Nüfus Mübadelesi

Nüfus Mübadelesi

05.02.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

“Türk topraklarında yerleşmiş Rum-Ortodoks dininden Türk uyrukları ile Yunan topraklarına yerleşmiş Müslüman dininden Yunan uyruklarının  1 Mayıs 1923 tarihinden başlayarak zorunlu mübadelesine girişilecektir.” (Lozan Türk-Rum Nüfus Mübadelesine İlişkin Sözleşme, madde 1)

Türkiye’nin yoğun gündeminde yakın geçmişin önemli kilometre taşlarını hatırlamak çok kolay olmuyor. Örneğin, geçtiğimiz hafta, 30 Ocak, Cumhuriyet tarihi için çok önemli bir günün; Lozan’daki “Türk-Rum Nüfus Mübadelesi Sözleşmesi”nin 102. yıldönümüydü. Mübadil dernekleri dışında neredeyse kimsenin hatırlamadığı bu önemli günde Büyükçekmece Belediyesi’nin organize ettiği “Suyun Ötesinden Geleli Tam 102 Yıl Oldu” başlıklı anma etkinliğinde mübadeleyi anlattım.

MORA İSYANI’NDAN GİRİT İSYANI’NA

Her şeyden önce -genelde sanıldığı gibi- Türk-Rum nüfus mübadelesine 1923’te Lozan Konferansı’nda birdenbire karar verilmedi. Lozan’da neden Türk-Rum nüfus mübadelesine gerek duyulduğunu anlayabilmek için 1821- 1923 arasındaki yaklaşık yüz yıllık sürecin belli başlı kırılma noktalarını iyi bilmek gerekir.

1821 Yunan İsyanı (Mora Ayaklanması) sonunda Mora ve Orta Yunanistan’daki Müslüman Türkler katledilmeye başlandı.

4 Nisan 1826 tarihinde İngiliz ve Rus diplomatlar tarafından hazırlan Petersburg Protokolü’nün daha ilk maddesinde, kurulması düşünülen “Özerk Yunan Prensliği” topraklarında Türklerle Rumların yan yana yaşayamayacakları belirtildi.

Fransa ve İngiltere kralları ile Rusya İmparatoru arasında 6 Temmuz 1827’de, 7 açık 3 gizli maddeden oluşan Londra Protokolü yapıldı. Bu protokolde, Müslüman Türklerin Mora’dan ayrılması ilkesi daha belirgin hale getirildi. Nitekim protokolün 2. maddesinde “Rumlar ile Müslümanlar arasında uzun süredir devam eden savaş ve anlaşmazlık gerekçesiyle ve bundan böyle karşılıklı kötülük yapmalarının önlenmesi amacıyla birbirlerinden ayrılmalarının gerekli görüldüğü” vurgulanıyordu. Protokole göre bölgeden ayrılacak Müslümanlar, Yunan ana karası ile adalardaki emlak ve arazilerini Rumlara satacaktı.

İşte 1923’te Lozan’daki Türk-Rum nüfus mübadelesinin temel gerekçesi, 94 yıl önce bu protokoldeki ifadeyle “karşılıklı kötülüğü önlemek”ti.

1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası 14 Eylül 1829 Edirne Antlaşması ile Yunanistan’ın bağımsız bir devlet olmasına karar verildi.

22 Mart 1829’da İngiltere, Fransa ve Rusya arasında imzalanan Londra Protokolü ile Yunanistan’daki Müslüman halk ile Osmanlı’daki Rum halkın karşılıklı mübadelesi önerildi.

3 Şubat 1830’da İngiltere, Fransa ve Rusya arasında yapılan yeni bir Londra Protokolü ile “Bağımsız Yunanistan” kuruldu. Bu devletin sınırları 1832’de tekrar düzenlendi ve yine garantör devletlerin baskılarıyla Rumeli yönünde genişletildi.

1832 sınır düzenlemesi uyarınca Yunanistan’a bırakılan yerlerde yaşayan Müslüman Türklerin tahliyesi bir yıl içinde bitirilmeye çalışıldı. Bölgedeki Müslüman Türklerin çoğu Anadolu’ya göç etti. Böylece Yunanistan’dan Türkiye’ye ilk nüfus göçü 1830’ların başında gerçekleşti.

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda, 2 Temmuz 1881’de, Osmanlı İmparatorluğu ile Yunanistan Krallığı arasında imzalanan İstanbul Sözleşmesi ile Yunanistan’a bırakılan yerlerdeki Müslüman Türkler, Selanik’e ve bugünkü Türkiye’ye göç ettiler.

1897-1898 Girit İsyanı sırasında ve sonrasında da Girit’teki Müslüman Türklerin çoğu Girit’ten ayrılıp Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldılar.

BALKAN SAVAŞLARI’NDAN BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NA

Osmanlı Devleti, 1912-1913 Balkan Savaşları sonunda 29 Eylül 1913’te imzaladığı İstanbul Antlaşması ile Batı Trakya topraklarını kaybetti. Bulgaristan ile Osmanlı arasında imzalanan İstanbul Antlaşması aynı zamanda ilk mübadele antlaşmasıydı. Çünkü bu antlaşma ile Türk-Bulgar sınırının her iki tarafında 15 km’lik alanda oturanlar mübadele edilecekti. Antlaşma, Edirne ve Kırklareli civarındaki Bulgarların Bulgaristan’a göçünü öngörürken, Bulgaristan’a bırakılan yerlerde yaşayan Türklere ise 4 yıl içinde Osmanlı topraklarına göç edip etmeme hakkı tanıyordu. 2-15 Kasım 1913 tarihleri arasında Edirne’de toplanan Mübadele Komisyonu’nun, Haziran-Ekim 1914’e kadar sürdürdüğü çalışmalar sonunda Bulgaristan’dan 48 bin 570 Müslüman, Türkiye’den 46 bin 767 Bulgar ile mübadele edildi.

Yüz yıllardır Rumeli’de yaşayan on binlerce Müslüman, Balkan Savaşları sırasında katledildi. Sadece Edirne’de 225 binden fazla Müslüman, Bulgar ordusunun esareti altında açlıktan hayatını kaybetti. Savaştan sonra imzalanan antlaşmalarla Rumeli’de kalan Müslümanların haklarının korunması kabul edildiği halde Müslüman Türklere yapılan baskılar durmadı. Bu nedenle Balkanlardaki Müslüman Türkler, mallarını mülklerini bırakarak Anadolu’ya göç ettiler.

I. Dünya Savaşı öncesinde 1 Temmuz 1914’te Yunanistan ile Osmanlı arasında da bir mübadele antlaşması imzalandı. Buna göre Ege Makedonya’sında yaşayan Müslümanlarla Doğu Trakya ve Aydın vilayetindeki (İzmir ve civarı) Ortodoks Rumların gönüllü mübadelesi için anlaşıldı. Ancak kısa süre sonra I. Dünya Savaşı çıkınca bu antlaşma uygulanamadı. Fakat bu sırada yaklaşık 450 bin Rum Anadolu’dan Yunanistan’a geçti. Yaklaşık 250 bin Müslüman Türk de Yunanistan’dan Türkiye’ye göç etti, ettirildi. Karşılıklı göçler, Kurtuluş Savaşı sırasında ve sonrasında da devam etti. Aralık 1922’ye kadar Doğu Trakya ve Anadolu’dan yaklaşık 1 milyon Ortodoks Rum Yunanistan’a göç etti. 200 bin civarında Müslüman Türk de Yunanistan’dan Türkiye’ye göç etti.

LOZAN’DA MÜBADELE GÖRÜŞMELERİ

Mustafa Kemal Atatürk’ün başkomutanlığındaki Türk ordularının 26 Ağustos-30 Ağustos 1922 tarihleri arasındaki Büyük Taarruz’da Yunan ordularını bozguna uğratması ve 9 Eylül-18 Eylül 1922 arasında Anadolu’nun Yunan işgal kuvvetlerinden tamamen temizlenmesi sonrası Anadolu’dan ve Doğu Trakya’dan yüzbinlerce Rum, Yunanistan’a göç etti. 1923 Lozan Mübadele Sözleşmesi’ne kadar Rumların çoğu Türkiye’yi terk etmişti. Kasım 1922’de Lozan görüşmeleri başladığında TürkRum nüfus mübadelesi zorunlu görünüyordu. Bu nedenle Milletler Cemiyeti temsilcisi Norveçli Dr. F. Nansen bir mübadele raporu hazırlamıştı.

Lozan’a giden İsmet Paşa başkanlığındaki Türk heyetine TBMM’nin verdiği 14 maddelik “Lozan Yönergesi”nde, azınlıklar konusunda “Esas mübadeledir” denilmekle birlikte, Türkiye Lozan’da, önce savaş esirlerinin mübadelesini istiyordu. Ancak İngiliz Lord Curzon, savaş eserlerinin mübadelesinin görüşüleceği 1 Aralık 1922 tarihli oturumda ansızın, “Savaş esirlerinin mübadelesiyle ilgili ve geciktirilmez bir sorunu, Türkiye ile Yunanistan arasındaki nüfus mübadelesi sorununu incelemek üzere komisyonu toplantıya çağırdığını” söyledi. Daha sonra Milletler Cemiyeti adına Dr. F. Nansen Türk-Rum nüfus mübadelesi hakkında hazırladığı bir raporu taraflara sundu. İsmet Paşa, önceden bildirilen resmi gündemde olmayan bir konunun bu oturum programına alınmasına “hayret ettiğini” söyledi. Buna karşın Dr. F. Nansen’in raporunu ilgiyle dinlediğini de belirtti. Yunan Venizelos, Dr. Nansen’in teklif ettiği mübadele ilkelerini kabul ettiğini bildirdi. İsmet Paşa ise nüfus mübadelesini kabul etmekle birlikte bunun yaratacağı sorunlara dikkat çekti. Özellikle mübadil Türklerin bu sırada büyük zorluklar çekeceğini anlattı. Lord Curzon ise hiç arzu etmese de mübadelenin “zorunlu” olması gerektiğini belirtti. “Gönüllü mübadeleye karar verilirse bunun uygulanması aylar gerektirecektir” dedi.

Lozan’da İsmet Paşa, Türkiye’deki tüm Rumların -İstanbul Rumları da dahil- mübadele edilmesini ve Patrikhane’nin Türkiye’den çıkarılmasını istedi. Müttefikler buna karşı çıktı. Bunun üzerine, alt komisyonda Türk heyeti, 30 Ekim 1918 (Mondros Ateşkes Antlaşması) öncesi İstanbul’a yerleşmiş (etabli), İstanbul doğumlu Rumların mübadele dışı kalmasını önerdi. Buna karşın Türk uyruklu olmayan, Türk uyruklu olsa da İstanbul doğumlu olmayan ve 30 Ekim 1918’den sonra İstanbul’a yerleşmiş olan Rumlar ile Pendik-Maltepe ve Kartal Rumlarının mübadeleye dahil edilerek İstanbul’dan çıkarılmasını istedi. Patrikhane’nin ise siyasi yetkilerinin elinden alınması şartıyla İstanbul’da kalmasını kabul ettiğini bildirdi. Sonunda Lozan Mübadele Antlaşması, büyük oranda Türk heyetinin önerdiği biçimde şekillendi: Batı Trakya’daki Müslüman Türklerin ve İstanbul’daki Ortodoks Rumların mübadele dışında kalmasına karar verildi. Ayrıca Patrikhane’nin de siyasi yetkileri elinden alınması koşuluyla İstanbul’da kalması kabul edildi.

LOZAN’DA MÜBADELE SÖZLEŞMESİ

30 Ocak 1923’te Lozan’da 19 maddelik “Türk ve Rum Nüfus Mübadelesine İlişkin Sözleşme ve Protokol” imzalandı. Buna göre mübadelenin başlangıç tarihi, Balkan Savaşları’nın başlangıcı, 18 Ekim 1912 tarihi kabul edildi. Sözleşmeye göre “Türk topraklarında yerleşmiş Rum-Ortodoks dininden Türk uyrukları ile Yunan topraklarına yerleşmiş Müslüman dininden Yunan uyruklarının 1 Mayıs 1923 tarihinden başlayarak zorunlu mübadelesine girişilecekti.” İstanbul’da oturan Rumlar ile Batı Trakya’da oturan Müslümanlar mübadele dışında tutulacaktı. İstanbul belediye sınırları içinde 30 Ekim 1918 gününden önce yerleşmiş tüm Rumlar, İstanbul’da kalacaktı. Lozan Barış Antlaşması’nın 14. maddesi ile İmroz (Gökçeada) ve Bozcaada halkı da mübadele dışı tutulurken Lozan’a ek, 24 Temmuz 1923 tarihli bir protokole göre Türkiye’ye bırakılacak Karaağaç’ın Ortodoks Rum halkı, mübadele edilecekti. Ayrıca yine Lozan’da, 30 Ocak 1923’te, “Sivil Tutsakların Geri Verilmesi ve Savaş Tutsaklarının Geri Verilmesine İlişkin Türk-Yunan Antlaşması” imzalandı. Buna göre karşılıklı olarak savaş esirlerinin de mübadelesi yapılacaktı.

24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Barış Antlaşması’nın 37-45. maddelerinde azınlıkların korunması hükümlerine yer verildi. Antlaşmanın 45. maddesinde “Türkiye’nin Müslüman olmayan azınlıklarına tanınan hukuk, Yunanistan tarafından da kendi ülkesinde bulunan Müslüman azınlıklar için tanınmıştır” denilerek mübadele dışında bırakılan azınlıkların hakları karşılıklı olarak güvenceye alındı.

Mübadele dini temelde yapıldı. Bu nedenle İç Anadolu’da yaşayan Türk Ortodoks Karamanlılar ve Doğu Trakya’da yaşayan Türk Ortodoks Gagavuzlar ile Yunanistan Epir-Çamerya bölgesindeki Müslüman Arnavutlar da mübadeleye dahil edildiler.

1923 Lozan Mübadele Sözleşmesi ile yaklaşık 1 milyon 200 bin Ortodoks Rum Türkiye’den Yunanistan’a gönderilirken, yaklaşık 700 bin Müslüman Türk de Yunanistan’dan Türkiye’ye geldi. Lozan Mübadele Sözleşmesi öncesi Türkiye’den Yunanistan’a gidenlerin sayısı yaklaşık 1 milyon kişidir. Mübadele sözleşmesi sonrası gidenlerin sayısı ise yaklaşık 200 bin kişidir. Lozan Mübadele Sözleşmesi öncesi Yunanistan’dan Türkiye’ye gelenlerin sayısı yaklaşık 200 bin kişidir. Buna karşın Lozan Mübadele Sözleşmesi sonrası gelenlerin sayısı ise yaklaşık 500 bin kişidir. Bu rakamlar, Lozan’da mübadele antlaşması yapılmadan önce adı konmamış bir mübadele sürecinin çoktan başladığını göstermektedir. Bu nedenle 1923 Lozan Mübadele Sözleşmesi’nde mübadele 1923’ten değil -11 yıl geriden- 1912’den başlatıldı.

MÜBADELEYİ ANLAMAK

1923 Lozan nüfus mübadelesi -bazen iddia edildiği gibi- bir demografik mühendislik değil, yaklaşık 100 yıldır devam eden çatışmaların ve savaşların yarattığı toplumsal travmaya son verme amacı taşıyan uluslararası bir çözümdür. 1821’den 1922’ye kadar, yaklaşık 100 yıllık sürede, isyanlar, çatışmalar, savaşlar sonucunda Türklerle-Rumlar arasında birlikte yaşamanın asgari koşullarının ortadan kalkması ve karşılıklı göçlerin çok artması nedeniyle Lozan’da son çare olarak mübadeleye başvuruldu. Lozan’da mübadele, Milletler Cemiyeti temsilcisi Dr. F. Nansen’in raporuyla gündeme geldi. Lord Curzon, “zorunlu mübadeleyi” savundu. Venizelos ve İsmet Paşa da -belli şartlarla- mübadeleyi kabul ettiler. Çünkü gelinen noktada mübadeleden daha gerçekçi bir çözüm yoktu. Mübadele kolay olmadı. Mübadele sırasında ve sonrasında acılar yaşandı. Bugün mübadele genelde bu acılar üzerinden değerlendirilse de mübadele sayesinde suyun her iki yanında daha büyük acılar yaşanmasının önüne geçildi. Ayrıca mübadele Türkiye ve Yunanistan’ın uluslaşma sürecine olumlu katkıda bulundu. İki ülke arasında mübadeleden kaynaklı sorunlar 1930’larda Türk-Yunan dostluğunun kurulmasına kadar devam etti.

