PKK çıkış yolu üzerine bir deneme - Av. Ekrem Demiröz 
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

PKK çıkış yolu üzerine bir deneme - Av. Ekrem Demiröz 

07.07.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

1984 yılında Apocular, Şemdinli ve Eruh ilçesini bastılar. Apocuların elinde ağır silahlar vardı. İki gün boyunca devlet bu ilçelere girmeyi başaramadı. O günlerde Deniz Baykal’ı o ilçelerin kapılarında dolaşırken hatırlıyorum. Turgut Özal ise “üç beş çapulcu” demişti ve Apocular henüz PKK olmamıştı. 
Apocuları 80 darbesi öncesinden bilirim. Bazı Kürt sosyalist hareketler dahil hiçbir sol siyasal hareket bu ilişkiye yakın durmazdı. İdeojik açıdan çok katıydılar, örgütsel ilişkilerde ise çok serttiler ve şiddete yakındılar. 
12 Eylül darbesinde avukattım. Darbe öncesi çok az sayıda kişi benim gibi Berthol Brecth’in “Faşizme karşı birleşemeyenler, faşizmin zindanlarında birleşirler” görüşünü savunuyordu. Bu nedenle hiçbir sol siyaseti ayırt etmeden, bana önerilen her davada görev yaptım. 
Bu süreçte 12 Eylül darbesinin çok iyi planlandığını ve her tür istihbarat ile donatıldığını görme fırsatım oldu. Bursa’daki sol siyaset örgütlerinin çökertilmesi, üyelerin gözaltına alınıp tutuklanması ve benzeri tüm o operasyonların eksiksiz bir bilgiyle yürütüldüğünün bizzat tanığı oldum. 
1984 yılı ise 12 Eylül darbesinin hızının henüz kesilmediği ve etkisinin sürdüğü bir yıldı. Darbe yönetimi tüm Türkiye’ye hâkimdi ve ülkede çıt bile çıkmıyordu. Peki bu durumda nasıl oldu da Apocular ağır silahlar edinebildiler ve iki ilçeyi birden basabildiler. Eğer bu eylemleri dış destekli olmasaydı asla başarılı olamazdı. Zaten sonraki süreçlerde PKK’nin ABD ile olan bağlantıları birçok olayla defalarca kanıtlandı. 
Uzun yıllar boyunca süren terör binlerce can aldı ve ülkenin yüz milyarlarca doları bu düşük yoğunluklu savaşa harcandı. 
Irak’ın kuzeyinde Kürt devleti yapılanması gerçekleşti ve sıra Suriye’ye geldi. PKK’nin uzantısı olduğu iddia edilen PYD-YPG güçleri ise Suriye’de Amerika’nın açık desteğiyle ciddi bir etki alanı yarattılar. Yüzde 60’ını Kürtlerin oluşturduğu Demokratik Suriye Güçleri, Suriye’nin en önemli gücüne dönüştü. Muhtemelen Irak’ın kuzeyinde oluşan Kürt bölgesine benzer bir oluşum ya da bu oluşumu aşan bir yapılanma Suriye’de gerçekleşme yolundadır. 
Tam bu sırada MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, PKK elebaşı Abdullah Öcalan üzerinden bir süreç başlattı. Öcalan ise bir süre sonra PKK’ye çağrı yaptı ve PKK kendini feshettiğini açıkladı. 
