Emperyalizmin kurguladığı yeni tuzak! - Doç.Dr. İhsan Tayhani
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Emperyalizmin kurguladığı yeni tuzak! - Doç.Dr. İhsan Tayhani

24.07.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Karl Marx, “Cehenneme giden yollar, iyi niyet taşlarıyla döşelidir.” der. Amerikalı düşünür ve toplum eleştirmeni Eric Hoffer ise bu sözü şöyle açıklığa kavuşturur: “Dünyadaki bütün kötülükler, birilerinin, başkalarının iyiliği için hareket etme hakkını kendinde görmesiyle başlar.”

Kökleri Lozan öncesine uzanan “Şark Meselesi”, anılan davranışsal yaklaşımın tipik bir örneğidir. Anadolu da bu uygulamanın hep odağında yer almıştır. Şark Meselesi’nin temel “stratejik davranışsal hamlesi” ise Osmanlı’nın da yenilgi ile çıktığı Büyük Savaş sonrasına bırakılmıştır. İşgalci emperyalistler, din ve mezhep ayrılıkları çıkararak cetvelle sınırlar çizmiş, uydu devlet(cik) ler oluşturmuş, başlarına da emir, sultan, kral vb. ünvanlı birer kukla yönetici oturtarak günümüze değin sömürü çarklarını döndürmüşlerdir. Mondros sonrası işgale uğrayan Anadolu’nun defteri ise paylaşımın son şeklinin verildiği 10 Ağustos 1920 tarihli Sevr ile dürülmüş olacaktı! Bu tuzak, Mustafa Kemal Paşa’nın, 19 Mayıs 1919’da başlattığı Ulusal Kurtuluş Savaşı ile bozulmuş ve Sevr de tarihin çöplüğüne atılmıştır.

KKTC. Kurucu Cumhurbaşkanı R. Raif Denktaş, “Devletsiz insan olabilir, ama devletsiz millet olmaz!”der. Devletin olması için de bir yurt gereklidir. Lozan’da, 24 Temmuz 1923’te Misak-ı Milli’nin onayından sonra, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edilmiş, böylece Türk Milleti yurduna ve ulus devletine, Anadolu insanı da özgür kimliğine kavuşmuş ve uygar uluslar arasındaki saygın yerini almıştır. Kısacası Sevr’in anti tezi olan Lozan, yok edici dayatmaları reddettiği gibi, ulus adına sayısız devrim kazanımlarının da önünü açmıştır.

Ancak emperyalistler, yüz yıl önceki tarihsel hedeflerinden sapmış değiller! Ortamı oluştu(rul)ğunda ve/veya kullanışlı yöneticiler bulunup buluşturulduğunda atılımlarını yapıyorlar. 2010 yılında Ortadoğu’da uygulamaya geçirilen ve BOP olarak anılan tasarım yürürlüktedir! Irak, Libya, son olarak Suriye din, mezhep, etnik kimlik üzerinden bölünmüş ve İran hamlesi de yapılmıştır, sıra Türkiye’dedir. Devlet Bahçeli’nin, 22 Ekim 2024 tarihinde yaptığı Öcalan çağrısı ve sonrasındaki gelişmelerle Öcalan’ın, 27 Şubat 2025 tarihli “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”, anılan toplu durumdan bağımsız düşünülmemelidir! 1999’da, albay H. Atillâ Uğur tarafından yapılan ilk sorgusunda açıkça; ‘İngiltere ve ABD tarafından kullanıldım, onlara hizmet ettim. Size de hizmet edebilirim!’ diyen Öcalan’dan nasıl bir güvence alınmıştır? Bildiri metninde yer alan, yargı ve suçlamaların çözümlemesi iyi yapılmış mıdır? “Silahların Teslimi” olarak adlandırılan tiyatral gösteriden iki gün önce (09.07.2025), yine İmralı’dan gelen görsel açıklamada bu kez; “Örgüt, ulus devlet amacından vazgeçmiş, varlığını sona erdirmiştir.” vurgusu mu daha inandırıcı bulunmuştur? Belki de 11 Temmuz günü, Süleymaniye yakınlarındaki Casene Mağarası’nda sahnelenen son tiyatral perdede bir kez daha yinelenen bu sözle birlikte, kazanda yakılan 30 adet keleş yeterli olmuştur, kim bilir! ABD Büyükelçisi Thomas J. Barrack’ın, 29 Haziran’da İzmir’de yaptığı konuşmada; “Osmanlı millet sistemi”ni övdükten sonra, Ortadoğu’nun barış ve istikrarı için model olarak önermesinin, doğrudan Sevr çağrısı olduğu anlaşılmıyor mu? Peki, DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan’ın, 1924 Anayasası’nı yererek “yüz yıllık statüko kaos yarattı” demesi de mi anlamsız bulunuyor?

Hayır, bütün bunlar aymazlık sayılamaz! Her şey görülüyor, anlaşılıyor ve iyi biliniyor! Barış ve terörsüz Türkiye (ki istemeyen yok!) söylemi eşliğinde ve bile isteye cehennemin taşları döşeniyor! İçeriye dönük siyasal çıkarım, önceliklidir. Umulan; gizemli pazarlıklarla kotarılacak yeni bir anayasa ile mevcut otoriter yönetim düzenini pekiştirmek ve tükenmiş bir iktidarın ömrünü uzatmaktır. Zaten Erdoğan da “tarihi konuşma” etiketi ile günlerce parlatılan 12 Temmuz günlü Kızılcahamam konuşmasında; Barrack’ın, “millet sistemi” önerisinin önünü açmış, “biz, bu yolu AKP, MHP ve DEM üçlüsü olarak birlikte yürüyeceğiz” diyerek yalın gerçeği açığa vurmuştur. Büyük fotoğrafın gösterdiği budur, gerisi lafügüzaf (boş söz)! Ayrıca, “anti emperyalist” ve “anti kapitalist” olmadan ne milliyetçi, ne solcu ne de sosyalist olunabilir! Bu ideolojik gerçekliği perdelemeye çalışmak gereksizdir.

Lozan ve Cumhuriyet’e karşı hesaplaşmanın içeride ve dışarıda bu denli ivme kazanmış olması, antlaşmanın 102’inci yıl dönümünü bugün daha anlamlı kılmıştır. İyi bilinmelidir ki Müdafaa-i Hukukçular, Kuvay-ı Milliyeciler, Kemalistler ve Lozan’ın, kendi varlık nedeni olduğunun bilincinde olan tüm Anadolu insanı bu yıkıma geçit vermeyecek ve bir yüz yıl sonra Lozan üzerinden kurgulanan bu yeni ümmetçi emperyal tuzağı da bozacaktır!

Yazarın Son Yazıları

Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025
Efsanevi bir dönemin sonu - Doç. Dr. Hüner Tuncer

10 Kasım 1938 tarihi, tarihte hiç kuşkusuz bir dönüm noktasıdır! Bu tarihle birlikte Türkiye’de efsanevî bir dönem sona ermiştir. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren gözlerini her gün yeni bir masala, gerçekleşmesi olanaksız gibi görünen yeni bir düşe açan Türk ulusu, bundan böyle hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının ayırdına varmaya başlayacaktır.

Devamını Oku
11.11.2025