Özgür Mumcu

Mızıldanmayı bırakın

22 Ekim 2015 Perşembe

Başbakan’ın yaptığı taziye kıskançlığı iktidarın memleketi ve genel olarak hayatı nasıl çarpık bir mercekten izlediğini gösteriyor.
Bir önceki cumhurbaşkanının, Ankara katliamında üyelerini kaybetmiş olan parti ve örgütlerin genel başkanlarını arayarak başsağlığı dilemesinden rahatsız olmak nasıl izah edilebilir?
Abdullah Gül’ün HDP, CHP, DİSK ve KESK’in genel başkanlarını aramasının dahi bir siyasi bunalıma dönüşebildiği günlerden geçiyoruz.
Asli görevi böyle katliamları engellemek, sorumlularını ortaya çıkarmak ve bu süreçteki hata ve ihmallerinin hesabını vermek olan iktidar, bu katliamdan bile mağduriyet devşirmeye çalışıyor.
Mantık basit. Saldırı Türkiye’ye yapıldı. Türkiye de biziz. Dolayısıyla taziye evi de biziz.
Büyük bir komployla karşı karşıya olduğu sanrısına kapılmış bu iktidarın bir memleketi yönetebilmesi beklenemez. O sebeple de yönetemiyor.
Gezi protestoları komplo.
Yolsuzluk iddiaları komplo.
Seçimde bir partinin barajı geçmesi komplo.
Başkanlık rejimine geçilmemesi komplo.
Bütün bir dünyanın işini gücünü bir kenara bırakıp Recep Tayyip Erdoğan ve onun doğal uzantısı olan AKP hükümetini yıkmak için el ele verdiğini düşünmek akıl kârı değil. Ne yapalım ki şu anda memleketi idare edenler buna inanıyor.
Yağmur gibi hakaret davaları yağdırılması, hoşa gitmeyen söz söyleyenin derhal “vatan haini” ilan edilmesi bu sanrıdan kaynaklanıyor.
İş sonunda, bir başsağlığı mesajından dahi neredeyse bir komplo ve mutlaka bir mağduriyet çıkarmaya kadar dayanıyor.
Devasa bir devlet aygıtı, bir çay ocağından çıkan dört kişiyle baş edemiyor. İki kardeş, kısa aralıklarla hem bir sınır kasabasında hem de başkentin göbeğinde katliam yapabiliyor.
İntihar bombacılarının ailelerinin Başbakan’ı bizzat uyarabileceği kadar şeffaf, katillerin rahatlıkla saldırı üzerine saldırı gerçekleştirebileceği kadar esnek bir yönetim anlayışı var.
Ankara katliamının tek taziye evi olmak iddiasında bir Başbakan.
Aynı Başbakan, katliam sonrası anket yaptırdıklarını ve oylarında artış olduğunu da söyleyebiliyor.
İktidar çevreleri patlamalar HDP’ye yarıyor da diyebiliyor, patlamalar sonrası oyumuz artıyor da.
Sanrı içindeki bir iktidardan tutarlılık beklenmez. Ancak bu kadar tutarsızlık ve beceriksizlikle de bir memleket yönetilemez.
Ortalıkta gezinen intihar bombacılarını yakalayacaksınız.
Katliamların neden önlenemediğinin hesabını vereceksiniz.
Sizin göreviniz bu.
Bir taziye mesajını kıskanıp da “hani bana, hani bana” diye şımarık çocuklar gibi mızıldanmak değil.
Şunu dedi Cumhurbaşkanı geçen sene:
“Bu ülkenin Başbakanı olarak açıkça ifade ediyorum ki; Dicle’nin kenarında kurdun kaptığı bir koyun bile benim mesuliyetim altındadır. Bu ülkenin bakanları ve milletvekilleri olarak aynı mesuliyet sizlerin de üzerindedir. 77 milyonun içerisinde nasıl ki sevinenlerin sevinci benim sevincimse üzülenlerin üzüntüsü de benim hüznümdür. Üzüntümdür.”
Kurt, koyunu kaptı.
Sonra bir daha kaptı.
Sonra yine.
Kurt, koyunu bir daha kapmadan sorumluluğunuzun gereğini yapın.
Mızıldanmayı bırakın.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları