Zalim ve Korkak
Özgür Mumcu
Son Köşe Yazıları

Zalim ve Korkak

18.03.2015 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

İktidar, muhaliflerinin ölümünü umursamaz. Gücünü, mağduriyete buladığı bir zulümden alır.
Metin Lokumcu, Hopa’da gaz bombardımanı sonucunda hayatını kaybetti. Ne oldu? Erdoğan Hopa’ya eşkıya inmiş” dedi. Ruşen Çakır televizyonda “Ama efendim o öldü” dediğinde zamanının başbakanının yüz ifadesini hatırlayın. Gözlerini belerterek nasıl “Bilemem” diye bir ölümü hiç ciddiye almadığını unutmak mümkün mü? Ya akabinde öldürülen emekli öğretmen Lokumcu’yu eleştirmeye devam etmesini?
O vakitler gözlerime, kulaklarıma inanamamıştım. İnsanların ve özellikle yöneticilerin zalim olmayacaklarını düşündüğümden değil. Zalimliğini bu denli pervasızca ortaya sermekten neredeyse keyif almasına inanamamıştım.
Meğer onlar iyi günlerimizmiş. O vakitler zalimliği sadece ölenin şahsına yönelikti. Henüz geriye kalanlara yüklenecek kadar gözünü karartmamıştı.
Meğer şükretmek gerekiyormuş.
Hitabetini ustaca kullanarak Ber kin Elvan’ın annesini nasıl yuhalattığını görünce, Erdoğan’ın sınırı olmadığı iyice anlaşıldı.
Öleni düşman bellediyse, ölene de ölenin yakınlarına da saygısı yok. Say-gıyı geçtik, ölene ve yakınlarına düşmanlığını sürdürmekten de çekinmiyor.
Hem de bu ölümler “Talimatı ben verdim” dediği bir ortamda olmasına rağmen. Belki tam da bu sebeple.
Zalimliğinin sınırsız olduğu anlaşılmıştı. O da bunu hepimize her fırsatta hatırlatmak için elinden geleni ardına koymuyor.
Gezi zamanı başından gaz kapsülüyle vurularak öldürüldü Abdullah Cö mert. Cinayet Hatay’da işlendi, davası 2000 kilometre ötede Balıkesir’de. Son duruşmada savcı uyudu.
Hatice Cömert, Abdullah Cömert’in annesi. 58 yaşında. Oğlu öldüğünden beri isyan ediyor. Oğlu Zafer’in Birgün’de yayımlanan satırları şöyle:
İki ihtiyar her cuma günü birbirlerinin ardı sıra bu mezara yaklaşır, mezar taşına dokunur ve sonra mezar başında diz çökerler; kısa bir sessizlikten sonra o kulakları delen yaşlı kadının hıçkırıklarına kocasının gözyaşları eklenir, uzun uzun kederle ağlarlar; altında oğullarının yattığı bu suskun mezar taşına ilgiyle bakarlar, tozunu elleriyle oğullarını okşar gibi silerler, çiçeklerini oğullarının saçlarını düzeltir gibi düzeltirler; anne dayanamaz ağıtlar yakar, ne anlamlı ve yaralıdır o ağıtlar, bu annenin ağıtlarını duyup da gözyaşlarına boğulmamak ne mümkün, babanın titrek sesi duyulur, Kuranıkerim’den okuduğu ayetler eşliğinde gözyaşı dökmeyi sürdürür. Kendilerini oğullarına yakın hissettikleri bu mezardan bir türlü ayrılmazlar.
Zalimliğinin sınırı yok. Oğlunun mezar taşındaki tozlarını silmesi diğer oğlu tarafından böyle anlatılan Hatice Cömert için de talimat vermiş.
Annenin isyan sözleri için “beni tehdit ediyor” diye dava açmış.
Bir şeyi iyi bilmiş orası muhakkak. O sarayın içinde, bin korumanın et-ten duvarının ardında sizi ancak bir annenin çığlığı tehdit edebilir. Sizi ancak
o yıkabilir.
Zalimdir ve fakat zekidir. Kendisini aslında neyin tehdit ettiğini hemen kavramış.
Savcı, tehdit davasında takipsizlik kararı vermiş. Kendini kollasın. Erdoğan’ın zalimliğinin ve öfkesinin sınırı yok.
Sarayının duvarlarını, korumalarının güneş gözlüklerini aşıp ona çarpabilecek tek şey o annelerin çığlıkları.
Kendini tehdit altında hissetmesi çok doğal.
Öldürülenlerin annelerinden korkup annesine sığınması, her fırsatta annesinin ayağının altını öptüğünden bahsetmesi de öyle.
O yıkılmış, aşağılanmış, yuhalatılmış annelerin ayaklarının altında ezilip yitmekten korkuyor.
Bilinen eski kural. Zalimler korkak olur.
Abdullah Cömert’in annesine dava açacak kadar korkak.

