Kemalizm düşmanlığının asıl amacı

Kemalizm düşmanlığının asıl amacı

26.02.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

“Biz, Ulusal Kurtuluş Savaşı’na ve bu savaşın yüce komutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e inançla bağlıyız. İlerici düşüncemizin odağına ‘Kemalist’ düşüncenin kutsal bağımsızlık harcını koyarız.” (Uğur Mumcu)

Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı körükleniyor. Çünkü Atatürk’ü yenmeden, Atatürkçü düşünceyi (Kemalizmi) yok etmeden üniter ve laik Cumhuriyeti dönüştüremeyeceklerini çok iyi biliyorlar. Ne zaman üniter ve laik Cumhuriyete saldırsalar, karşılarında hep Mustafa Kemal Atatürk’ü buluyorlar.

TBMM’DE ATATÜRK’E SALDIRMAK

Geçtiğimiz hafta AKP iktidarının ortaklarından, tescilli bir Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı, Hizbullah’ın uzantısı HÜDA PAR’ın bazı milletvekilleri, Kemalizme saldırdılar.

HÜDA PAR Milletvekili Faruk Dinç, TBMM’de, “Kemalizm zehirdir! Biz bu zehri yutmayacağız!” dedi. Onu savunan HÜDA PAR milletvekili Şahzade Demir de “Kemalizm illeti bu memleketten çıkartılmadığı müddetçe ya da toplum bundan kurtarılmadığı müddetçe bizim birlik ve beraberliğimizi muhafaza etmemiz imkânsızdır!” dedi. HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ise daha da ileri gidip, iyice çirkinleşerek, “Kemalist zihniyet sahipleri o zihniyeti terk etsinler ya da onlar da PKK gibi kendilerini lağvetsinler!” dedi. Böylece HÜDA PAR genel başkanı, Kemalizmi, yani Atatürkçü düşünceyle biçimlenen Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini savunanları, eli kanlı terör örgütü PKK ile bir tutmaktan çekinmedi.

13 Mayıs 1935’te kabul edilen CHP Parti Programı’nın giriş bölümü’nde, “Kemalizm Prensipleri”nden söz ediliyor.

Akşam Postası, 29 Ekim 1938.

ANAYASAYI AYAKLAR ALTINA ALMAK

Atatürk’ün kurduğu TBMM’de Kemalizme saldıran HÜDA PAR milletvekilleri, hem Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı hem milletvekili yeminini ayaklar altına almıştır. Çünkü Atatürk ilke ve inkılaplarıyla şekillenen Atatürkçü düşünce (yani Kemalizm) anayasal güvence altındadır.

Şöyle ki:

Anayasanın “Başlangıç” bölümünde, Atatürk’ten ve Atatürkçü düşünceden şöyle söz edilmiştir:

“ (…) Bu anayasa, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve onun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda (…) Hiçbir faaliyetin (…) Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı…”

Anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek 2. maddesinde, Atatürkçü düşünceye şöyle gönderme yapılmıştır: “Türkiye Cumhuriyeti, (…) Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.”

Anayasanın 174. maddesine göre de “İnkılap (Devrim) Kanunları” Anayasal koruma altındadır.

Dolayısıyla “Kemalizm” adı altında Atatürk’ün ilke ve devrimlerine (Atatürkçü düşünceye) saldırmak anayasaya aykırıdır, suçtur. Böyle bir saldırı, Mustafa Kemal Atatürk’e, Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ne saldırmaktır.

Ayıca anayasanın 81. maddesindeki “milletvekili yemininde” Atatürk ilke ve inkılaplarına da yer verilmiştir: “(…) Demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma (…) namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”

Bu nedenledir ki Atatürk’ün kurduğu cumhuriyet sayesinde yurttaş olup seçme ve seçilme hakkını kullanıp TBMM’ye giren bir milletvekilinin Atatürk ilke ve inkılaplarına (devrimlerine) saldırması, ettiği milletvekilliği yeminini ayaklar altına almasıdır.

KEMALİZM VE KEMALİSTLER

Kurtuluş Savaşı’nın başlarında, ulusal direnişi etkisiz hale getirmek isteyen emperyalist işgalciler ve onların yerli-yabancı işbirlikçileri, Mustafa Kemal’in etrafında kenetlenip vatanları, özgürlükleri ve bağımsızlıkları için mücadele eden tüm ulusal direnişçileri; Kuvayı Milliyecileri, yurtseverleri, Mustafa Kemal’in adından dolayı “Kemalist”, “Kemali” veya “Kemalci” olarak adlandırmıştı.

Örneğin, 21 Temmuz 1920’de Mr. Fitzmaurice, Türk esirleri hakkında düştüğü bir notta şöyle demişti: “Buradaki esirlerin hepsi Kemalist milliyetçilerin yanındadır. Eğer bunları serbest bırakırsak İngiltere’nin düşmanı Kemalistlerin bir zaferi sayılacaktır.” (Erol Ulubelen, İngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye, 3. bas, İstanbul, 2009, s. 253.) İngiliz Yüksek Komiseri Rumbold da 7 Ocak 1922 tarihli raporunda aynen şöyle demişti: “Mustafa Kemal her zamankinden daha güçlü durumda. Türkler, ‘Anadolu Türklerindir’ düşüncesinde. Kemalistlerle anlaşmaya varılamaz çünkü Anadolu’nun tam bağımsızlığını istiyorlar.” (Bkz. Bilal N. Şimşir, İngiliz Belgelerinde Atatürk (1919-1938) C.4, 1984, s.169-172.)

Ulusal direnişi örgütleyenler Kemalistlerdi. Sakarya’yı, Büyük Zaferi kazanıp işgalci düşmanı Anadolu yaylasından söküp atan Kemalistlerdi. (Bu nedenle, Mustafa Kemal’in önderliğinde ve başkomutanlığında kazanılan “Büyük Zafer” dünyada “Kemalist Zafer” olarak adlandırılmıştı.) Türkiye’nin bağımsızlık belgesi Lozan’ı yapanlar Kemalistlerdi.

Üniter ve laik Cumhuriyeti kuranlar da Kemalistlerdi. Tüm devrimleri yapanlar Kemalistlerdi. Bu nedenle Mustafa Kemal Atatürk’ün, tam bağımsız, üniter, laik Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmak için yaptığı devrimin genel adına, “Kemalist Devrim” adı verilmişti.

Atatürk’ün tüm devrimleri ve CHP’nin altı okuyla ifade edilen Atatürk ilkeleri (cumhuriyetçilik, laiklik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, inkılapçılık) 1931 yılından itibaren “Kemalizm” diye adlandırılmıştı.

Kemalizm ders kitaplarına da girdi. 1931 yılında basılan dört ciltlik Tarih serisinin IV. cildinde Atatürk’ün ilkelerinden “Kemalizm” diye şöyle söz edilmişti: “İşte yabancı müelliflerin (yazarların) büyük milli reisin adına nispetle ‘Kemalizm’ dedikleri Türk inkılap hareketinin temel prensipleri bunlardır. Bu prensiplere dayanan devlet sistemi Türk milletinin tarihine, ihtiyacına, içtimai bünyesine ve mefkûresine (ülküsüne) en uygun olduğu kadar, bütün dünyadaki sistemler içinde de en sağlam ve en mükemmel olanıdır.” (Tarih IV, Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti, İstanbul 1931, s. 187)

Kemalizm, 1935 yılında, CHP’nin dördüncü büyük kurultayında CHP Parti Programı’na da girmişti. 13 Mayıs 1935’te kabul edilen CHP Parti Programı’nın giriş bölümünde, “Kemalizm Prensipleri” başlığı altında şöyle denmişti: “Yalnız birkaç yıl için değil, geleceği de kapsayan tasarılarımızın ana hatları burada toplu olarak yazılmıştır. Partinin güttüğü bu esaslar Kemalizm prensipleridir.” (CHP Programı, Ankara, 1935. s.1,2)

Atatürk, 1937’de, CHP’nin 1939 kurultayı için program çalışması yaparken kendi elyazısıyla “Partinin güttüğü bütün bu esaslar Kemalizm prensipleridir” diye yazmıştı. (Atatürk’ün Bütün Eserleri, C.29, 3. bas, İstanbul, 2015, s. 19.)

