Hukuk var mı ki adalet olsun! - Av. Arif Anıl Öztürk
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Hukuk var mı ki adalet olsun! - Av. Arif Anıl Öztürk

09.07.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Image

Geçtiğimiz günlerde avukat bir dostumla CHP’ye kayyum atanması ihtimali üzerine başlayan tartışmamız ülkemizdeki adaletin varlığı üzerine devam ediyorken ağzımdan şöyle bir cümle çıktı: “Hukuk var mı ki adalet olsun!” Sonrasında adaletin varlığı üzerine değil de hukukun varlığını üzerine tartışmayı sürdürdük.

Tarih boyunca her dönemde ve her devlette olduğu gibi Türkiye’de de kuruluştan bu yana adaletin varlığı ve hukuki adaletsizlik tartışılageliyor. Bu çok normal bir durum. Fakat bir ülkede, özellikle de ekonominin çok kötü seyrettiği bir ülkede, hukuki adaletsizliğin ekonominin de önüne geçerek en büyük gündem olması ve sürekli olarak yokluğundan bahsedilmesi normal değildir, olamaz da!

HUKUK ADALET GETİRİR Mİ?

Normal değil fakat bizde ne yazık ki özellikle son 15 yıldır “normalleşmiş” durumda. Hatta ülke olarak öyle bir noktaya geldik ve yargıda adaletsizlik öyle bir hale geldi ki hukukçular olarak biz artık adaletin veya adaletsizliğin varlığını değil, hukukun varlığını tartışıyoruz.

Bu ikisi için “aynı şey değil mi” diye soranlar olacaktır. Aynı şey değil. Adalet, en yalın tanımıyla herkese hakkını vermek demektir. İnsanlar arasında eşit, dürüst ve hakkaniyetli davranmayı ifade eder. Hukuk ise kısaca tanımlarsak, toplum düzenini sağlamak, bireylerin haklarını korumak ve sosyal ilişkileri düzenlemek amacıyla devletin koyduğu ve yaptırım gücüyle desteklenen kurallar bütünüdür.

Yani daha açık ifade edersek hukukçular olarak biz artık bir hukuk kuralının adaletli bir şekilde uygulanıp uygulanmadığını, mahkeme kararlarının adil olup olmadığını, hak edene hak ettiğinin verilip verilmediğini değil; bizim bildiğimiz, hukuk fakültelerinde okuyup üzerine çalıştığımız, varlığı iddia edilen ve biz hukukçulara öğretilen “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu veya Anayasa Mahkemesi Kararları ve Yargıtay İçtihatları gibi Türk hukukunun temel dayanakları gerçekten var mı yoksa biz hukukun bu normlarının varlığına kendimizi inandırmaya mı çalışıyoruz” sorusunu kendimize soruyoruz.

YANITLANMASI GEREKENLER

Bu soruya cevap bulabilmek için tartıştığımızda ise önce başka sorulara yanıt bulmamız gerekiyor. Şöyle ki hukuk dediğimiz bu kurallar bütünü ülkemizde var olmuşsa ve varlığını devam ettiriyorsa başta ceza hukukçuları olmak üzere herkesin şu sorulara yanıt verebilmesi gerekir:

Av. Mehmet Can Seyhan’ın her gün sosyal medya hesaplarında sayısını tuttuğu ve ondan aldığım verilere göre 48 gündür tutuklu olup 27 Haziran’da tahliye olan Av. Burak Saldıroğlu, hangi hukuk kuralına aykırı eyleminden, hangi hukuk kuralına dayanarak 48 gündür tutuklu kaldı? Aynı şekilde Av. Mehmet Pehlivan, hangi hukuk kuralının varlığına aykırı davrandığı için 20 gündür tutuklu olarak cezaevinde tutuluyor? Gazeteci Furkan Karabay hangi yasanın hangi maddesini ihlal etti ki 56 gündür hapiste? Ekrem İmamoğlu, Ayşe Barım... derken bu liste ve ne yazık ki bu sorular uzayıp gidiyor.

Ben bir ceza avukatı olarak bu sorulara yanıt veremiyorum. Tanıdığım önde gelen ceza hukukçuları da ne yazık ki benim gibi bu sorulara yanıt vermekte aciz kalıyorlar. Fakat aynı fakültelerden mezun olduğumuzu, varlığına inandığımız aynı anayasayı, aynı TCK’yi aynı CMK’yi okuduğumuzu düşündüğüm ve saydığım bu tutuklu kişiler için tutukluluk kararı isteyen savcılar ve bu kişilere tutuklama kararlarını veren hâkimler kendilerince bu sorulara bir yanıt verebiliyorlar.

HANGİ HUKUK?

