Özgür Mumcu

Enkazı temizleyin

22 Aralık 2016 Perşembe

Sonradan düzeltmeye çalıştıysa da Erdoğan “Suriye’ye Esed’in hükümdarlığına son vermek için girdik, başka bir şey için değil” demişti. Uluslararası hukuka göre bir devletin cumhurbaşkanı, başbakanı ve dışişleri bakanının sözlerinin devleti bağladığını hatırlatalım. Bu görevdeki şahısların bu basit hukuk kuralını her sabah tıraş olurken aynanın önünde kendi kendilerine tekrar etmesi gereği açık. Kasaba meydanında nutuk atmakla, devlet yönetmek arasındaki farkı popülizm belası sebebiyle sıklıkla göz ardı etmekteler.
Rus uçağının düşürülmesinden sonra dönemin Başbakanı Davutoğlu’nun “Emri ben verdim” demesi de benzer bir ciddiyetsizlikti. Darbe girişimi sonrası yana yakıla aslında ben öyle demek istememiştim diye kıvranmasına rağmen o sözü maalesef kayıtlara geçti. Neyse, şimdilik bu cihan pehlivanı Davutoğlu Ahmet Bey’i bir köşeye bırakalım. Daha sonra bıraktığımız köşeden kaldırıp tozunu alarak gündeme taşımak üzere elbette. Zira bugün içinde bulunduğumuz bataklıkta rolü az değildir. (Şarkısını hatırlayan var mı?)
Esad aşağı Esad yukarı diye diye geçen senelerden sonra bırakalım hükümdarlığına son verme kabadayılığını Moskova bildirgesinde Türkiye, Rusya ve İran’la birlikte Suriye’de bir rejim değişikliği hedefi olmadığını açıkladı. Bir yabancı uzmanın değerlendirmesiyle “nadir görülecek kamusal bir aşağılanma” idi. Bir devletin siyasi pozisyonunu çalımdan beli kırılmış bir halı saha oyuncusu gibi böylesine bir süratle değiştirmesi hakikaten nadir görülecek bir olaydır.
Hele Milli Savunma Bakanı Fikri Işık’ın dünkü açıklaması: “Halep’in militanlardan kurtulması için çok başarılı bir operasyon sürüyor.” Bıraksanız Esad ordusuyla beraber, Rus uçaklarının eşliğinde Kasım Süleymani’yle beraber Doğu Halep’i fethedecek.
İktidarın sosyal medya ayağı önceki güne kadar Halep de Halep diye inler, iktidar medyası Halep’in yasını tutar, Ankara’da devlet okulunda duvarlara katil Putin diye posterler asılırken bugün Rusya’ya bağlılıklar sunuluyor.
İslamcı taban şaşkın. Mavi Marmara’da yaya bırakıldıktan sonra şimdi de Halep’te terk edildiler. Belki Emevi Camii’nde namaz kılınamadı ama örgütlü İslamcılar Emevi Camii’nin avlusuna bırakılıp kaçıldı.
İktidarın Arap Baharı’ndan itibaren soyunduğu rol artık yok. Filmin yönetmeni ve senaristi değişti. Haliyle oyuncu kadrosunda da önemli farklar var.
Soğuk Savaş’ta pasif bir konuma itilen Türkiye artık bölgesinde iddia sahibiydi değil mi? Ortadoğu’da bize sorulmadan yaprak kımıldamazdı değil mi? Artık o eski monşerlerin Türkiyesi yoktu, kendine güvenen, oyun kuran Türkiye vardı değil mi? Hatta göklerden gelen bir karar vardı.
Bütün bunların ham bir hayal olduğunu, ülke sınırlarını bulanıklaştırmanın, cihatçı tehlikeye göz yummanın bedelinin ağır olacağını, dış politikanın ergen İslamcı fantezilerinizi kaldırmayacak bir alan olduğunu yazıp çizenlere neredeyse vatan haini muamelesi yaptınız.
Şimdi Moskova’da Putin’in yamacında Esad’ın Halep operasyonunu övüyorsunuz.
Biz böylesine yetersiz, beceriksiz ve ilkesiz bir siyasetle yönetilmeyi hak etmiyoruz. Dünya beşten büyüktür, doğru. Türkiye de sizden büyüktür. Ama öyle kaçmak yok. Önce yarattığınız enkazı temizleyeceksiniz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları