Cumhuriyete ihanet! - Doğu Silahçıoğlu
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Cumhuriyete ihanet! - Doğu Silahçıoğlu

23.07.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Birinci Paylaşım Savaşı’ndan (1914-1918) bu yana, başını ABD’nin çektiği küresel yayılmacı sömürgecilerin etki alanındaki bir coğrafyada yaşam sürdüren, Atatürk önderliğinde o güçlere karşı verilmiş bir mücadeleyle kurulan Türkiye Cumhuriyeti, 100 yılı aşkın bir süredir emperyalizmin hedefi olmaya devam ediyor. Bu süreç 2004 sonrasında “Büyük Ortadoğu Projesi”yle yeni bir ivme kazandı.

Türkiye açısından bölgesel yeni tehdit oluşumları ortaya çıktı. Küresel ve bölgesel resmin böyle olduğu bir zaman diliminde siyasal İslamcı iktidar da başlangıçtan beri uyguladığı tutarsız ve yanlış politikalarla oradan oraya savrulmaktaydı. Cumhuriyet zamanla; varlığı, sınırları, rejimi ve anayasal nitelikleriyle tehdit altında kaldı. Ardında küresel emperyalizmin yer aldığı, Lozan öncesine ve Sevr çerçevesine dayandırılan “Sünni İslam ümmeti” nitelikli “yeni Osmanlı” modeli Türkiye’nin önüne kondu. İçeriden ve dışarıdan laik, üniter ulus devlete saldırılar yoğunlaştı. Emperyalizmin etnik kimlik ve dinsel yapıyla şekillendirdiği sınır ve rejim değişikliği planları ortaya çıktı!

AYRILIKÇILARDAN YARARLANMA

Bütün bunlar olurken siyasal iktidar yalnızca varlığını sürdürebilmenin peşindeydi! Bölücü/ayrılıkçı hareketin sahiplerinden yardım ummaktaydı!.. Halbuki Türk Silahlı Kuvvetleri vatan evlatlarının kanıyla büyük bir başarıya imza atmış, örgütün silahlı kanadını etkisiz kılmıştı. Hareketin hedefi olan sosyal taban zaten zaman içinde Türkiye Cumhuriyeti’ni benimseyen bir anlayışa ulaşmıştı. Yayılmacı sömürgeci güçlerin dayatmaları bir yana bırakılırsa; örgütün isteklerini kabul etmeyi gerektiren hiçbir neden yoktu. Buna rağmen siyasal iktidarı oluşturan “Cumhur İttifakı” çok tartışmalı bir adım atarak Ekim 2024’te örgüte el uzattı. Ama bir şey atlanmış, ulus iradesi hiçe sayılmış, TBMM devre dışı bırakılmıştı. Temmuz 2025’te yasal dayanaktan yoksun, Meclis iç tüzüğünde yeri olmayan ve hiçbir işlevi bulunmayan, yalnızca “öneri” sunabilecek olan “komisyon” adı altında bir çalışma grubunun oluşturulması kararlaştırıldı. TBMM sanki bu sürecin içindeymiş gibi bir toplumsal algı yaratıldı!

TARTIŞMALI ORTAM

Siyasal iktidarın varlığını sürdürebilmesi için atılan bu adım Cumhuriyetin “ulus devlet”,“üniter devlet”, “laik devlet” yapısını tartışmalı hale getirdi. Terör örgütünün silahlı mücadeleyle“bağımsız yurt” yaratma hedefine, siyasal mücadeleyle ulaşabilme olanağı sunuldu. Ekranlara yansıtılan “tören” görüntüleriyle “silahlar bırakıldı” algısı yaratılmaya çalışıldı. Ama örgüt yaptığı “demokratik entegrasyon” beyanıyla; “üniter yapı”yı yok sayan “özerklikten federasyona” uzanan bir yolun hedeflendiğini üstü örtülü şekilde açıkladı. Ulus devleti ve üniter devleti dışlayan etnik kimliğe ve federasyona dayanan bir yapının peşinde olduğunu ortaya koydu.

TÜRK ULUSUNUN ENDİŞESİ

Yaratılan bu belirsiz ortamda Cumhuriyete saldırılar da giderek yoğunlaştı. Ulus devlet, etnik ayrımcılığın; laik devlet, dinciliğin; üniter devlet ise özerklik ve federasyonun kıskacında kaldı. Cumhuriyeti “kanlı 1923 darbesi” olarak niteleyen, Türk ulusunu oluşturan “unsurları her fırsatta ve de kasıtla “etnik kimlik” vurgulamasıyla anmaya başlayan, Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” tanımını hatırlamak istemeyen siyasiler ortaya çıktı. Ama Türk ulusu yalnızca adları sayılan o birkaç alt unsurdan ibaret değildir. Bu sakıncalı beyanlar, adı anılmayan diğer alt unsurlara ulus içinde yer almadıklarını hatırlatıyor, onları yaralıyor ve adeta bir başka yol arayışına itiyor!.. Yugoslavya böyle parçalanmış, Çekoslovakya böyle ayrışmıştı!

Türk ulusu; ulus birliğini öteleyen, dinsel birlikteliği önceleyen, toplumsal bütünleşmeyi engelleyen ve ayrımcılık yolunu açan siyasilerin ne yapmak ve nereye varmak istediklerini artık bilmektedir. Etnik kimlik vurgusuyla anayasal yurttaşlığı öteleyen bu anlayışın toplumu ne hale getireceğini görmektedir.

Zamanla ayrımcılığa bağlı olarak yeni siyasal heveslerin ortaya çıkacağı, yeni mücadelelerin başlayacağı, sonuçta toplumsal birliğin bozulacağı ve bugünkü sorunun benzerlerinin yeniden yaşanacağı endişesindedir. Ve bu arada bazı soruların yanıtlarını da bilmek istemektedir:

-Uzlaşma sağlansın ya da sağlanmasın, yarın sınırlarımız içinde ya da sınırlarımız ötesinde benzer bir mücadele yeniden gündeme geldiğinde, sahada görev alacak olan unsurlar hangi güdüyle göreve sevk edilecektir?

-Bu mücadelede evlatlarını toprağa veren ya da yitirdiği evladının cansız bedenine dahi kavuşamayan ailelerin uzuv kaybı nedeniyle ömrünün sonuna kadar engelli yaşamak zorunda kalan vatan evlatlarıyla onların yakınlarının acısı nasıl dindirilecektir?

20. yüzyılın en güçlü yayılmacı ve sömürgeci devletlerine karşı Türk ulusunun“Mustafa Kemal” önderliğinde sürdürdüğü “Kurtuluş Savaşı” sonrasında kurulan “Atatürk Cumhuriyeti” halen tüm kurum ve kuruluşlarıyla dimdik ayaktadır. Her ne kadar bugün yasaların hiçe sayıldığı ve sonucu tartışmalı olan bir referandumla yüzde 51.41 oyla oluşturulmuş “Denetimsiz Başkanlık Sistemi”nin yarattığı iklimle devletin temel anayasal nitelikleri tehdit altında olsa da Türk ulusu olup bitenin ayırdındadır. Yakın dönemde siyasal iktidarın beklentilerini boşa çıkaracak demokratik adımlar atmaya başlamıştır.

Cumhuriyetin örselenen tüm değer ve kazanımlarını canlandırma ve koruma yolunda atılan bu adımlarla, karşı karşıya kalınan tehdit hiç kuşku yok ki demokratik yöntemlerle yok edilecek ve yakın bir dönemde aydınlık yarınlara kesinlikle ulaşılacaktır!

DOĞU SİLAHÇIOĞLU

EMEKLİ TÜMGENERAL

Yazarın Son Yazıları

Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025
Efsanevi bir dönemin sonu - Doç. Dr. Hüner Tuncer

10 Kasım 1938 tarihi, tarihte hiç kuşkusuz bir dönüm noktasıdır! Bu tarihle birlikte Türkiye’de efsanevî bir dönem sona ermiştir. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren gözlerini her gün yeni bir masala, gerçekleşmesi olanaksız gibi görünen yeni bir düşe açan Türk ulusu, bundan böyle hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının ayırdına varmaya başlayacaktır.

Devamını Oku
11.11.2025