Ankara taktik savaşları

29 Nisan 2022 Cuma

Siyaset seçim öncesini yaşıyor ve tam bu döneme göre olağan gelişmeler yaşanıyor. Cumhur İttifakı’nın temel stratejisi belli: İktidarını sürdürmek ve bunun için yapabileceği her şeyi yapmak.

Millet İttifakı’nın stratejisi de net: Erdoğan liderliğindeki Cumhurbaşkanlığı sistemine son vermek. Bu amaçla temel ilkelerde ve yol haritasında geniş katılımlı bir birliktelik oluşturmak.

İktidarın epeyce hazırlıklı olduğu, son gelişmelerden de anlaşılıyor. Ekonomide yapacak fazla bir şey yok. Umutlar, sonbaharda Türkiye’ye geleceği söylenen “dış kaynak”ta... Bu olmazsa 2023 ilkbaharında ekonomide yalancı bahar havası estirmek ve en kısa sürede seçime gitmek. Asgari ücret, emeklilikte yaşa takılanlar, memur zamları, emekli maaşlarına yapılacak zamlar… Her konuda tahminler zorlanabilir.

Saray’da yeni yeni gruplar oluşturuldu ve çalışmalar yürütülüyor. Örneğin dış politika. İçinde, Saray’daki bazı kurul üyesi profesörler epeydir çalışıyor. Tel Aviv, Londra ve Vaşington üçgeninde girişimler ilk sonuçlarını verdi, söylemlerde ciddi düzeltmelere gidildi, adımlar atıldı. Kaşıkçı davasının Suudi Arabistan’a devredilmesinin ardından Erdoğan bu ülkeyi ziyaret ediyor. Öncesinde İsrail Cumhurbaşkanı Herzog Ankara’ya geldi. Mescidi Aksa’daki olaylara Erdoğan tepki gösterirken “ilişkileri yeniden germeme” yaklaşımı basına yapılan açıklamalara dahi yansıdı. Londra, Türkiye’deki bazı kritik projelere destek veren tek ülke. Yabancı yatırımcılar için özendirici olacağı için bir Alman otomotiv firmasının Manisa’ya yatırım yapma olasılığı büyük sevinçle karşılanmıştı. Yatırım Slovenya’ya gidince yaşanan hüsranı kimse üstlenmedi. ABD ile gerilim konularından S-400 yalnızca Türkiye’nin maddi kaybı ile kapanacak gibi. İktidar yeniden dışarıda meşruiyet sağlamak için planlı, ısrarlı girişimlerini sürdürüyor. Ukrayna-Rusya savaşının da avantaj sağladığı bir gerçek. Ancak dünya değiştikçe Suriye ve Libya, Türkiye için yeniden boyutlanan önemli sorunlar olarak karşımıza her an çıkabilir, aklına getiren yok.

İÇERİDE YENİ KONSEPT

İçeride seçmen kitlelerini ekonomik olarak memnun etmek olanaksızlaşınca “muhalefete tuzak” konsepti yürürlüğe konuldu. “Medya birlikleri” eşliğinde her koldan saldırı başladı. “Hangi büyükşehir belediye başkanı aday olacak?” diye başlayan tartışmalar sürekli gündemde tutuluyor. İktidarın sürekli isimlerini gündemde tuttuğu Ekrem İmamoğlu da Mansur Yavaş da her makamı sonuna kadar hak ediyor. Burada sorun yok. Ancak yapılmak istenenin hedefi, “içerden yalnızlaştırma-parçalama”. İktidar blokunun taktikleri seçim akşamına kadar sürecek gibi.

İktidarın büyük olanaklarla beslediği ve geliştirdiği taktiklere karşı muhalefetin tek silahı var: Samimiyet. Türkiye’nin parlamenter sisteme geçmesi için 6’lı yapı hedefe kilitlenmiş durumda. Kim milletvekili olacak, hangi partiler ittifak içinde, hangileri dışında yer alacak? Bu iktidar dayatması karşısında, her geçen gün geri plana düşüyor. İktidar değişimi ve parlamenter sisteme geçiş için en akla yatkın yöntem neyse, uzun müzakereler sonucunda karar alınıyor. Davutoğlu çok önceden, “Biz birilerini cumhurbaşkanı yapmak için parti kurmadık” diye açıklamıştı. Babacan, daha yeni, “Seçime girip boyumuzun ölçüsünü almak istiyoruz” dedi.

Temeli oluşturan “hedef birliği” korunur, samimiyet geliştirilirse üçüncü ittifak da kurulur, dördüncü ittifak da dışarıdan tek cumhurbaşkanına destek verir.

Kendileri de söylüyorlar ya, iktidarın işi o kadar da kolay değil artık…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları