Özdemir İnce

Kompozisyon imtihanı yani yazma sınavı

26 Aralık 2021 Pazar

Özgürlüğün En Güzel Öyküsü’nün (*) önsözünü okurken ilk cümlenin altını çizmeyi unutmuşum. Oysa benim öğrenim hayatımda öğrendiğim en önemli cümlelerinden biridir. 1955 yılında, lise bitirme sınavında sorulmuştu. Sadece bana değil, o yıl lise bitirme sınavına giren Türkiye’deki bütün öğrencilere sorulmuştu: 

“ ‘Roman yol boyunca gezdirilen bir aynadır’ cümlesini yorumlayın.”

Stendhal’ın Kırmızı ve Siyah romanının birinci kitabının XIII. bölümünün başında César Vichard de Saint-Réal’e (1639-1692) gönderme yaparak alıntıladığı ünlü cümledir bu. Araştırma yapığınızda hemen hemen her yerde şu açıklamayı bulursunuz: “Romanlarında ‘acı gerçeğin’ peşinde koşan ve özellikle romantik esinli gençleri tasvir eden Stendhal, ‘Roman yol boyunca gezdirilen bir aynadır’ diyerek gerçekçiliğin öncüleri arasında yerini almış, dönemin toplumsal tasvirlerine eserlerinde geniş yer vermiştir.”

***

Bu giriş bölümünden çıkarmak zorunda olduğumuz hisseleri çıkaralım:

1- 1955 yılı ve öncesinde liselerde Kompozisyon (Yazma Sanatı) diye bir ders varmış ve lise diploması almak için bu dersten sınava girmek ve bir eleştirel deneme metni yazmak gerekiyormuş.

2- O yıl ve öncesinde liselerde Türk edebiyatının yanı sıra dünya edebiyatı öğretiliyormuş.

3- O yıl ve öncesinde liselerde Behçet Necatigil, Cahit Öztelli gibi, Ziya Arıkan gibi, Aytekin Yakar (**) gibi uzman lise edebiyat öğretmenleri varmış.

4- “Yeni kuşaklar neden Türkçe konuşmayı ve yazmayı bilmiyorlar” sorusunun yanıtı yukarıdaki üç maddede yer almaktadır.

***

Bu cümleyi yorumlamak için müfredat programında “Dünya edebiyatında ve bizde gerçekçilik (realizm) akımı” konusunun bulunması gerekir. Soru sorulduğuna göre, demek ki varmış. Bu durumda Stendhal, Balzac, Zola ve bizim gerçekçi yazarlarımızın okunmuş olması gerekiyordu. Başkalarını bilmiyorum ama ben bu üç yazarı, bizim yazarlarımızı ve ayrıca Tolstoy’u, Dostoyevsky’yi ve J.P.Sartre’ı bile okumuştum.

Folklor ve halk edebiyatı uzmanı edebiyat öğretmenimiz rahmetli Cahit Öztelli’ye bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Bize okumayı, yazmayı, Türkçe konuşmayı ve düşünmeyi öğretti. Hayatta, yaptığım işlerde ve edebiyatta eğer iyi ve doğru işler yapabildiysem, Türkçe öğretmenlerim, Rahmi Öztop (Göbek Emmi), Samime Altay (Boncuk) ve edebiyat öğretmenim Cahit Öztelli sayesindedir.

Bir dili bilmek onu konuşmak değil onunla yazmaktır. Okuma yazma bilmeyenler de konuşuyorlar ama yazmak başka. Yazmayı bilen kimse “edebi” ve “edepli” konuşmayı da bilir. Yazmayı bilmeyen, sadece küfür ve hakaret eder. Yazmayı bilenin ağzında ironi vardır, mizah vardır, söz sanatlarından yararlanma vardır. Konuşma yeteneği, dilbilgisine ve edebi sanatlara dayanır. 

***

Türkçeyi, Türkçe konuşma ve yazmayı, bilimsel düşünme yöntemlerini 1950’den sonra iktidara gelen sağcı ve karşı devrimci iktidarlar kösteklediler. Mürteciler hemen çemkirmesinler: Osmanlıca halkın dili değildi. Aslında Osmanlıca yazı dilidir, sarayda bile Osmanlıca konuşulmazdı. Türkçe okuma, yazma ve konuşma yeteneği dumura uğrarsa okullarda hiçbir dersi öğretemezsiniz, öğrenemezsiniz. İnsanlarla iletişim kuramazsınız.

Önümde bir istatistik bilgisi var. 2016, 2017 ve 2018 yıllarına ait Türkçe, temel matematik ve fen bilimleri alanlarında başarı yüzdeleri:

Türkçe: 19.1, 17.2 ve 16.1. Temel matematik: 7.8, 5.1 ve 3.9. Fen bilimleri: 4.6, 4.6 ve 2.8.

Dikkat ederseniz, üç yıl içinde başarı oranının her yıl düştüğü ve Türkçe başarısı düştükçe doğru orantılı olarak temel matematik ve fen bilimlerinde de başarı oranının düştüğü görülmekte. Bu, kaçınılmaz bir sonuç. Türkçe başarısı artsaydı öteki derslerde de başarı artardı. Aklın kuşkusuz sınırları vardır ancak bilgi çoğaldıkça aklın esnek sınırları genişler ama bunu kimilerine anlatamazsınız. Ama bilmez ki Türkçesi, temel matematiği ve fen bilgisi yetersiz olanlar gerçeklere dayalı bilgiyi, hukuk ve adeleti anlayamazlar.

“Ülkelere göre temel yeteneklere sahip olamayanların nüfus oranları” yarışında Japonya yüzde 4 ile birinci, Türkiye yüzde 49 ile 26., sondan ikinci... Ne yazık ki kâfir Japonlar “vahiy”e değil bilime inanırlar! Veyl (yazık, vah vah) onlara!


(*) La Plus Belle Histoire de la Liberté (Editions du Seuil)

(**) Türk Romanında Milli Mücadele



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024
Yandaş hakem 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları