Olaylar Ve Görüşler

Kemalizme en büyük saldırı - Av. Haydar AKSOY

02 Şubat 2023 Perşembe

Bütün ikinci cumhuriyetçiler Kemalizmi şeytanlaştırma yarışına girdi. Birçok yazar da bu konuda fikir tetikçiliğine soyundu. Bütün bunlar Cumhuriyetin kurucu değerlerine yapılan en kapsamlı ideolojik saldırıydı.

Tarih şunu gösteriyor ki düşünce dünyasına hâkim olan, er ya da geç, topluma da hâkim olur. 1980’lerde bazı uluslararası egemen güçler, Kemalizmi itibarsızlaştırmadan ülkemizde egemenliklerini pekiştiremeyeceklerini gördüler. Bu görevi, Kemalizme objektif bakıyormuş gibi görünen bazı tanınmış sosyal bilimcilerimiz üstlendi. 

ŞEYTANLAŞTIRMA YARIŞI

Bu çıkışın ilk emarelerini Şerif Mardin’in Din ve İdeoloji isimli çalışmasında görüyoruz. Daha sonra Mardin, çalışmalarıyla Said Nursi’yi “düşünür” mertebesine yükselterek bu çabaya ciddi katkılar sundu. 

Aslında bu algı operasyonunun Kemal Tahir ve İdris Küçükömer’in çalışmalarıyla başladığı ileri sürülebilir. Fakat bu çalışmalar, soyut iddialar içermeleri nedeniyle çok etkili değildi...

Bu bağlamda Mete Tunçay’ın “Tek Parti” başlıklı kitabı kilometre taşı sayılabilir. Tunçay, bu çalışmasında askeri darbelerin neden olduğu sorunlar da dahil, ülkemizin yaşadığı tüm sıkıntıların kaynağının Kemalist devrimler olduğunu ısrarla iddia etti. Dolayısıyla ülkenin selameti için Kemalizm, bir an önce kurtulunması gereken tarihsel bir yüktü. Hatta solcu Tunçay, bu çalışmasında hızını alamayıp “Hilafet kaldırılmalı mıydı” diye sorma cesareti gösterdi. Böylece, Kemalist devrime saldırı, kazançlı bir şeytanlaştırma ritüeline dönüştü.

Sosyolog Nilüfer Göle, çalışmaları ile Kemalist kadın devrimini itibarsızlaştırmanın kapısını açtı ve bu konuda epeyce başarılı da oldu. 

Taha Parla ve Levent Köker, Kemalizmin aslında demokrasiyi hedeflemediğini, uyguladığı politikaların ve ekonomik modelin ülkenin gelişmesini ve demokratikleşmesini engellediğini ısrarla savunan çalışmalara imza attılar. 

Daha sonra bu Kemalizmi şeytanlaştırma yarışına diğer ikinci cumhuriyetçiler katıldı. Burada adını sayamayacağımız birçok yazar da büyük bir iştahla, bu konuda fikir tetikçiliğine soyundu.

AKADEMİ YETERSİZ KALDI

Tüm bu çalışmalar, içinde bulunduğumuz derin ekonomik ve sosyal krizin sorumlusu Emevi ideolojisinin, ülkemizde hâkim olmasını mümkün ve meşru kıldı. Bu, Cumhuriyetin kurucu değerlerine yapılan ve başarılı olmuş en kapsamlı ideolojik saldırı idi. Akademik dünyamız bu saldırıya cevap üretmekte ne yazık ki yetersiz kaldı ve özgüvenini yitirdi. 

Söz konusu bu çalışmaların bazı ana çıkış noktalarını şöyle özetlemek mümkün:

Kemalizmin bazı küçük eksikliklerine odaklanıp büyük sonuçlar çıkardılar ve özellikle seçilmiş bazı olguları dayanak olarak kullandılar. Darbeciler tarafından icat edilmiş “Atatürkçü düşünce sistemini” Kemalizm diye sundular. 

Okuma yazması olmayan bir topluma kitap sağlamamakla suçlamak gibi, o dönemin sosyal, iktisadi ve kültürel iklimini dikkate almadan çıkarımlarda bulundular. 

Dolayısıyla dönemin koşularından soyutlayarak bugünkü değerler ile Kemalizmi yargıladılar. Mesela Avrupa’da güçlü faşizm rüzgârının estiği bir dönemde, Kemalist devrimin ilk defa bu topraklarda yasal güvenceye aldığı kadın hakları, din, vicdan özgürlüğü, konut dokunulmazlığı, eğitim, sağlık, çalışanların hakları ve laikliği görmemezlikten gelmeyi tercih ettiler. 

Ülkemizde, aydınlığın yeniden ayağa kalkması için, yukarıda birkaçını işaret ettiğimiz çalışmaları detaylı olarak analiz eden ve temelsiz iddialarını yanıtlayan çalışmaların yapılmasına ivedilikle ihtiyaç var. Bu kapsamda yapılan bazı çalışmalar yetersizliklerinden dolayı etkili olmadılar.

AV. HAYDAR AKSOY

İSTANBUL BAROSU



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları