Server Tanilli

Strasbourg Muamması

13 Aralık 2008 Cumartesi

Strasbourg, Fransanın -Paristen sonra- birkaç büyük kentinden biri.

Tarihi, doğası bir yana, Strasbourg, siyasal bakımdan Avrupanın iki başkentinden biridir. Avrupa Birliği Komisyonu Brükselde, Parlamento ise Strasbourgda. Ancak, Avrupa Birliği ile bitmiyor; Avrupalılığın değerlerinin, kimliğinin dile getirilip işlendiği bir yer Strasbourg: Avrupa Konseyi 1949da burada kuruldu ve Türkiye de kurucu üyelerden biri oldu; Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi de bu kentte toplanıyor ve bugün de, Türkiyeden milletvekilleri her toplantılarına geliyor, ülkelerini savunuyorlar.

Bitmedi: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de Strasbourgdadır ve oraya haklarını aramak için koşanlar arasında Türkler de vardır. Strasbourg, Avrupanın en önemli üniversite kentlerinden biridir ve Türkiyeden gelmiş yoğun bir öğrenci kitlesi bulunuyor o kurumlarda ve gitgide kabarıyor bu kitle. Strasbourgun bir Türk kentiyle kardeş olması da, yakın günlerin müjdesi.

Ama hepsi bir yana, başlı başına önemli bir özellik: Strasbourg ve çevresinde, Fransada en yoğun Türkiye kökenliler yaşıyor. Özetle, Strasbourg ekmek kapılarımızdan biri...

Güzel de, ne oldu da bu kentten söz ettik bugün?

*

Şundan: Türk Hava Yolları (THY), 26 Ekimden başlayarak Strasbourg seferlerini birden durdurdu ve bunu da, kamuoyuna değil de hissedarlarına duyurarak. O tarihten başlayarak da, İstanbul-Strasbourg, yani büyük bölümüyle Türkiye-Avrupa bağları kopmuş halde...

THY, 1992 yılından beri -tarifeli olarak- Strasbourga sefer düzenliyordu: 1992 yılında açıldığında, haftada iki sefer, daha sonra üç, bir dönem de dört sefer düzenlenmişti. Son üç yıl içinde de, yaz dönemi üç sefer, kış döneminde ise iki sefer düzenleniyordu. İşte, 26 Ekimden bu yana bu seferler durduruldu.

Neden?

Kapatılma kararına, İstanbul tarafından açıklama, hattının zarar ettiği, yani ekonomik nedenlere bağlanıyor. Ancak, Strasbourg hattının zararı, THYnin genel ekonomik yapısı içerisinde çok rahat ve kolaylıkla karşılanabilecek küçük bir düzeyde değil de abartılıyor mu? Ve Strasbourg dışında, ondan çok daha fazla bunalan bürolar da yok mudur? Öte yandan, bu kapatılma kararı alınmadan önce, zararı önleme ya da azaltma yolunda gerekli önlemler alınmış mıdır? Üstelik, zarar her geçen yıla göre ve hızlı bir biçimde azalmakta iken, -başağrısı gelmişse sağaltmaya gitmeden- Bu iş bitirilmeli!gibisinden bir karara gidildiği hissediliyor.

Böylece, bu işin altında bir koku var gibi...

Zaman AKPnin zamanı, nasıl da olmaz?

Konunun bir yanı bu! Öteki yanı ise, Fransanın, dolayısıyla Strasbourgun Türkiye ile olan siyasal, ticari ve kültürel ilişkileri: Onların bundan göreceği zarar düşündürüyor ve kaygılandırıyor. Ayrıca, Türkiyeye ve Türkiyeyi bir ara nokta olarak kullanıp, Ortadoğu, Yakın ve Uzakdoğuya seyahat eden turist potansiyelini de unutmamalı...

Ne olursa olsun, Strasbourgdan uçan yolcular, Fransız ya da Türk olsun, bu kapatılma kararı ile bir tür cezalandırılmış oldular. Bu yolcular, başka yerlerden uçmak için bir sürü zahmete, tren ya da araba yolculuklarına katlanmak zorunda olacaklar ki ürperticidir.

Buyurunuz birkaç rakam: Araba ile ulaşım, Stuttgarta (165 km) 1 saat 30 dakika, Basele (132 km) ise 1 saat 15 dakika tutmakta. Tren yolculuğu zaten daha uzundur. Ayrıca, buralara gitmek için, vaktinden çok daha önce yola çıkmak gerekecek. Bunlara, doğa koşullarını da eklemeliyiz...

İşte kapatılma kararının sonuçları!

Bir de şu işaretler: İnsanlara çetin koşullar vaat eden bu kapatılma kararını, Türkiyede hiçbir gazete vermedi; bir iki yazı, o kadar! Neden? Strasbourga gelip dönen milletvekilleri suskundurlar, niçin? Muhalefet partilerinde ise ne bir ses, ne bir nefes! Nasıl olur?

Bir muammanın karşısındayız. Bunu, bir an önce çözmeli!..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Türkiye Nereye Gidiyor? 10 Ağustos 2009
Masal ve Gerçek... 7 Şubat 2009

Günün Köşe Yazıları