Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

19.11.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok. Deprem öncesi alınması gereken önlemler, deprem anında yapılacaklar ve deprem sonrası yapılması gerekenleri tüm kişi ve kurumların esaslı olarak bilmesi gerekir ama her depremde, bu süreci yeniden yaşıyor gibiyiz.

Geçmişte yaşanan büyük depremlerde en kısa sürede olay yerine giden, güvenlik ile lojistiğin sağlanmasında önemli görevler yapan Türk Silahlı Kuvvetleri’nden bile faydalanamayan anlayışa sahip bir ülke yönetimi var. Yaşanan felaket, büyüklüğüne göre bir süre konuşuluyor, sonra her şey eskisi gibi sürüyor.

DEPREM VERGİLERİ NE OLDU?

1999 Gölcük depreminin yıkıcı etkileri sonrasında depremin neden olduğu yaraları sarmak ve geleceğe yönelik önlemler almak üzere fon oluşturmak için konan ek vergiler, genel bütçeye aktarıldı ve deprem felaketlerine yönelik koruyucu hiçbir düzenleme yapılmadı. Aynı vergiler kalıcı hale getirildi ve 25 yıldır toplanmaya devam ediliyor. Geçmişte bu fonların ne olduğu sorulduğunda bir bakan otoyol, köprü ve havaalanı yapıldığını söylemişti.

Çok sık büyük orman yangınları ile karşılaşıyoruz ama orman yangınlarına karşın etkin bir politikamız yok. Özel sektöre verilen elektrik dağıtım hatlarına gerekli bakım ve yenileme yapılmadığından orman yangınları çıkabiliyor. Bu sözleşmeler izlenip, denetleniyor mu bilmiyoruz. Kazma-kürek ile insanlar yangını söndürmeye çalışıyor. İnsanlar bu yangınlarda yaşamlarını yitiriyorlar. Havadan müdahaleyle yangınları söndürmede etkili olacak uçak ve helikopterler kiralanıyor, ancak gece görüşü olan hava araçları kiralanmadığından yapılan müdahaleler yetersiz kalıyor.

İŞ KAZALARI CAN ALIYOR 

Çok sık iş kazası yaşanan bir ülkeyiz ve iş kazalarına karşı etkin bir politikamız yok. Her yıl binlerce insanımız iş kazalarında ölüyor, bunun birkaç katı sakat kalıyor ve süreç tamamen işverenin insafına kalmış durumda. 2024 yılında 1897 işçi yaşamını yititdi. Bunların çoğu önlenebilir kazalar olduğu ve önlenmediği için iş cinayeti olarak tanımlanıyor. Ülke yönetiminin bu cinayetlere kulağı sağır.

Maden kazalarında onlarca, yüzlerce insan yaşamını yitiriyor. Süren davalarda sorumlular hiçbir zaman bulunamıyor. Yıllar sonra göstermelik birkaç küçük ceza ile olayların üzeri örtülüyor. Son yılların en trajik kazası olan Soma’da 301 madenciye mezar olan kazanın davası sekiz yıl sürdü. En yüksek cezayı alan yedi yıl hapis yattı. Bu arada maden kazaları yaşanmaya devam ediyor.

Askerlerimiz çatışmada değil, arama tarama faaliyetlerinde, eğitim sırasında, kazalarda ölüyor. Irak’ın kuzeyinde bir mağarada arama yapan 12 askerimiz zehirli gazdan etkilenerek şehit oldu. Aşırı sıcak ortamda eğitim yaptırılan iki asker yine şehit oldu.

Uludağ’da otel yanıyor. Gerekli güvenlik önlemlerinin alınmadığı, yeterli müdahalenin yapılmadığı, sorumlu Turizm Bakanlığı’nın etkin bir denetim yapmadığı ortaya çıkıyor. Ne mevzuat yeterli ne de sorumlu kamu görevlileri hakkında bir soruşturma açılıyor.

KADIN CİNAYETLERİ ARTIYOR

Trafik kazalarında 2024 yılında 6 bin 351 kişi öldü, 385 bin 117 kişi yaralandı (2024-TÜİK). Kitlesel bir terör faaliyetine dönüşen trafik kazalarını önlemek için cezaları artırmak, Hazine’ye gelir sağlamaktan öteye geçmiyor. Kadın cinayetleri artarak devam ediyor. Her yıl ortalama, en az 350 kadın cinayeti yaşanıyor, bir o kadar da şüpheli ölüm vakası oluyor. Önlemeye yönelik etkin mücadele yapılacağına, tam tersine İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılıyor.

Bütün bu felaketler yaşanırken herhangi bir sorumlu bulunamıyor. İstifa eden ya da görevden alınan hiçbir kamu görevlisi olmuyor, soruşturma açılmasına dahi izin verilmiyor. Özel kişiler hakkında açılan kimi davaların ise çoğunun üstü kapatılıyor, göstermelik hafif cezalarla geçiştiriliyor.

Sözde gelişmekte olan ülkeler grubundayız ama afet ve insan ölümlerinde veya insan değeri açısından en geri ülkeler seviyesinde yaşamaya devam ediyoruz.

YURTTAŞIN GÜVENLİK HAKKI 

Ne devlet ne yerel yönetimler, ne de insanımız güvenlik kültürünü önemsiyor… Güvenlik denince milli güvenlik, ülke güvenliği anlaşılıyor. Oysa gündelik yaşamda güvenlik, yurttaşın can güvenliği anlamına geliyor. Bu kavramın tam karşılığı insan yaşamının değeri ile eşanlamlı bir nitelik taşıyor.

Saray rejimi, insanların kolayca yaşamını yitirebilmesini “doğal afet, alın yazısı, takdiri ilahi, işin fıtratı” diye geçiştiriyor. Halkın iktidarı destekleyen bir bölümü de bu durumlara rıza gösteriyor.

Muhalefet, bütün bu güvenlik zafiyetlerinden kaynaklanan felaketlere karşı; oluştukça, ortaya çıktıkça parça parça reaksiyon gösteriyor. Bu mesajlar da toplum belleğinde kalmıyor, unutulup gidiyor. Belki de yapılması gereken daha farklı bir şey olmalı. Bunun için tüm toplum kesimlerini kucaklayacak, kamuoyu oluşturma faaliyetlerini geniş bir katılımla organize etmekle başlanabilir.

Anayasal temel haklardan yola çıkılarak yaşam ve güvenlik hakkı yasasına dönüştürülebilecek bir hukuki temelde dönüşüm için, öncelikle toplumsal bir kültür mücadelesini başlatmak gerekiyor. Tesadüflere bağlı yaşamdan, güvenli bir yaşam tarzına geçmek için halkın bunları talep etmesi önemli. Bu talebin yaratılması için toplumsal eğitime, sivil toplum kuruluşlarının da katkısıyla yaygın, organize bir faaliyete gereksinim var.

Mevcut bozuk düzenin alternatifi olduğunu söyleyen muhalefet partilerinin de yurttaşların varlığını tehdit eden, her alanda karşılaştığımız bu can güvenliği sorunlarına programlarında ayrı bir başlık halinde yer vermeleri, bu çerçevede bir stratejik plana ve eylem programına sahip olmaları gerekiyor. 

PROF. DR. GAZİ ZORER 

Yazarın Son Yazıları

Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025