Geçen ay bir TV kanalında dünya çapındaki gururumuz besteci, piyanist Fazıl Say sorulan bir soru üzerine Rus klasik müzik bestecisi Çaykovski’nin “Dünya mükemmel olmadığı için sanat var” sözünü dile getirdi. Dünyayı her açıdan güzelleştiren, yaşama renk katan, geleceğe umutla ve sevinçle bakılmasını sağlayan sanatla ilgili duyduğum en güzel sözdü. Ne yazık ki Türkiye, uzunca bir süredir sanatın yaşamı güzelleştirici etkinliklerinden, üretimlerinden uzaklaşmış durumda. Toplumsal yaşamımızı siyasal, sosyal ve özellikle de ekonomik alanda ortaya çıkan enflasyon ve işsizlik gibi sorunlar gittikçe çekilmez hale getirmekte. Bir yandan yaygınlaşan, öte yandan da şiddetini artırarak daha da derinleşen yoksulluk halkımızın gönenç içinde huzurlu yaşama umutlarını yıpratıp yok etmekte.
Bu vahim duruma çare bulmak ve sorunları çözmek için 4 Haziran 2023’te Türkiye’ye getirilerek hazine ve maliye bakanı yapılan Mehmet Şimşek, “Rasyonel yani akılcı politikalara döneceğiz” diyerek doğru bir noktadan işe başlamasına karşın geçen iki yıllık sürede hiçbir başarı sağlayamadı, sorunları çözemedi. Ekonomik sorunların neden çözülemediği önemli bir sorudur. İktisat tarihi, sorunların çözümünün iki önemli koşula bağlı olduğunu gösterir.
Çaykovski’nin “Dünya mükemmel olmadığı için sanat var” sözü mükemmel bir ekonomik önlem için ilk koşulun bir sanatçı hassasiyeti ve dikkatine gereksinim olduğunu ifade eder. İngiliz iktisatçı Joan Robinson tarafından J. Maynard Keynes’e atfedilen “İktisat bilimlerin en sanatsal, sanatların da en bilimsel olanıdır” sözü de ekonomik önlemlerin başarısı için sanatçı hassasiyeti ve dikkatine neden gerek olduğunu açıkça göstermektedir. İnsanoğlunun tarımsal üretimi öğrenerek yerleşik düzene geçmesiyle başlayan iktisadi faaliyetler karmaşıktır ve yönetmek kolay değildir. Binlerce yılın iktisadi uygulamaları iktisat biliminin, bir sanatçı inceliği ve hassasiyetiyle uygulandığı koşullarda iktisadi sorunları çözebildiğini, iyi bir ekonomi yönetiminin ortaya çıktığını ve böylelikle dünyanın daha mükemmel hale geldiğini iktisatçılara öğretmiştir. Bu bilgiler ışığında siyasetin yönetmeye çalıştığı ekonominin başarısızlığının nedeni açıktır.
Başarılı bir ekonomi yönetiminin ikinci koşulu; hedefleri ve ekonomik politikaları bilimsel gerçeklere dayanılarak hazırlanmış bir planlama olduğunu da gösterir. Nasıl ki gideceği limanı bilmeyen bir kaptana hiçbir rüzgâr yardımcı olamıyorsa iyi bir planlama olmadan da ekonomi iyi yönetilemez, sorunlar sağlıklı şekilde çözülemez.
CUMHURİYETİN İLK YILLARINDA KALKINMA
Ülkemizde derinleşen ve yaygınlaşan yoksulluğun çözümü ekonomik planlama ve bu planın bir sanatçı titizliği ve hassasiyetiyle uygulanmasıdır. İktisat tarihimiz planların olduğu dönemlerde sorunların önemli ölçüde azaldığını ve kalkınmanın hızlandığını göstermektedir. 1933 -1938 yılları arasında uygulamaya koyulan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı sayesinde Türkiye, 1929 Dünya Buhranı ve 2. Dünya Savaşı öncesinin tüm olumsuz etkilerine karşın ekonomik kalkınmasını başarıyla sürdürebilmiştir. Plan süresince 20’den fazla fabrika kurulmuş, Sümerbank, SEKA, Etibank gibi kuruluşlar etkin hale gelmiş, uluslararası düzeyde yaşanılan birçok olumsuz gelişmeye karşın ekonomik büyüme hızı yüzde 6-7 dolayında kaydedilmiş ve toplumsal gönençte büyük artış olmuştur.
İkinci olumlu örnek 1963 yılında kurulan Devlet Planlama Teşkilatı başkanlığında sürdürülen planlı ekonomi dönemidir. DPT’nin 2011 yılında Kalkınma Bakanlığı’na devredilmesine kadar geçen beşer yıllık kalkınma planlarının uygulandığı 48 yılda 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’na, askeri müdahalelere, ulusal ve uluslararası düzeylerde yaşanılan sosyal ve ekonomik krizlere rağmen ortalama yüzde 5 düzeyinde ekonomik büyüme gerçekleştirilebilmiştir.
YENİDEN PLANLAMA ŞART
Günümüzde, İsrail’in İran’a saldırmasıyla yıllardır çeşitli çatışmalarla istikrarsızlaştırılmış olan bölgemizde kaos ve belirsizlik daha da artmıştır. Bu ortam zaten büyük bir ekonomik kriz, yoksullaşma ve belirsizlik içinde olan ülkemizde yoksulluğun ve sefaletin daha da artmasına neden olacaktır. Bu durumda yapılacak tek şey tarihimizden ders alarak ekonomide tekrar planlı bir döneme geçmek ve her türlü ekonomik girişimi siyasetin etkisinden arınmış ciddi ve dikkatli bir planlama ile yapmaktır.
Kuşkusuz demokratik hukuk devleti için gerekli olan yapısal önlemler bu planlamanın en temel maddeleri olmalıdır. Kaotik gelişmelerin ekonomimizdeki olumsuz etkileri ancak bilimsel ve gerçekçi bir ekonomik planlamayla ve ekonomik önlem ve çözümlerin sanatçı dikkati ve hassasiyetiyle uygulanmasıyla engellenebilir.
Yurttaşlarımızın huzur ve gönenç içinde yaşayabilmeleri bu koşulla olanaklıdır. Aksi halde bölgemizi esir alan ve gittikçe tehlikeli hale gelmeye başlayan bu kaotik ortamda ekonomide iyileşme olanaklı değildir. Yaşanılan ekonomik sorunlar ve yoksullaşma ülkemizi hızla büyük bir toplumsal patlama noktasına getirebilir.
22. dönem Ankara Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Tomanbay