24-25 Mayıs 2025’te İstanbul, yalnızca bir metropol değil, evrensel sosyal demokrasinin de buluşma noktasıydı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin ev sahipliğinde düzenlenen Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı, Türkiye’nin iç siyasetinden küresel solun dayanışma arayışlarına kadar geniş bir yelpazede anlam taşıyordu. 20. yüzyıl, savaşların, darbelerin ve kutuplaşmaların yüzyılı oldu. Ancak bu çalkantılı tarihe karşın varlığını sürdüren bir gelenek vardı: Halka ve emeğe dayanan, adalet arayışını sürdüren sosyal demokrasi.
Bu gelenek yalnızca Avrupa’da değil, Latin Amerika’dan Afrika’ya, Asya’dan Ortadoğu’ya kadar uzanan coğrafyada barışçıl değişimin taşıyıcısı oldu. Bahse konu değişimin uluslararası düzeydeki en önemli zeminlerinden biri Sosyalist Enternasyonal’dir. Bugün sayısı 100’ü aşkın sosyal demokrat ve işçi partisini bir araya getiren bu yapı, sadece bir protokol kurumu değil, küresel eşitsizlik, otoriterlik ve iklim krizine karşı ortak bir vicdan hareketidir.
SOSYALİST ENTERNASYONAL VE CHP
Cumhuriyet Halk Partisi, Sosyalist Enternasyonal’e ilk adımını 1977’de attı. Bu adım, Bülent Ecevit’in 1960’lı yıllarda ortanın solu ile başlayan halkçı çizgisinin doğal bir yansımasıydı. 12 Eylül darbesiyle kesintiye uğrayan bu süreç, 2008’de partinin tam üyeliğiyle kurumsal bir boyut kazandı. Ancak unutulmamalıdır ki bu tür uluslararası birliktelikler bir vitrin değil, bir sorumluluktur.
CHP’nin görevi yalnızca temsil değil, halkın, emekçinin, kadının, gençlerin ve doğanın taleplerini küresel gündeme taşımaktır. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Sosyalist Enternasyonal’e verdiği önem, göreve geldiği ilk günden itibaren açıkça görülüyor. Sosyalist Enternasyonal Başkanı ve İspanya Başbakanı Pedro Sánchez ile kurduğu yakın ve samimi ilişki de bu sürecin önemli bir boyutudur. Sánchez’in özellikle Filistin meselesinde İsrail’e karşı takındığı net tutum, kuşkusuz kendi dünya görüşünün ürünü olsa da bu tutumda Özel’in katkısı da azımsanamaz.
'YA HEP BERABER YA HİÇBİRİMİZ'
Sosyalist Enternasyonal’in Türkiye’de, özellikle de İstanbul’da toplanması, yalnızca sembolik değil, aynı zamanda küresel dayanışma açısından anlamlı bir gelişmedir. 24 Mayıs 2025 tarihli İstanbul Zirvesi’nin en çarpıcı mesajı ise kuşkusuz CHP’nin cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu için yapılan özgürlük çağrısıydı. Siyasi nedenlerle tutuklandığına inanılan İmamoğlu’nun gönderdiği mektup salonda alkışlarla karşılandı. Zirvenin sloganı olan “Hak ettiğimiz bir dünya için ya hep beraber, ya hiçbirimiz” hem toplantının ruhuna hem de Türkiye’deki demokrasi mücadelesine damgasını vurdu. Bu yalnızca bir kişiye değil, Türkiye’de yerel demokrasinin gasp edilmesine karşı uluslararası bir tepkiye işaret ediyor. CHP’nin bu çağrıyı iç siyasette daha güçlü şekilde sahiplenmesi, sosyal demokrat kimliğinin doğal bir gereğidir.
CHP, sosyal demokrasiyle bağını daha da güçlendirmek zorundadır. Bu bağ, geçmişte kaldığı sanılan halkçılık mirasını güncelleyerek yeniden halkla birlikteliği gösterir. Türkiye’de laikliğin, sosyal adaletin, emeğin ve ifade özgürlüğünün yeniden inşası için evrensel dayanışma kadar yerli kararlılık da şarttır. Sosyal demokrasi yalnızca geçmişin bir mirası değil, aynı zamanda geleceğin inşa gücüdür.
Sonuç olarak Sosyalist Enternasyonal’in bugünlerde, bu topraklarda toplanması tesadüf değil, tarihsel bir çağrıdır. Uluslararası dayanışma, emek ve adalet mücadelesi bugün her zamankinden daha kıymetlidir. CHP yerelden küresele, bu mücadelede yalnızca bir aktör değil, bir öncü olacaktır.
HALİL SARIGÖZ
TARİHÇİ