KEMALİZM DÜŞMANLARININ RÖNTGENİ

Kemalizm; emperyalist işgale karşı tam bağımsızlık, saray saltanatına karşı ulusal egemenlik, bölücülüğe karşı ulusal birlik bütünlük, gericiliğe karşı akıl ve bilimle çağdaş uygarlıktır. Dolayısıyla Kemalizm; emperyalist sömürünün, saray saltanatının, bölücülüğün ve gericiliğin panzehridir. Bu nedenle Kemalizm tam bağımsız, üniter ve laik Türkiye Cumhuriyeti düşmanlarını; taçlı taçsız sultanları, din bezirgânı gericileri ve etnik bölücüleri hep rahatsız etmiştir, etmeye de devam edecektir. Bunların Kemalizmden rahatsız olmaları çok normaldir.

Ahmet Taner Kışlalı, yıllar önce Kemalizm düşmanlarının röntgenini şöyle çekmişti:

“Bir din devleti kurmak isteyenlerin önündeki en büyük engel Kemalizm. Türkiye’yi etnik kökenlere göre parçalamak isteyenlerin önündeki en büyük engel Kemalizm. Ve ‘yeni mandacı’ numaracı cumhuriyetçilerin önündeki en büyük engel gene Kemalizm. Niçin Atatürk değil de Kemalizm? Çünkü Atatürk’le baş edemeyeceklerini anlayanlar, hedef olarak kendilerine Kemalizmi seçtiler. Ve Türkiye’yi bu duruma, ‘Atatürk’e evet ama Kemalizme hayır’ diyenler getirdi. Bizim niçin Kemalist olduğumuz belli. Türkiye’de bir din devleti ya da etnik farklılıklara dayalı bir devlet kurmak peşinde olanların neden Kemalizme karşı oldukları da belli.”

“Eğer Türkiye’de bir din devleti kurmak istiyorsanız, Mustafa Kemal’e saldırmanız elbette ki tutarlıdır.” “Eğer Türkiye’nin bir bölgesini ayırıp ırkçı bir devlet kurmak peşindeyseniz, Mustafa Kemal’e saldırmanın elbette tutarlı bir yanı vardır.”

“Türkiye’de Kemalizmden soyutlanan bir sol partinin başarı şansı yoktur.”

“Bu ülkede Atatürk’ü yıkarak olumlu bir şeyler yapabileceğini sananların, kendi küçük dünyaları içinde büyük bir yanılgıyı yaşadıklarını sanıyorum.”

Ahmet Taner Kışlalı gibi Kemalist aydınları öldürdüler ama Kemalist düşünceyi bir türlü öldüremediler, öldüremezler.

Kemalizm düşmanlığı, aslında Atatürk’e, Atatürk’ün kurduğu tam bağımsız, üniter ve laik Türkiye Cumhuriyeti’ne düşmanlıktır. Bugün anayasayı ayaklar altına alıp Kemalizme saldıran HÜDA PAR ve türevlerinin yaptığı da budur. Ancak Ahmet Taner Kışlalı’nın dediği gibi, “Kemalizm, geçmişin bekçiliği değil, geleceğin öncülüğüdür.” Ve geçmişin bekçileri değil, geleceğin öncüleri kazanacaktır.

Yazarın Son Yazıları

Atatürk’ün ders kitabında ‘Demokrasi ve Kadın Hakları’

“Özetle kadın, seçmek ve seçilmek hakkını elde etmelidir...

Devamını Oku
03.12.2025
Millet Mektepleri

“Türk harflerinin bütün vatandaşlara kapılarının önünde ve işlerinin başında öğretilebilmesi için daha bu sene içinde Millet Mektepleri teşkilatı yapacağız.

Devamını Oku
26.11.2025
Vahdettin nasıl kaçtı?

“17 Kasım 1922 günlü resmi bir telgrafın ilk cümlesi şu idi: ‘Vahdettin Efendi bu gece saraydan kaçmıştır.’

Devamını Oku
19.11.2025
Türkiye'de Opera ve Vals

“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” (M. Kemal Atatürk)

Devamını Oku
05.11.2025
Cumhuriyetimiz

Dile kolay, ilan edildiğinde bazı İngiliz yetkililerin sadece iki yıl ömür biçtikleri Türkiye Cumhuriyeti 102 yaşında...

Devamını Oku
29.10.2025
Cumhuriyet’in şeker fabrikaları

“Meclis kürsüsünde bir de ‘üç beyaz’ parolası revaçtaydı...

Devamını Oku
22.10.2025
Nutuk 98 Yaşında: ‘İşte Bu Ahval ve Şerait İçinde…’

Atatürk Nutuk’u bir açılış ve kapanış döngüsüyle yapılandırır.

Devamını Oku
15.10.2025
Atatürk'e saygı duymayan teğmen: ‘Din Dilinin Türkçeleştirilmesi’

Mustafa Kemal Atatürk’e saygısı olmayanın onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Anayasasına da saygısı yoktur.

Devamını Oku
08.10.2025
Patrikhane ve Ruhban Okulu

Heybeliada Ruhban Okulu Fener Patrikhanesi’ne bağlıydı.

Devamını Oku
01.10.2025
Dil devrimini anlamak

“Gece meşguliyetimiz, bildiğin gibi dil dersleri… Gündüz de yalnız olarak aynı mesele üzerinde birkaç saat çalışıyorum.”

Devamını Oku
24.09.2025
Tek Partiden Çok Partiye: ‘Partili Cumhurbaşkanlığından Tarafsız Cumhurbaşkanlığına’

“Aramızdaki farkı bilelim. Biz, mutlakıyetten bugüne geldik. Siz ise bugünden mutlakiyete gidiyorsunuz.”

Devamını Oku
17.09.2025
Tarih Kürsüsü ve Suçluların Telaşı ‘CHP’nin Mallarına El Konulması’

Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 102 yaşına girdi.

Devamını Oku
11.09.2025
ETHEM: “İsyan ve İhanet”

“Efendiler, askerî harekâtı çapulculuktan, devlet kurup yönetmeyi, şunun bunun mâsum çocuklarını fidye dilenmek için dağlara kaldırmak haydutluğundan ibaret zanneden, şarlatanlıklarıyla, yaygaralarıyla bütün bir Türk vatanını bezdiren...

Devamını Oku
03.09.2025
Büyük Zafer'in sırrı

Tam 103 yıl önce, 26 Ağustos 1922’de, Afyon Kocatepe’de, sabah saat 05.00’te, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın işaretiyle Türk tarihinin en önemli taarruzu Büyük Taarruz başladı.

Devamını Oku
27.08.2025
Aşiret-Tarikat Sorunu

Yeni açılım sürecinde etnik ayrılıkçı siyaset ve dinci, liberal ortakları, gerçeği çarpıtmaya devam ediyorlar.

Devamını Oku
20.08.2025
Saltanat Şurası’ndan Saray Komisyonu’na

1920 yılında Sevr Antlaşması’nı kabul etmek için kurulan “saltanat şurası”nın ve uygulamak için kurulan “barış komisyonu”nun amacı vatanı, milleti değil, sarayı, (sultanı) ve hükümeti kurtarmaktı.

Devamını Oku
13.08.2025
'Doğu Sorunu' devam ediyor! 'Kürt Sorunu mu Türk sorunu mu?'

İngiliz Müsteşarı Hohler, 27 Ağustos 1919’da Londra’ya gönderdiği bir yazıda şöyle diyordu...

Devamını Oku
06.08.2025
LOZAN: Onurlu Barış

Lozan Barış Antlaşması 102 yaşında…

Devamını Oku
23.07.2025
Hedefteki Cumhuriyet

Mustafa Kemal Atatürk’e göre “Türk milleti” kavramı, sadece bir ırkın, bir etnik kimliğin, bir dinin veya mezhebin değil, Türkiye Cumhuriyeti’ne “vatandaşlık bağı ile bağlı” eşit hukuka sahip tüm yurttaşların ortak-üst-ulusal kimliğinin adıdır.

Devamını Oku
16.07.2025
Atatürk’ün aşama stratejisi ve Türk Devrimi

Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’ta, 21 Nisan 1920 tarihinde yayınladığı, TBMM’nin 23 Nisan 1920 Cuma günü dinsel bir törenle açılacağını duyuran bildirinin, “O günün duygu ve anlayışına uyma zorunluluğundan kaynaklandığını” belirtmişti.

Devamını Oku
09.07.2025
Yaşasın laiklik

“Laiklik ilkesini savunmak için Atatürk gibi yürekli, Atatürk gibi inançlı olmak gerekir. İzinden gittiklerini söyleyenler gibi ürkek, kararsız ve inançsız değil” (Uğur Mumcu- Cumhuriyet 1 Mart 1987)

Devamını Oku
02.07.2025
Atatürk’ün dünya barışını koruma formülü

Kuzeyimizde Rusya-Ukrayna Savaşı devam ederken, güneyimizde İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları devam ediyordu ki, birden bire İsrail-İran Savaşı başladı.

Devamını Oku
25.06.2025
Sykes-Picot, Sevr, BOP ve Lozan

Şu gerçeği iyi görmek gerekir ki Sykes-Picot’tan Sevr’e, Sevr’den BOP’a, Türkiye’yi bölüp parçalamaya yönelik planların önündeki en güçlü kalkan Lozan Antlaşması’dır.

Devamını Oku
18.06.2025
Tek parti döneminde hac yasak mıydı?

1 Haziran 1927 tarihli ve Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal (Atatürk) imzalı bir Bakanlar Kurulu Kararnamesine göre “Hac mevsiminde Hicaz’a gönderilecek Hıfzıssıhha uzmanlarından Dr. Şerafeddin Bey’e siyasi pasaport verilmesi” kararlaştırılmıştı.

Devamını Oku
11.06.2025
Atatürk'ün Mirası Büyükdere Fidanlığı

Mustafa Kemal Atatürk’ün isteğiyle 1928 yılında İstanbul’da “Büyükdere Meyve Islah Enstitüsü” kuruldu...

Devamını Oku
04.06.2025
Lozan ve Kürtler

“Kürtler küçük lokmanın pek kolay yutulacağını vaktinden çok evvel anlamışlardır. Türk birliğinden ayrılmak zihniyetinde bulunanları Kürtler kendi milletlerinden addetmezler. Kürtlerin mukadderatı Türk’ün mukadderatıyla eştir. (…) TBMM Hükümeti dâhilinde Kürtlüğün ayrı bir unsur olarak telakkisini hiçbir zaman işitmek istemediğimizi arz ederiz.”

Devamını Oku
28.05.2025
1921 Anayasası ve Muhtariyet

“Vilayetler kendi başına bir devlet değildir. Amerika hükümeti müttehidesi gibi değildir. Her vilayetin haiz olduğu muhtariyet, mahalli işlere münhasırdır. O işler ki yalnız vilayeti alakadar eder. O işler o vilayetin işleridir.”

Devamını Oku
21.05.2025
Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerine saldırmak

Lozan Antlaşması’nın ve 1924 Anayasası’nın hedef alınması; tam bağımsız, üniter, laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin hedef alınması demektir.

Devamını Oku
14.05.2025
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye yönelik saldırılar

CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye yönelik saldırılar

Devamını Oku
07.05.2025
Cumhuriyetin İlköğretim Devrimi

Cumhuriyetin İlköğretim Devrimi

Devamını Oku
30.04.2025
‘Ulusal egemenliğe dayanan yeni Türk devletinin kurulması’: TBMM’nin açılması

‘Ulusal egemenliğe dayanan yeni Türk devletinin kurulması’: TBMM’NİN AÇILMASI

Devamını Oku
23.04.2025
Atatürk yol göstermeye devam ediyor: ‘Hükümet, özgürlük ve demokrasi’

Atatürk yol göstermeye devam ediyor: ‘Hükümet, özgürlük ve demokrasi’

Devamını Oku
16.04.2025
Atatürkçü gençliğin yükselişi

Atatürkçü gençliğin yükselişi

Devamını Oku
02.04.2025
Atatürk’ün önderliğinde cumhuriyetçi direniş

ATATÜRK'ÜN ÖNDERLİĞİNDE CUMHURİYETÇİ DİRENİŞ

Devamını Oku
26.03.2025
Çanak Krizi ve ikinci Çanakkale Zaferi

Çanak Krizi ve ikinci Çanakkale Zaferi

Devamını Oku
19.03.2025
Laiklik neden gereklidir?

Laiklik neden gereklidir?

Devamını Oku
12.03.2025
Emperyalizmin 'kukla halife' projesi

Emperyalizmin 'kukla halife' projesi

Devamını Oku
05.03.2025
Kemalizm düşmanlığının asıl amacı

Kemalizm düşmanlığının asıl amacı

Devamını Oku
26.02.2025
ATATÜRK'ÜN KONUŞMASININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Atatürk’ün konuşmasının düşündürdükleri

Devamını Oku
19.02.2025
Şeyh Sait İsyanı

Şeyh Sait İsyanı

Devamını Oku
12.02.2025