Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Lozan’ın yüzüncü yılında basın özgürlüğü?
Ne alaka demeyin? Ayrıntılarını çok fazla bilemesem de gazeteci büyüklerim, örgütlerimiz, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, sendikaları boşu boşuna, gazetecilik özgürlüğünün günün ürküten, çok boyutlu sorunlarına çözüm üretmese de haklarımızı aramada yol gösterici işlevleri yadsınamaz. Örgütlenmede öncülük yapmış büyüklerimiz Lozan’da Türkiye Cumhuriyeti’nin kazandığı haklarla, düşünce özgürlüğü, savunmaktan vazgeçemeyeceğimiz kutsalımız arasında doğrudan bağı okumuşlar...
Sizlere, gençlik anılarımın moral değerleri arasında kazılmış tanıklıkları anımsatmaya kalkışmak yerine, geldiğimiz noktada devleşen sorunlarımız üzerinden en taze bilgileri aktarabilmeyi yeğlerim. Tarihsel sıralama ile öncelikle Lozan’ın yüzüncü yılı üzerinden kimi paylaşımları aktarmak isterim. Cumartesi akşamı Habertürk’te yayımlanan İlker Başbuğ’un SAT’ları kapsayan uzun söyleşisini bilgilenmek isteyenlere önerebilirim. Değerini bilmesek de kazanılmış hakkımız olarak bir kenarda duran Lozan’ın, satır arası gelişmeleri üzerinden tarihsel aktarımlar gerçekten çok öğretici.
Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde, ustalıklı, bir o kadar zorla satranç oyununa benzetilen, Cumhuriyetin kurtuluş-kuruluş süreçlerinden sonra Lozan Anlaşması ile taçlandırılmasının satır arası, en anlamlı gelişmelerinden bir şeylerin bilincimize aktarılması gerçekten çok değerli. Geleceğe yönelik önceliklerimiz için de ufuk açıcı. Hele de yararlı gibi görünün günümüz kaosunda atılan pek çok uluslararası adımın, ülkemizin geleceği açısından ne kadar ağır tehlike çanları olabileceği üzerinden öğretici. Batı Çalışma Grubu içinde Ergenekon davasında uzun süre yargılanıp hapis yatan Başbuğ’un askeri birikimlerinin bugünlere getirdiği noktalar üzerinden öfkesiz, satır arası uyarıları birbirinden değerli, ders verici. Umarım “Ben yaptım oldu” kafası ile iş yapanları da biraz olsun uyarmada yararı dokunur.
İnönü ailesinin kilit kişilikleri bu yıl da boş durmayıp Şişli Belediyesi ile işbirliği içinde, tarihi Bomonti Fabrikası’nda dün gece, aslında cumartesi günü ilk açılışı yapılmış önemli bir serginin kamuoyunda duyurulmasında, serginin içeriği üzerinden de önderlik yaptılar. Gençliğimizin, geçmiş kazanımlarımızın değerlerinden bihaber büyüyüp kültürü, dil, bilişim tekniği, diplomalar sınırlı algılamayan kuşaklar olarak yetişmelerinde toplumsal sorumluluklarımız olmalı değil mi?
Gazeteciler Günü gerçeğimizi, basın özgürlüğü savaşımı kapsamında, daha kaç yılı devirmek olarak, yaşamak zorunda kalacağız?
Arkadaşımız Eskişehir milletvekili Utku Çakırözer’in hazırladığı rapora göre bu yıl günümüze kadar yargılanan arkadaşlarımız yaklaşık 364 kez mahkemede hâkim karşısına çıkarıldılar. 18 gazeteci daha tutuklandı. RTÜK televizyon kanallarını 22 kez cezalandırdı. Birçok haber üzerinden sansür uygulaması ile karşı karşıya kaldık. Susan ülke olmamız için basının susturulması eylem, kararlarının sonu, noktası gelmiyor. Susan ülke olmamız istemine karşı, bayram değil direniş günlerini yaşamak zorundayız. Av. Celal Ülgen’in de dediği gibi, “Düşünce, fikir özgürlüğünün pencereleri olan gazetecilerin, özel olarak hedef alınmaları da bundandır”.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Sokak, Narin için tek ses oldu: Tayyip Erdoğan'a sorsunl
- İzmir’de 9 Eylül coşkusu…
- Aynı anda gün doğdu, ay battı! İşte o eşsiz an...
- Akran zorbalığı: Çocuklar tehlikede!
- Mevsim geçişlerinde psikolojiye dikkat!
- Çocukların beslenme çantasında neler olmalı?
- Yaşam hakkı savunucuları AYM önünde yaşam nöbetinde
- Acun Ilıcalı ve Ayça Çağla Altunkaya'nun mutlu günü!
- Okullar açılıyor!
- Türkiye'de Alzheimer artışı! Niteliksiz eğitim hastalığı
En Çok Okunan Haberler
- Narin'in köyündeki lüks araçların sırrı çözüldü
- Narin'in ağabeyi Baran Güran'dan dikkat çeken paylaşım
- Amca Salim Güran cesedi neden itirafçıya verdi?
- Varlıklara ipotek
- İşte Narin cinayetinde ikinci tanığın ifadesi!
- İmamoğlu'ndan 'Murat Kurum' açıklaması
- Eve gittikten sonra mı öldürüldü?
- Özel'den Erdoğan'a 'özür' yanıtı
- Tehdit edildiğini iddia etti
- Hani kalbin kuruyacaktı?