O zaman buradan şu sonuca varıyoruz: Ya bizlere hukuk fakültelerinde başka bir anayasayı başka bir ceza kanununu ve ceza muhakemesi kanununu okutup öğrettiler ya da bu savcı ve hâkimler yalnızca kendilerinin bildiği fakat bizim varlığından dahi haberdar olmadığımız bir hukuka göre karar veriyorlar. Açıkçası artık ikinci ihtimale daha yakınız. Çünkü bu adaletsizlikler, bizim bildiğimiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin halihazırda yürürlükte olan hukuk normlarına bakarak işlenemez. Yukarıda saydığımız bu isimlerin tutuklu kalmalarına -neresinden yorumlanırsa yorumlansın- yürürlükte olan TCK ve CMK hiçbir şekilde olanak tanımıyor. Bu kişiler tutuklandıysa ve hâlâ tutukluluk halleri devam ediyorsa ya bizim bildiğimiz bu hukuk normları artık bu ülkede yer almıyor ya da bu hâkim ve savcıların bildiği başka hukuk normları var ki ona göre karar veriyorlar. Özetle; bu tutukluluk kararlarını verenler ve bu kararları destekleyenler yürürlükte olan mevcut hukuk kurallarını tanımamakta ve kendi hukuklarını yaratmaktadırlar. Bu bile kendi başına bir suçtur. Bir an önce bu uygulamalardan vazgeçmeli ve var olan anayasamıza ve yasalarımıza göre hareket etmelidirler.

Şu an itibarıyla hukuksuzca tutuklu bulunan tüm bu kişiler için ise şunları belirtelim: Umutlarını yitirmesinler. Er ya da geç bu ülkede bizim hukuk fakültelerinde öğrendiğimiz, anayasamızda ve yasalarımızda yer alan hukuk kuralları işleyecek ve bizler de bu hukukun adaletli bir şekilde uygulanması için elimizden geleni yapacağız. Hukuksuzluğun ve adaletsizliğin yılmaz savunucularına, hukuku yok sayanlara ve kendi hukukunu yaratmak isteyenlere Platon’un şu sözünü anımsatalım: “Adaletsizliği işleyen çekenden daha sefildir!”

İlgili Konular: #Adalet #Hukuk

Yazarın Son Yazıları

Askeri hastanelerin yeniden açılması - Dr. Süleyman Kalman

Sıkça gündeme gelen askeri hastanelerin yeniden açılması yönündeki tartışmalar, yalnızca yönetsel bir düzenleme sorunu değil, görünüşte ani ama belki de “bile bile” yapılmış bir yanlıştan dönmenin ve silinmeye yeltenilmiş Cumhuriyetin sağlık belleği ile kurulan ilişkinin de bir göstergesidir.

Devamını Oku
30.12.2025
Barış üzerine bir deneme - Av. Ekrem Demiröz

Savaş kabadır, çirkindir ve acımasızdır.

Devamını Oku
30.12.2025
Yeni bir toplumsal yalnızlık - Dr. Alper Demir

Türkiye’de son yıllarda yaşanan siyasal gerilimler, derinleşen kutuplaşma ve kamusal alanın giderek daralması, artık yalnızca güncel siyasetin değil, toplumsal yapının kendisinin sorgulanmasını zorunlu kılıyor.

Devamını Oku
29.12.2025
Yıl biterken... - Erol Ertuğrul

23 yıldır Türkiye hak etmediği acıları yaşıyor.

Devamını Oku
28.12.2025
Su kıtlığına doğru... - İsmail Özcan

Herkesin bildiği üzere yaşadığımız dünyanın insanlar ve tüm canlılar için olmazsa olmaz iki büyük nimetinden biri hava, diğeri sudur.

Devamını Oku
27.12.2025
Mustafa Kemal’in Ankara’ya gelişi: Kızılca Gün - Hüner Tuncer

Birinci Dünya Savaşı sonucunda Osmanlı topraklarını Avrupa devletleri arasında paylaştıran Mondros Ateşkes Antlaşması sonrasında, Mustafa Kemal’in öncelikli düşüncesi, “ulusal birlik” düşüncesiydi.

Devamını Oku
27.12.2025
Devlet geleneği, demokrasi ve vicdan - Halil Sarıgöz

Dün İsmet İnönü’yü aramızdan ayrılışının 52’nci yılında andık..

Devamını Oku
26.12.2025
‘Asgari’ sömürü - Aydın Öncel

Aralık ayının son günlerinde yaşanan “asgari ücret” tartışmalarında gelenek bu yıl da bozulmadı!

Devamını Oku
25.12.2025
İBB davasında yargılama süresi - Hikmet Sami Türk

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) hakkındaki yolsuzluk iddianamesiyle İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 12.12.2025’te başlayan ve ilk duruşmasının 9 Mart 2026 günü yapılmasına karar verilen davada hedeflenen yargılama süresi, mahkeme tarafından en çok 12 yıl 6 ay olarak belirlendi.

Devamını Oku
24.12.2025
Menemen Devrim Şehitleri Anıtı ve Cumhuriyet -

Yunus Nadi: “Kubilay timsalini taziz için ne yapsak yerinde olacağına şüphe yoktur.

Devamını Oku
23.12.2025
Kubilay olayının anlattıkları - Osman Selim Kocahanoğlu

23 Aralık 1930 salı günü, Menemen’de insanlık tarihi- nin en hunhar cinayetlerinden bi- ri işlendi.

Devamını Oku
23.12.2025
Cumhuriyetimizin vazgeçilmez değeri - Azmi Kişnişci

“Eşitlik”, Cumhuriyetin yalnızca hukuki bir ilkesi değil; toplumsal yaşamımızın adalet duygusunu ayakta tutan temel dayanaklarından biridir.

Devamını Oku
22.12.2025
Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma - Prof. Dr. Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025