İklim kanunu ve gıda güvenliği - DR. GÜLAY ERTÜRK
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

İklim kanunu ve gıda güvenliği - DR. GÜLAY ERTÜRK

22.04.2025 04:00
Güncellenme: 22.04.2025 04:00
Takip Et:

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülen “İklim Kanunu Taslağı”, iklim krizine karşı mücadelenin yasal altyapısını oluşturma iddiasıyla gündeme geldi. Ancak taslağın mevcut durumu, yalnızca karbon ticareti ve emisyon azaltımı gibi piyasa temelli araçlara odaklanmakta; sağlık, gıda güvenliği, tarım ve hayvancılık gibi yaşamsal alanlara dair kaygı verici bir boşluk barındırmaktadır.

Veteriner Hekimler Derneği olarak bu taslağı yeterli bulmuyor ve kabul etmiyoruz. Çünkü iklim krizi, yalnızca çevresel değil; insan, hayvan ve bitki sağlığını doğrudan etkileyen çok yönlü bir krizdir. Bu nedenle yasa metninde “Tek Sağlık” yaklaşımı benimsenmeli, sağlık boyutu yasal bir sorumluluk haline getirilmelidir.

İklim değişikliği en çok tarım ve hayvancılık sektörlerini vurmakta; sıcaklık artışları yem bitkisi üretimini düşürmekte, hayvan refahını bozmakta ve üretim maliyetlerini artırmaktadır. Ancak taslakta bu sektörlere dair somut bir destek ya da teşvik mekanizması bulunmamaktadır. Ayrıca hayvancılık sektörü yalnızca metan salımı açısından ele alınmakta; biyogaz üretimi ve karbon yutak kapasitesi gibi çözüm potansiyelleri görmezden gelinmektedir.

En dikkat çekici eksikliklerden biri ise zoonotik hastalıklar konusudur. Pratikte, insan enfeksiyonlarının yüzde 61’den çok daha fazlası hayvan kaynaklıdır. Küresel ısınma ile birlikte vektör kaynaklı hastalıklar artış göstermekte; bu da hem hayvan hem insan sağlığını tehdit etmektedir. Oysa taslakta ne izleme, ne erken uyarı ne de mücadele sistemlerine ilişkin bir düzenleme mevcuttur.

Arı sağlığına ilişkin düzenlemeler de göz ardı edilmiştir. Oysa Türkiye, dünya arıcılığında ikinci sıradadır ve gıdaların yüzde 35’i arı tozlaşmasına bağlıdır. Artan sıcaklıklar arıları doğrudan tehdit ederken pestisit kullanımı ve doğal yaşam alanlarının tahribatı bu riski katlamaktadır. Arıların ekosistemdeki kritik rolü göz önünde bulundurularak yerli türlerin desteklenmesi, iklim dostu tarım uygulamalarının teşvik edilmesi şarttır.

Sonuç olarak, “İklim Kanunu Taslağı” mevcut durumuyla hem eksik hem de dengesizdir. Bilimsel ve sektörel temelden yoksun olan bu metin, küçük üreticileri gözetmeyen, halk sağlığını dikkate almayan bir çerçeve sunmaktadır. Kanun, piyasa odaklı değil; toplum odaklı, katılımcı ve bütüncül bir anlayışla yeniden ele alınmalıdır. Aksi durumda yalnızca doğayı değil, insanlığın geleceğini de riske atmış oluruz.

DR. GÜLAY ERTÜRK

VETERİNER HEKİMLER DERNEĞİ GENEL BAŞKANI