1923 Lozan nüfus mübadelesi, Milletler Cemiyeti onayıyla yapılan dünyadaki ilk büyük çaplı nüfus mübadelesidir. Bu yönüyle dünyaya da örnek olmuştur.

Kaynakça

Sefer Güvenç, “Lozan Konferansı’nda Tarafların Mübadele Konusuna Yaklaşımı”, 100. Yılında Mübadele, Haz. Mehmet Söylemez, İBB Yayınları, İstanbul 2023

Yakındoğu Sorunları Üzerine Lozan Konferansı (1922-1923), Konferanstaki Görüşmelerin Tutanakları Belgeler, Çev. Seha L. Meray, C.1, Büyükçekmece Belediyesi Kültür Yayınları, İstanbul, 2013.

Kemal Arı, Büyük Mübadele, Türkiye’ye Zorunlu Göç (1923-1925), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2003.

Bilal Şimşir, Lozan Telgrafları, I (1922-1923), TTK Basımevi, Ankara, 1990.

Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, Alkım Yayınları, İstanbul, 2012.

İhsan Tevfik, “İstanbul’un Batı Kanadı Çatalca Sancağında, Büyükçekmece ve Silivri’de Mübadele”, 100. Yılında Mübadele, Haz. Mehmet Söylemez, İBB Yayınları, İstanbul 2023.

Ali Fuat Örenç, “Yunanistan’ın Bağımsızlığı Sonrası İlk Türk Muhacirlerinin Sorunları”, Bursa Araştırmalar Merkezi, https://www.bursaarastirmalarimerkezi.com/yunanistanin-bagimsizligi-sonrasi-ilk-turk-muhacirlerinin-sorunlari/

Sinan Meydan, Lozan: Onurlu Barış, İnkılap Yayınları, İstanbul, 2023.

İlber Ortaylı, “Mübadele”, TDV İslam Ansiklopedisi, C.31, s.422-423. 

Yazarın Son Yazıları

Atatürk’ün ders kitabında ‘Demokrasi ve Kadın Hakları’

“Özetle kadın, seçmek ve seçilmek hakkını elde etmelidir...

Devamını Oku
03.12.2025
Millet Mektepleri

“Türk harflerinin bütün vatandaşlara kapılarının önünde ve işlerinin başında öğretilebilmesi için daha bu sene içinde Millet Mektepleri teşkilatı yapacağız.

Devamını Oku
26.11.2025
Vahdettin nasıl kaçtı?

“17 Kasım 1922 günlü resmi bir telgrafın ilk cümlesi şu idi: ‘Vahdettin Efendi bu gece saraydan kaçmıştır.’

Devamını Oku
19.11.2025
Türkiye'de Opera ve Vals

“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” (M. Kemal Atatürk)

Devamını Oku
05.11.2025
Cumhuriyetimiz

Dile kolay, ilan edildiğinde bazı İngiliz yetkililerin sadece iki yıl ömür biçtikleri Türkiye Cumhuriyeti 102 yaşında...

Devamını Oku
29.10.2025
Cumhuriyet’in şeker fabrikaları

“Meclis kürsüsünde bir de ‘üç beyaz’ parolası revaçtaydı...

Devamını Oku
22.10.2025
Nutuk 98 Yaşında: ‘İşte Bu Ahval ve Şerait İçinde…’

Atatürk Nutuk’u bir açılış ve kapanış döngüsüyle yapılandırır.

Devamını Oku
15.10.2025
Atatürk'e saygı duymayan teğmen: ‘Din Dilinin Türkçeleştirilmesi’

Mustafa Kemal Atatürk’e saygısı olmayanın onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Anayasasına da saygısı yoktur.

Devamını Oku
08.10.2025
Patrikhane ve Ruhban Okulu

Heybeliada Ruhban Okulu Fener Patrikhanesi’ne bağlıydı.

Devamını Oku
01.10.2025
Dil devrimini anlamak

“Gece meşguliyetimiz, bildiğin gibi dil dersleri… Gündüz de yalnız olarak aynı mesele üzerinde birkaç saat çalışıyorum.”

Devamını Oku
24.09.2025
Tek Partiden Çok Partiye: ‘Partili Cumhurbaşkanlığından Tarafsız Cumhurbaşkanlığına’

“Aramızdaki farkı bilelim. Biz, mutlakıyetten bugüne geldik. Siz ise bugünden mutlakiyete gidiyorsunuz.”

Devamını Oku
17.09.2025
Tarih Kürsüsü ve Suçluların Telaşı ‘CHP’nin Mallarına El Konulması’

Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 102 yaşına girdi.

Devamını Oku
11.09.2025
ETHEM: “İsyan ve İhanet”

“Efendiler, askerî harekâtı çapulculuktan, devlet kurup yönetmeyi, şunun bunun mâsum çocuklarını fidye dilenmek için dağlara kaldırmak haydutluğundan ibaret zanneden, şarlatanlıklarıyla, yaygaralarıyla bütün bir Türk vatanını bezdiren...

Devamını Oku
03.09.2025
Büyük Zafer'in sırrı

Tam 103 yıl önce, 26 Ağustos 1922’de, Afyon Kocatepe’de, sabah saat 05.00’te, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın işaretiyle Türk tarihinin en önemli taarruzu Büyük Taarruz başladı.

Devamını Oku
27.08.2025
Aşiret-Tarikat Sorunu

Yeni açılım sürecinde etnik ayrılıkçı siyaset ve dinci, liberal ortakları, gerçeği çarpıtmaya devam ediyorlar.

Devamını Oku
20.08.2025
Saltanat Şurası’ndan Saray Komisyonu’na

1920 yılında Sevr Antlaşması’nı kabul etmek için kurulan “saltanat şurası”nın ve uygulamak için kurulan “barış komisyonu”nun amacı vatanı, milleti değil, sarayı, (sultanı) ve hükümeti kurtarmaktı.

Devamını Oku
13.08.2025
'Doğu Sorunu' devam ediyor! 'Kürt Sorunu mu Türk sorunu mu?'

İngiliz Müsteşarı Hohler, 27 Ağustos 1919’da Londra’ya gönderdiği bir yazıda şöyle diyordu...

Devamını Oku
06.08.2025
LOZAN: Onurlu Barış

Lozan Barış Antlaşması 102 yaşında…

Devamını Oku
23.07.2025
Hedefteki Cumhuriyet

Mustafa Kemal Atatürk’e göre “Türk milleti” kavramı, sadece bir ırkın, bir etnik kimliğin, bir dinin veya mezhebin değil, Türkiye Cumhuriyeti’ne “vatandaşlık bağı ile bağlı” eşit hukuka sahip tüm yurttaşların ortak-üst-ulusal kimliğinin adıdır.

Devamını Oku
16.07.2025
Atatürk’ün aşama stratejisi ve Türk Devrimi

Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’ta, 21 Nisan 1920 tarihinde yayınladığı, TBMM’nin 23 Nisan 1920 Cuma günü dinsel bir törenle açılacağını duyuran bildirinin, “O günün duygu ve anlayışına uyma zorunluluğundan kaynaklandığını” belirtmişti.

Devamını Oku
09.07.2025
Yaşasın laiklik

“Laiklik ilkesini savunmak için Atatürk gibi yürekli, Atatürk gibi inançlı olmak gerekir. İzinden gittiklerini söyleyenler gibi ürkek, kararsız ve inançsız değil” (Uğur Mumcu- Cumhuriyet 1 Mart 1987)

Devamını Oku
02.07.2025
Atatürk’ün dünya barışını koruma formülü

Kuzeyimizde Rusya-Ukrayna Savaşı devam ederken, güneyimizde İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları devam ediyordu ki, birden bire İsrail-İran Savaşı başladı.

Devamını Oku
25.06.2025
Sykes-Picot, Sevr, BOP ve Lozan

Şu gerçeği iyi görmek gerekir ki Sykes-Picot’tan Sevr’e, Sevr’den BOP’a, Türkiye’yi bölüp parçalamaya yönelik planların önündeki en güçlü kalkan Lozan Antlaşması’dır.

Devamını Oku
18.06.2025
Tek parti döneminde hac yasak mıydı?

1 Haziran 1927 tarihli ve Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal (Atatürk) imzalı bir Bakanlar Kurulu Kararnamesine göre “Hac mevsiminde Hicaz’a gönderilecek Hıfzıssıhha uzmanlarından Dr. Şerafeddin Bey’e siyasi pasaport verilmesi” kararlaştırılmıştı.

Devamını Oku
11.06.2025
Atatürk'ün Mirası Büyükdere Fidanlığı

Mustafa Kemal Atatürk’ün isteğiyle 1928 yılında İstanbul’da “Büyükdere Meyve Islah Enstitüsü” kuruldu...

Devamını Oku
04.06.2025
Lozan ve Kürtler

“Kürtler küçük lokmanın pek kolay yutulacağını vaktinden çok evvel anlamışlardır. Türk birliğinden ayrılmak zihniyetinde bulunanları Kürtler kendi milletlerinden addetmezler. Kürtlerin mukadderatı Türk’ün mukadderatıyla eştir. (…) TBMM Hükümeti dâhilinde Kürtlüğün ayrı bir unsur olarak telakkisini hiçbir zaman işitmek istemediğimizi arz ederiz.”

Devamını Oku
28.05.2025
1921 Anayasası ve Muhtariyet

“Vilayetler kendi başına bir devlet değildir. Amerika hükümeti müttehidesi gibi değildir. Her vilayetin haiz olduğu muhtariyet, mahalli işlere münhasırdır. O işler ki yalnız vilayeti alakadar eder. O işler o vilayetin işleridir.”

Devamını Oku
21.05.2025
Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerine saldırmak

Lozan Antlaşması’nın ve 1924 Anayasası’nın hedef alınması; tam bağımsız, üniter, laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin hedef alınması demektir.

Devamını Oku
14.05.2025
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye yönelik saldırılar

CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye yönelik saldırılar

Devamını Oku
07.05.2025
Cumhuriyetin İlköğretim Devrimi

Cumhuriyetin İlköğretim Devrimi

Devamını Oku
30.04.2025
‘Ulusal egemenliğe dayanan yeni Türk devletinin kurulması’: TBMM’nin açılması

‘Ulusal egemenliğe dayanan yeni Türk devletinin kurulması’: TBMM’NİN AÇILMASI

Devamını Oku
23.04.2025
Atatürk yol göstermeye devam ediyor: ‘Hükümet, özgürlük ve demokrasi’

Atatürk yol göstermeye devam ediyor: ‘Hükümet, özgürlük ve demokrasi’

Devamını Oku
16.04.2025
Atatürkçü gençliğin yükselişi

Atatürkçü gençliğin yükselişi

Devamını Oku
02.04.2025
Atatürk’ün önderliğinde cumhuriyetçi direniş

ATATÜRK'ÜN ÖNDERLİĞİNDE CUMHURİYETÇİ DİRENİŞ

Devamını Oku
26.03.2025
Çanak Krizi ve ikinci Çanakkale Zaferi

Çanak Krizi ve ikinci Çanakkale Zaferi

Devamını Oku
19.03.2025
Laiklik neden gereklidir?

Laiklik neden gereklidir?

Devamını Oku
12.03.2025
Emperyalizmin 'kukla halife' projesi

Emperyalizmin 'kukla halife' projesi

Devamını Oku
05.03.2025
Kemalizm düşmanlığının asıl amacı

Kemalizm düşmanlığının asıl amacı

Devamını Oku
26.02.2025
ATATÜRK'ÜN KONUŞMASININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Atatürk’ün konuşmasının düşündürdükleri

Devamını Oku
19.02.2025
Şeyh Sait İsyanı

Şeyh Sait İsyanı

Devamını Oku
12.02.2025