Bizlere yansıyan durum bu ama ilişkilerin ardında başka bir gerçek olabilir mi? Gazeteci İlnur Çevik, farklı bir iddiada bulundu. İlnur Çevik’e göre Demokratik Suriye Güçleri’nin varlığı PKK’yi gereksiz kılmıştı. Bu nedenle ABD PKK’ye “Kendini feshet” demişti. Ancak hiçbir diplomasi böyle yürümeyeceği için projeyi Abdullah Öcalan’ın üzerine kurdular. İşaret fişeğini ise varlığını Kürt karşıtlığına borçlu olan MHP’nin genel başkanı Devlet Bahçeli’ye attırdılar. Geçmişte aynı irade Türkiye-İsrail anlaşmasını Necmettin Erbakan’a imzalatmıştı. Yarın bir gün laik Cumhuriyeti yıkacak koşullar tamamlanırsa bu işi de -hiç kuşkunuz olmasın- cumhuriyetçi ve laik görünümlü birilerine yaptıracaklardır. 
İlnur Çevik haklıysa, yapılan çağrılar Devlet Bahçeli ve Abdullah Öcalan’a ait olsa da kararı veren ABD’dir. 
Kuşkusuz ki bir süreç başlatıldı. Ama bu durumdan herkesin mutlu olduğunu söylemek oldukça zor. Örneğin PKK bu süreçten pek mutlu görünmüyor. Bu yüzden olsa gerek, çok köşeli ve rahatsız edici bir dil kullanıyor. PKK’nin açıklamaları, kendini fesheden bir örgütten çok yeni kurulan ya da güçlü bir dönüşüm yaşayan bir yapının manifestosunu andırıyor. Kurucu değerlere bağlı Türkleri alenen kışkırtıyor, Lozan’ı ve 1924 Anayasası’nı reddediyor ve sanırım ilk kez soykırımdan bahsediyor. Elbetteki hem yerel hem de sınır ötesi desteklerle piyasa değeri ve etkisi inanılmaz noktalara ulaşmış bir örgütü sona erdirmek kolay iş değil. Bu durumun örgüt yöneticilerinin hoşuna gitmemesi son derece doğal. Fesih sonrası o etkili kişilerin bırakın daha iyi konumlar elde etmesini, mevcut konumlarını dahi koruyamama ihtimalini anlamak için siyaset uzmanı olmak gerekmiyor. 
Belki de ABD Türkiye’ye şöyle demiştir, “Size PKK’yi veriyoruz. İç siyasette istediğiniz gibi kullanın. Ama Demokratik Suriye Güçleri’ni kabul edeceksiniz ve Suriye’de operasyon yapmayacaksınız. Ayrıca İsrail ile de işbirliği içinde olacaksınız.” 
Bize önerilen barış işte böyle bir barıştır. Bu barış yalnızca emperyalizmin çıkarlarına ilişkin planın bir parçasıdır. Emperyalizm ile yerli işbirlikçileri uzun yıllar boyunca bu amaç için çalıştılar. Amaç Kürtler ve Türkler arasındaki duygusal kopuşu sağlamaktı. Belli bir ölçüde başarılı oldular. Bu planı bozma ihtimali olan kişiler ise bir bir ortadan kaldırıldı. Örneğin bölge halkıyla iyi ilişkiler kurmaya kalkışan Gaffar Okkan ya da Eşref Bitlis gibi kişiler ve daha niceleri öldürüldü. 
Bütün bu süreci anlayabilmekle, bu soruna çözüm üretebilmek eşdeğer bir nitelik taşıyor. Gerçekte emperyalizmin ülkemize barış adı altında dayattığı bu plan, bizim yarattığımız boşluğun bir ürünüdür. Kendi meselemizi kendimiz çözmezsek birileri bizim yerimize bu meseleyi çözmeye kalkışır. Ve bu çözüm de asla ülkemizin ve insanlarımızın yararına olmaz. 
Ülkemizin birliğini korumak istiyorsak işe önyargılarımızı kırmakla başlamalıyız. Bu ülkenin tüm insanları olarak aracılar olmaksızın konuşmayı öğrenmeliyiz. Ve birlikte yaşama iradesinden asla vazgeçmemeliyiz. 
Tek yol budur, tek çözüm de budur.

Eski Bursa Barosu Başkanı Av. Ekrem Demiröz 

İlgili Konular: #pkk

Yazarın Son Yazıları

Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025