Banliyöde ayaklanma var
Sungu Çapan
Son Köşe Yazıları

Banliyöde ayaklanma var

07.02.2020 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

005’te Fransa’yı günlerce birbirine katan banliyö ayaklanmalarından esinlenerek çekilmiş ve son Cannes festivalinde jüri ödülüne değer bulunmuş “Les Miserables-Sefiller” Cannes’ın sürprizlerinden biriydi. 2002’den beri ustası olduğu el kamerasıyla çektiği videolarla çeşitli polis soruşturmalarında başvurulan bir uzman olan ve bir yıl önceki Cesar ödüllerine bir kısa filmi ve “A Voix Haute” adlı belgeseliyle aday gösterilmiş olan, Paris banliyölerinde büyümüş, Mathieu Kassovitz’in “Protesto”sunu (1995) seyredince sinema sevdasına tutulmuş, Mali asıllı Fransız yönetmen Ladj Ly’nin ilk uzun metrajı “Sefiller” geçen hafta gösterime girdi.

3 polis

Fransa milli futbol takımının bir maçı öncesi, stattaki coşkulu taraftar görüntüleriyle açılan ve farklı sınıf ve etnik kökenlerden gelen 3 polisin merkezinde yer aldığı film, Victor Hugo’nun 19. yüzyılda ünlü “Sefiller” klasiğini yazdığı, günümüzdeyse uyuşturucu trafiğiyle fuhuş sarmalına dolanmış, argolu, sövgülü konuşmalardan geçilmeyen, tehlikeli banliyö semti Montfermeil’de geçiyor. Ayrıldığı polis karısının atandığı Paris’e çocuğuyla beraber olmak için tayinini isteyip banliyödeki dinbaz Müslüman Kardeşler, yoksul Afrikalı göçmenlerle Çingenelerin sakinlerini oluşturduğu Montfermeil’deki suçla mücadele ekibine yeni katılmış, ekip arkadaşlarınca jöleli diye çağrılan Stephane Ruiz (Damien Bonnard), kurallara uyan, çatışmalardan kaçınan, iyi bir polis aslında. Irkçı ve tacizci ekip şefi Chris (Alexis Manenti) ise resmen kötü polis. Afrika kökenli Gwada da (Djibril Zonga) dillerini bilip konuştuğu mahalle sakinleriyle iyi geçinen bir memur. Kafaları oldukça karışık bu 3 polisin gergin ilişkilerini, aile yaşantılarını da hikâyesine katan yönetmen Ly, siyahi belediye başkanından zorba Çingenelere kadar tümü kendi çıkarlarının peşindeki semt sakinlerini tasvir ederken aslında filmin gizli başrolündeki çocuklardan yana tavır alıyor, otoritenin uşağı polislerden çok. Futbol oynayıp çeşitli haşarılıklarla vakit geçiren, henüz daha birtakım gruplara dahil olmamış çocuklardan Issa (Issa Perica), mahalledeki sirkten aslan terbiyecisi bir Çingenenin Johnny adını taktığı, çok sevimli aslan yavrusunu çalınca Çingenelerle Müslümanlar arasında, kanlı olaylara gebe bir gerilim patlak veriyor. 

Gözü kara...

Duruma hâkim olmak isteyen polislerden, sinirini kontrol edemeyen Gwada, Issa’yı kovalarken yanağından vurup yaralıyor plastik mermiyle. Dronuyla ev içlerindeki soyunup dökünen kadınları en mahrem halleriyle filme çeken, mahallenin gözlüklü veledi Buzz, tesadüfen Issa’nın vurulmasını da kaydedince herkes bu görüntülerin peşine düşüyor. Zaten öteden beri süregelen polis şiddetinden yaka silkiyor mahalleli. İyi polis Ruiz’in ilk tedavisini yaptığı zayıf ve yaralı Issa, maruz kaldığı şiddetin ardından otoritenin her türlüsüne karşı çıkan, gözü kara bir cengâvere dönüşüyor.

Ortalıkta kasıla kasıla dolanan, kovboy edalı polislere karşı toplu bir isyanı başlatıyor mağdur Issa. Sürekli hareket halindeki çocukları da örgütleyip kendisine saldıranlarla ve statülerini korumak isteyerek polisle işbirliği yapan, mahalledeki farklı grupları fena halde ürkütüyor Issa. Düzenin dışlayıp horgördüğü çocuklar giderek toplu bir güce erişerek Chris, Gwada, Ruiz üçlüsünü apartmanda sıkıştırıp perişan ediyorlar, su tabancaları, küçük havan topları ve apartman çöplerinden oluşan silahlarıyla.

Ladj Ly, Giordano Gederlini, Alexis Manenti üçlüsünün güncelden yararlanarak senaryosunu yazdığı, kameramanlığını Julien Poupard’ın üstlendiği “Sefiller”i bitirirken arka jeneriğine, üstadın romanından “kötü insan yoktur, kötü yetiştiriciler-eğiticiler vardır” alıntısını da koyan yönetmen Ly, “kameranın politik gücünü, şiddete alternatif bir çeşit mücadele gücü olarak silahlar karşısındaki etkisini” de vurguluyor, artık akıllı telefonlarla bile film çekmenin gerçekleştiği günümüzde sinemanın gelişen teknoloji sayesinde eriştiği gücünü de akla getiriyor. Sonuçta günümüzün önemli temalarına değinerek iyi yazılmış, çekilmiş ve oynanmış bu “Sefiller” sinefillerin kesinlikle kaçırmayacaği türden, iz bırakan filmlerden. 

‘Karanlık Sular’

Dev Amerikan kimyasal endüstri şirketi DuPont’un sorumlusu olduğu, West Virginialı bir avukatın (Mark Ruffalo) 16 yıl süren mücadelesi sonucunda nerdeyse yarım asırdır 6 büyük hastalığa yol açarak insanlığın kâbusuna dönüşmüş Teflon Tava zehirli balonunu söndüren bir hukuki mücadeleyi konu edinen, uzun ama çok esaslı, önemli bir çevresel film niteliğindeki yönetmen Todd Haynes imzalı, zengin bir oyuncu kadrosuna da sahip “Dark Waters-Karanlık Sular” da, yeni haftanın bir diğer kaçırılmayacak filmi.

Yazarın Son Yazıları

Polanski eski yarayı kaşıyor

Polanski eski yarayı kaşıyor

Devamını Oku
04.09.2020
Savaşın dehşetinde büyümek

Savaşın dehşetinde büyümek

Devamını Oku
22.08.2020
Elia Suleiman’ı özleyenler için

Filistinli ünlü sinemacı Elia Suleiman’ın(ES’nin), 2009 yapımı “The Time That Remains-Geride Kalan”dan beri süregelen suskunluğuna artık son verdiği ve başrolünü üstlenerek kendini oynadığı yeni filmi “It Must Be Heaven-Burası Cennet Olmalı”, ES’nin Nasıra’daki evinde oturup dışarıyı seyrettiği, konuşmasız sahnelerle açılıyor.Pişkin bir komşusu bahçesindeki ağaca çıkmış, limon araklıyor, avcılığa meraklı bir başka komşusu da başından geçen kartal-yılan hikayesini anlatıyor.Yalnız yaşayan bir dünya vatandaşı olan kahramanımız, Filistin hakkında çekeceği bir film tasarısını Fransız yapımcısıyla görüşmek üzere Paris’e uçuyor ama önerdiği senaryo reddolunca bu kez yine sinema münasebetiyle çağrılı olduğu New York’a geçiyor, gözlemciliğini otel odalarında sürdürüyor.

Devamını Oku
21.02.2020
Sevgililer günü münasebetiyle

Çağdaş, Fransız oyun yazarı, tiyatro rejisörü, komedyen (ve muhtemelen 1960-70’lerin, yaşlandıkça arada bir yönetmenlik de yapan oyuncusu Guy Bedos’nun oğlu) Nicolas Bedos’nun senaryosunu da yazıp çektiği ikinci yönetmenlik denemesi olan “La Belle Epoque-Yeni Baştan”, gösterildiği son Cannes festivalinde seyirciye “hem eğlendirici, hem düşündürücü, hem de duygu dolu” dakikalar yaşatıp yarışma bölümünün en ilginç filmlerinden biri olarak dikkat çekmişti.

Devamını Oku
14.02.2020
Banliyöde ayaklanma var

005’te Fransa’yı günlerce birbirine katan banliyö ayaklanmalarından esinlenerek çekilmiş ve son Cannes festivalinde jüri ödülüne değer bulunmuş “Les Miserables-Sefiller” Cannes’ın sürprizlerinden biriydi.

Devamını Oku
07.02.2020
Arı vız vız vızz... (31.01.2020)

Kotevska ve Stefanov’un yönettiği En İyi Belgesel ve En İyi Yabancı film Oscar’larına aday ‘Honeyland-Bal Ülkesi’ bugün gösterimde.

Devamını Oku
31.01.2020
Sevimli bir film

Yönetmen Lulu Wang’ın kendi hayatından (yani kendi babaannesinin hastalığından) esinlenerek senaryosunu yazıp Changchun’da (Çin) çektiği “The Farewell-Elveda”, New York’ta beklediği Guggenheim bursunu alıp eğitimini sürdürmek isteyen ama akciğer kanseri teşhisi konmuş...

Devamını Oku
24.01.2020
Kesik El’le göçmen gencin arayışı...

Korku sinemasının ender kullanılan ama vazgeçilmez figürlerinden olan ve ait olduğu bedeni inat ve ısrarla arayan bir “kesik el”in başrolünde olduğu, bu kesik el’in yanı sıra dokunaklı bir kırık aşk hikâyesinin de beyazperdeye yansıtıldığı, Jeremy Clapin imzalı, 81 dakikalık Fransız animasyonu “J’ai Perdu Mon Corps-Bedenimi Kaybettim”, bilindiği gibi son Cannes festivalinin Eleştirmenlerin Haftası bölümünde gösterilip eleştirmenler kadar seyirci kesiminin de gönlünü fethederek büyük ödülü kazanmıştı 2019’da.

Devamını Oku
17.01.2020
‘Ben kimim?'

Quebec’in Montreal kentinde 1989’da doğan, öğretmen Genevieve Dolan’la oyuncu-şarkıcı Manuel Tadros’un oğlu olan yönetmen Xavier Dolan, bilindiği gibi son 10 yılda Kanada sinemasının, (1.68 cm boyundaki) harika çocuğu olarak yükselen yıldızı, malum.

Devamını Oku
10.01.2020
Bir Judy Garland vardı

Devamını Oku
03.01.2020
Mutlu olma ‘idefiksi’ne dair...

Devamını Oku
27.12.2019
Sinemada yıldökümü: 2019’dan akılda kalanlar

Devamını Oku
22.12.2019
Mutlu olma iştahı üstüne

Devamını Oku
13.12.2019
Ressamla modelinin aşkı

Son dönemin en nefis filmlerinden biri gösterimde: Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi

Devamını Oku
06.12.2019
Kimin evinde yok ki

Devamını Oku
29.11.2019
‘Oyun’un devamı ‘Kraliçe Lear’ gösterimde

Pelin Esmer, sinemamızda eşine pek rastlanamaz cinsten bir “güçlenme, güven duyma ve dayanışma” hikâyesini perdeye taşıyor.

Devamını Oku
22.11.2019
Kendini ve cinselliğini keşfetmek...

Devamını Oku
15.11.2019
Tanrı var ve adı da Petrunya

Makedonya YAPIMI ‘Onun Adı Petrunya’ haftanın kaçırılmayacak filmi

Devamını Oku
08.11.2019
Bu ‘Kız’ımız kaçmaz

Lukas Dhont’un yazıp yönettiği, ilk uzun metrajlı filmi ‘Kız’ı Filmekimi’nde ıskalayan tüm sinemaseverlere salık veriyorum.

Devamını Oku
03.01.2019
Terry Gilliam’ın yıllardır beklenen filmi gösterimde

Çağdaş bir Don Kişot çeşitlemesi...

Devamını Oku
07.12.2018
İstanbul film festivalinden notlar: ‘Utanç’tan ‘Canavar’a...

İstanbul film festivalinden notlar: ‘Utanç’tan ‘Canavar’a...

Devamını Oku
12.04.2018
Dehşetin soluk kestiği bilimkurgu: ‘Life’

Dehşetin soluk kestiği bilimkurgu: ‘Life’

Devamını Oku
23.03.2017
Mustang görücüye çıktı

Yönetmen Deniz Gamze Ergüven imzalı, Fransa’nın 2016 En İyi Yabancı Film Oscar adayı Mustang filmi, önceki gün İstanbul Galatasaray’daki Fransız Sarayı’nda verilen özel bir davet ile kamuoyuna tanıtıldı. Etkinliğe filmin genç başrol oyuncuları da katıldı.

Devamını Oku
24.10.2015
Sınırdaki uyuşturucu savaşları...

Sınırdaki uyuşturucu savaşları...

Devamını Oku
18.09.2015
Pasolini’yi kimler katletti? (20.03.2015)

Pasolini’yi kimler katletti?

Devamını Oku
20.03.2015
Underground bir gençlik

Underground bir gençlik

Devamını Oku
13.03.2015
Firavunlar diyarında

Usta sinemacı Ridley Scott’ın Kitabı Mukaddes’teki göç anlatısından uyarladığı ‘Exodus: Tanrılar ve Krallar’, görselliğiyle öne çıkan bir tarihsel epik

Devamını Oku
12.12.2014
Koca karısını aldatırsa...

Koca karısını aldatırsa...

Devamını Oku
10.10.2014
Derdin devası sevgi...

Derdin devası sevgi...

Devamını Oku
03.10.2014
20 bininci günde uyanınca… (26.09.2014)

20 bininci günde uyanınca…

Devamını Oku
26.09.2014
Bir peri masalı gibi...

Son Cannes festivalinin açılış filmi olan ‘Monako Prensesi’ bugün gösterime giriyor

Devamını Oku
19.09.2014
Çekici yıldızlar geçidi (29.08.2014)

Çekici yıldızlar geçidi

Devamını Oku
29.08.2014
Hortum artık bize de geldi (22.08.2014)

Hortum artık bize de geldi

Devamını Oku
22.08.2014
‘Fazla zekâ insanı bozar’

‘Fazla zekâ insanı bozar’

Devamını Oku
15.08.2014
Bir kirli polis portresi

Bir kirli polis portresi

Devamını Oku
27.06.2014
Ustaya şapka çıkaralım (13.06.2014)

Ustaya şapka çıkaralım

Devamını Oku
13.06.2014
Sıkı bir hapishane draması: ‘Yüksek Risk’

Sıkı bir hapishane draması: ‘Yüksek Risk’

Devamını Oku
06.06.2014
Beylik bir suç filmi

Beylik bir suç filmi

Devamını Oku
30.05.2014
Çekici bir dolandırıcı işbaşında...

Çekici bir dolandırıcı işbaşında...

Devamını Oku
23.05.2014
Maskenin ardındaki yaşamlar

Maskenin ardındaki yaşamlar

Devamını Oku
16.05.2014