Yazarın Son Yazıları

Tutuklu yargı

Tutuklu yargı

Devamını Oku
05.09.2018
Ete doyan vatandaş balığa yöneliyor

Ete doyan vatandaş balığa yöneliyor

Devamını Oku
30.08.2018
Kimiz biz?

Kimiz biz?

Devamını Oku
29.08.2018
Trump gidiyor mu?

Trump gidiyor mu?

Devamını Oku
23.08.2018
Milli birlik (22.08.2018)

Milli birlik

Devamını Oku
22.08.2018
Gemi ve kaptan

Gemi ve kaptan

Devamını Oku
15.08.2018
Yazık ettiniz efendiler

Yazık ettiniz efendiler

Devamını Oku
11.08.2018
Krizin faturası (08.08.2018)

Krizin faturası

Devamını Oku
08.08.2018
Trump, Erdoğan, Brunson

Trump, Erdoğan, Brunson

Devamını Oku
04.08.2018
Brunson meselesi

Brunson meselesi

Devamını Oku
02.08.2018
Yapalım yargıda şeyini...

Yapalım yargıda şeyini...

Devamını Oku
28.07.2018
Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken

Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken

Devamını Oku
25.07.2018
Anayasa yok

Anayasa yok

Devamını Oku
14.07.2018
Afrika tipi başkanlık

Afrika tipi başkanlık

Devamını Oku
11.07.2018
Muhalefet partilerinin hali

Muhalefet partilerinin hali

Devamını Oku
07.07.2018
Yılgınlık

Yılgınlık

Devamını Oku
04.07.2018
Soylu ne yapıyor?

Soylu ne yapıyor?

Devamını Oku
30.06.2018
Nasıl olacak? (28.06.2018)

Nasıl olacak?

Devamını Oku
28.06.2018
Demokrasi. Şimdi!

Demokrasi. Şimdi!

Devamını Oku
23.06.2018
Büyük uzlaşmaya doğru

Büyük uzlaşmaya doğru

Devamını Oku
20.06.2018
Bir hafta kala

Bir hafta kala

Devamını Oku
16.06.2018
Az kaldı

Az kaldı

Devamını Oku
13.06.2018
İhtimaller

İhtimaller

Devamını Oku
09.06.2018
Adayı alkışlamak

Adayı alkışlamak

Devamını Oku
06.06.2018
En tuhaf seçim

En tuhaf seçim

Devamını Oku
31.05.2018
Akıldışı

Akıldışı

Devamını Oku
30.05.2018
Nedir bu ‘senaryo’?

Nedir bu ‘senaryo’?

Devamını Oku
26.05.2018
Gençlik Bayramı

Gençlik Bayramı

Devamını Oku
19.05.2018
Tekme

Tekme

Devamını Oku
17.05.2018
Seçime damgasını vuranlar

Seçime damgasını vuranlar

Devamını Oku
16.05.2018
Bir umut

Bir umut

Devamını Oku
12.05.2018
T A M A M derken

T A M A M derken

Devamını Oku
10.05.2018
Sıkıcı manifesto

Sıkıcı manifesto

Devamını Oku
09.05.2018
Devlet imkânı

Devlet imkânı

Devamını Oku
03.05.2018
100 bin imza?

100 bin imza?

Devamını Oku
02.05.2018
Teşhis ve tedavi

Teşhis ve tedavi

Devamını Oku
28.04.2018
İlk tur, ikinci tur

İlk tur, ikinci tur

Devamını Oku
26.04.2018
Biraz dinlen

Biraz dinlen

Devamını Oku
25.04.2018
Geçmişin Türkiye’sinin erken seçimi

Geçmişin Türkiye’sinin erken seçimi

Devamını Oku
21.04.2018
Cin şişeden çıktı (18.04.2018)

Cin şişeden çıktı

Devamını Oku
18.04.2018