliyor? Amerika’nın “Batı”ya açılarak Büyük Okyanus kıyılarına varmasının hikâyesi bu şiddete, hırsa ve soykırıma dayanır. Batı’ya geniş toprak, mal, ürün, maden ve tüm olanaklarla el koyma bir kürk ticareti, döşenen demiryolu, attığını vuran kovboylar, Tanrı’yı simgeleyen dincilerin masalları, ona dayalı yakışıklı oyuncuların filmleri değil, tüm oraların sahiplerinin sistemli biçimde ve art arda paramparça edilmeleridir. Beyazlar yalnız yerlileri doğramakla kalmadı, kültürlerini ve uygarlıklarını da yok etti. İletişim, yayınevleri, eğitim kurumları, öğretmenler, yasalar ve güvenlik güçleri de Anglo-Amerikan göçmenlerin ve onların çocuklarının elinde olduğundan, doğruyu yazacak kişiler ve dengeli yayınları basacak kuruluşlar yoktu. Doğruyu düşünenler de onu açığa vurmaktan korkuyorlardı. Yanlışla savaşacak para ve örgütlenme de yoktu. Doğu’ya ayak basıp oraya “Yeni İngiltere” adını takanlar yerli olan her şeyi zamanla ortadan kaldırdılar. Bugün toplama kamplarına atılmış yerlilerin yaşamlarındaki yoksulluk, kirlilik ve umutsuzluk geçmişte neler olduğunu anlamaya yeter. 26 Aralık 1890 tarihli soykırım olaylar dizisinin en belirginidir. ABD kendi toprağına da yakışan bir tarih arıyorsa “29 Aralık” en doğrusudur. 


Yazarın Son Yazıları

Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025
Efsanevi bir dönemin sonu - Doç. Dr. Hüner Tuncer

10 Kasım 1938 tarihi, tarihte hiç kuşkusuz bir dönüm noktasıdır! Bu tarihle birlikte Türkiye’de efsanevî bir dönem sona ermiştir. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren gözlerini her gün yeni bir masala, gerçekleşmesi olanaksız gibi görünen yeni bir düşe açan Türk ulusu, bundan böyle hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının ayırdına varmaya başlayacaktır.

Devamını Oku
11.11.2025
57 yıllık bir ömür... - Mustafa Hüsnü Bozkurt

Okunan 4 bin, yazılan 10 kitap; el yazısı ile tutulmuş onlarca not defteri, sayısız söylev, makale, röportaj, ciltler dolusu emir, talimat, genelge, belge; Fransızca, Almanca, Rumca, Bulgarca, Arapça, Farsça dahil konuşulan 6 dil...

Devamını Oku
11.11.2025
Atatürk’ü anmak ve anlamak - Dr. Çiğdem Bayraktar Ör

Dün 10 Kasım’dı, benim gibi milyonların en büyük yası.

Devamını Oku
11.11.2025
Zamanın kuyusunda yankılanan ses - Abdullah Dörtlemez

Tarih, yalnızca geçmişin kaydı değildir; insanın kendini anlamaya çalıştığı derin bir aynadır. Her çağ, geçmişe farklı bir gözle bakar; bu bakış, çoğu zaman bir yankı gibidir.

Devamını Oku
08.11.2025
Adaletsizliği görmek* - Başar Yaltı

Adalete giden yol, adaletsizliğin görülmesiyle başlar.

Devamını Oku
07.11.2025
Emekliler ölsün mü? - Çetin Düzce

“Emekliler çok yaşadığı için kuruma yük oluyor ” yanlış okumadınız, bunu söyleyen Sosyal Güvenlik Kurumu-SGK Başkanı Raci Kaya.

Devamını Oku
06.11.2025
Çocuk işçiliğinin post-Fordist görünümleri - Özgür Hüseyin Akış

Çocuk işçiliği tartışmalarında belleğimizde canlanan imge, sanayi çağının fabrikalarında ya da tarım alanlarında çalışan çocuklardır.

Devamını Oku
06.11.2025
İstanbul’un su stratejisi - Bekir S. Kocazeybek

İstanbul kenti, 2025 yılı itibarıyla 16 milyon nüfusu ile 5 bin 313 kilometrekare (yüzde 60’ından fazlası Avrupa tarafında) yüzölçümü büyüklüğüne sahip bir şehirdir.

Devamını Oku
05.11.2025
Hukuka uymayan savcı ve yargıçlar... - Erol Ertuğrul

Hukuk fakültesi öğrencilik yıllarımda ceza yargılama hukuk sınavında Prof. Dr. Eralp Özgen, “Tutuklamanın zorunlu olduğu durumları yazınız” diye bir soru sormuştu.

Devamını Oku
05.11.2025
Emekçi babası Karaoğlan... - Şükrü Karaman

Emekçi babası, Türk siyasetinin “Karaoğlan”ı Bülent Ecevit 19 yıl önce, 5 Kasım 2006’da yaşamını yitirdi.

Devamını Oku
05.11.2025
Anayasayı ihlal suçu - Prof. Dr. Doğan Soyaslan

Toplumu özgür insanın ileri götüreceğini kabul eden siyasi rejim ve anayasalar, özgürlükleri korumak için devleti birbirini denetleyen üç temel güce bölmüşlerdir.

Devamını Oku
04.11.2025
Ulusun onurunun güvencesi - Azmi Kişnişci

Yaşı küçük ama kökleri derin Cumhuriyetimiz, Türk ulusunu insanlık ailesinin onurlu bir üyesi yapmayı amaçlar.

Devamını Oku
04.11.2025
Çok kutuplu küresel düzensizlik - Nejat Eslen

Donald Trump farklı bir ABD başkanı.

Devamını Oku
03.11.2025
Cumhuriyete kavramsal yaklaşım - Prof. Dr. Hakan Reyhan

Cumhuriyetin kavramsal içeriğinde birbirini tamamlayan unsurlar vardır.

Devamını Oku
03.11.2025
Bitkisel üretimde gerileme - Ülkü Sarıtaş

24 Ekim 2025 tarihli haberlerde yer alan bilgilere göre; Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından derlenen veriler doğrultusunda, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2025 yılı bitkisel üretim ikinci tahminini yayımladı.

Devamını Oku
01.11.2025
Demokrasi kültürü deyince... - Gülşen Karakadıoğlu

Günümüz insanları pek bilmezler; ülkemizde 1980’lerde düzen karşıtı gösteriler düzenleniyor; gençler, yetişkinler özgürlük ve demokratik bir yaşam için demokratik biçimde örgütleniyor, gösteriler düzenliyordu.

Devamını Oku
01.11.2025
Adaletin sınandığı yer - Hüseyin Özkahraman

Türkiye bir kez daha tarihin o kritik eşiğinde duruyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Yeni casusluk kumpası - Doğan Erkan

Yeni bir düşman ceza hukuku ve Ergenekon operasyonu taklidi “casusluk” kumpası Merdan Yanardağ ve Tele1 üzerinden Ekrem İmamoğlu’nu kapsayacak şekilde kuruluyor.

Devamını Oku
30.10.2025
Cumhuriyet yıkılamaz - Mahmut Aslan

Cumhuriyet, Türkiye için yalnızca bir yönetim biçiminin adı değil, milletin iradesinin ta kendisi, eşit yurttaşlığın somutlaşmış hali ve özgür bir yaşamın sarsılmaz umududur.

Devamını Oku
29.10.2025
Cumhuriyetin temeli o kadar güçlü ki hiçbir baskı sarsamaz!

“Tarihimizde olduğu gibi demokrasi dışı yollara tenezzül ederek iktidarda kalmak isteyen hiçbir güç başarılı olamamıştır, bundan sonra da olamaz. Ülkemizi bu karanlıktan çıkaracak yegâne güç, milletimizin sarsılmaz iradesi ve Cumhuriyetimizin kuruluşundaki mutabakat ruhudur.”

Devamını Oku
29.10.2025
Ben Cumhuriyet çocuğuyum - Ayşe Yüksel

Cumhuriyetimizin 35’inci yılında, Cumhuriyet ebesi sayesinde dünyaya gözlerimi açmışım.

Devamını Oku
29.10.2025
Cumhuriyet ve demokrasi... - Nazan Moroğlu

Mustafa Kemal’in önderliğinde emperyalist güçlere karşı verilen tam bağımsızlık mücadelesinin zaferle sonuçlanmasının ardından, 102 yıl önce 29 Ekim’de kurulan Cumhuriyetimizin temeli ulusal egemenliğe dayandırılmış ve yapılan devrimlerle ümmetten ulusa, kuldan yurttaşa kararlı bir dönüşüm sağlanmıştır.

Devamını Oku
29.10.2025
Anadolu ihtilâli fikri - Yüksel Işık

Tarihi günün bir gün öncesidir; Çankaya’dadırlar. Sofra kurulur; herkes toplanır etrafına… Henüz başlanmıştır ki Mustafa Kemal söze girer; “Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz”.

Devamını Oku
28.10.2025
Cumhuriyet kimin öyküsüdür? - Abdullah Yüksel

Cumhuriyetin nasıl kurulduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz ancak neden kurulduğu belki daha önemli bir soru.

Devamını Oku
28.10.2025
Devrim geriye işle(tile)mez! - Doç. Dr. İhsan Tayhani

Büyük Atatürk, başyapıtı Cumhuriyete yüklediği anlamı, derinlikli bir biçimde yukarıdaki özlü sözünde dile getirir.

Devamını Oku
28.10.2025
'Cumhuriyet sadece bir gazete değildir...'

“Cumhuriyet imecesi” kampanyasını kısıtlı imkânlarıma rağmen ilgiyle takip ediyorum.

Devamını Oku
27.10.2025
KKTC, bağımsız bir devlettir - Hikmet Sami Türk

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), 19 Ekim 2025 günü seçmenlerin yüzde 64.82 oranında katılımıyla yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi ile yeni bir döneme girdi.

Devamını Oku
25.10.2025
Zeytin saldırı altında - Çağatay Güler

Ülkemiz uzmanlarının değişmez bir kaderidir aynı doğruyu defalarca yazmak zorunda kalmak.

Devamını Oku
25.10.2025
Dış ticaret perspektifinden ‘Türkiye, Rusya, Çin’ - Ahmet Yılmaz

Bugünlerde dış politikada Çin ve Rusya ile ilişkiler yeniden gündemde.

Devamını Oku
24.10.2025
Demokrasimize bulaşan enfeksiyonlar - Ülgen Zeki Ok

Cumhuriyetimizin kuruluşunun 102. yıldönümü yaklaşırken demokrasimizin geldiği nokta, rahmetli Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcımız Sabih Kanadoğlu’nun 10 yıl önce bir tıbbi enfeksiyon hastalıkları kongresinde yaptığı “demokrasiye musallat olan enfeksiyonlar” konulu konuşmayı aklıma getirdi.

Devamını Oku
24.10.2025
Türkiye’de veteriner hekimliğin 183. yılı - Mücteba Binici

Ben bir Köy Enstitülü öğretmenin oğluyum.

Devamını Oku
23.10.2025
Bakanlıkların düşüşü - Ozan Zengin

Bakanlıklar, devlet teşkilatlanmasının merkezinde yer alan yapılardır.

Devamını Oku
23.10.2025
Askeri hastaneler açılmalıdır - Cihangir Dumanlı

AKP, iktidara gelir gelmez “askeri vesayeti ortadan kaldırmak” sloganı ile ulusal güvenliğimizin güvencesi olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) gücünü ve saygınlığını azaltıcı adımlar atmıştır.

Devamını Oku
22.10.2025
Sosyalist hareketin yönü üzerine - Doğan Sevimbike

Kemal Okuyan’ın soL’da yayımlanan “Sosyalist Hareket ve CHP’yi Desteklemek” başlıklı yazısı, sosyalist hareketin yönü üzerine önemli bir tartışma başlatıyor.

Devamını Oku
22.10.2025
Eğitimde son aşama akademik yozlaşma

Üniversite, inşa edilmiş akıl ve bilimdir.

Devamını Oku
21.10.2025
Kuraklık ve su yönetimi - Alparslan Güre

Özellikle küresel iklim değişiklikleri ile de ilgili olan kuraklık, var olan kaynakların günbegün azalarak kritik seviyelere inmesi ve buna bağlı yaşanan su kısıntılarıyla her geçen gün daha fazla hissediliyor.

Devamını Oku
21.10.2025
Gazze’ye yaşamsal destek: Su - Dursun Yıldız

İki yıldır süren İsrail soykırımı sonrasında hayatta kalan Gazzeliler için yeni bir yaşam mücadelesi başlıyor.

Devamını Oku
20.10.2025