Sevgililer günü münasebetiyle
Sungu Çapan
Son Köşe Yazıları

Sevgililer günü münasebetiyle

14.02.2020 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Çağdaş, Fransız oyun yazarı, tiyatro rejisörü, komedyen (ve muhtemelen 1960-70’lerin, yaşlandıkça arada bir yönetmenlik de yapan oyuncusu Guy Bedos’nun oğlu) Nicolas Bedos’nun senaryosunu da yazıp çektiği ikinci yönetmenlik denemesi olan “La Belle Epoque-Yeni Baştan”, gösterildiği son Cannes festivalinde seyirciye “hem eğlendirici, hem düşündürücü, hem de duygu dolu” dakikalar yaşatıp yarışma bölümünün en ilginç filmlerinden biri olarak dikkat çekmişti. 

Sevgililer Günü’ne cuk oturan bir tarihte (yani 14 Şubat’ta) gösterime giren “Yeni Baştan”, uzun yıllara dayanan, artık dikişleri de patlamış, 40 yıllık evliliği nicedir krize girmiş, akıllı telefon gibi akıllara seza, yeni buluşlarla günümüzde şaha kalkmış, nerdeyse yaşadığımız, yaşayacağımız her anımıza, her dakikamıza müdahale edip komutlar yağdıran, çağdaş teknolojinin dayanılmaz egemenliğine bir türlü ayak uyduramayan, yetmişine merdiven dayamış, tanınırlığı pek kalmamış, hatta ıskartaya çıkmış, ününü de yitirmiş, eski günlerini arayan, her içmeye-yemeye oturduğu kafede önündeki kâğıtlara ressamlığını kanıtlayan, güzel illüstrasyonlar çiziktiren, yılgın ve bezgin bir çizer olan Victor’un (Daniel Auteuil), komediyle dram arasında gide-gele, tüm aileye hitap edecek tonlarda gelişerek çoğu kez de taşı gediğine oturtan, gülünçlü, esprili ve de romantik hikâyesini anlatıyor. 

Aşk delisi...

Onu hep boynuzlayan fettan karısı Marianne’sa (yılların Fanny Ardant’ı hala hoş ve çekici), Victor’a duyduğu büyük aşkı çoktan tüketip unutmuş, habire yepyeni aşklara-ateşli sevişmelere yelken açan, geçkince ama tam aşk delisi bir hatun.

Derken özel bir firmanın desteğiyle hayatının aşkı’yla karşılaşacağı, 50 yıl öncesindeki günlere dönme şansını-fırsatını yakalıyor  karikatürcü-çizer Victor. Tabii profesyonel bir yönetmen, oyuncu, makyajcı, ışıkcı, sesçi kadrosu ve becerikli bir set ekibinin desteğiyle, öyle zıpır, fantastik zaman yolculuğu filan zırvalarına başvurmaksızın. 1974’teki hayatının aşkıyla tanışacağı günü yeniden yaşıyor Victorumuz, koyverdiği sakallarını kesip üstünü başını düzelterek mazisini, gençliğini bire bir aynen hatırlıyor. 

Zaten bu filmin derdi, “zamanda geriye dönebilip ilk aşkını aynen yeniden yaşatabilmek” Victor’a. Filmin adından yola çıkarsak “La Belle Epoque-Güzel Çağ”, resimden edebiyata kadar bütün güzel sanatlar alanındaki, 18. yüzyılın sonundan 19. yüzyıl başına kadar süregelen dönemi tanımlamak için yaygın kullanılan bir deyimdir bilindiği gibi. Yani özetle kendi “güzel çağı”na dönmeyi arzuluyor Victor. 

O beylik film içinde film tekniğini maharetle hikâyesine yerleştirip yedirtmenin üstesinden gelmiş yönetmen Nicolas Bedos’nun 115 dakika süresince seyirciye  yeni baştan hem oldukça duygusal hem de komik bir seyir deneyimi yaşattığı bu ikinci filminde turnayı gözünden vurduğu söylenebilir sonuçta.

Baştan sona filmi sürükleyen usta oyuncu Daniel Auteuil’e eşlik eden Fanny Ardant, Guillaume Canet, Pierre Arditi, Denis Podalydes gibi Fransız sinemasının kimi deneyimli isimlerini bir araya getiren filmin asıl sürpriziyse hem güzelliği hem de oyunculuğuyla göz doyuran, Margot rolündeki Doria Tiller’in varlığı. 

Sezen Aksu...

Gencecik bir Sezen Aksu’nun yıllar öncesinde kalmış o güzelim şarkısı “Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler”in olanca nostaljik hissiyatını seyirciye geçirerek sinemaseverleri salondan uğurlayan “La Belle Epoque-Yeni Baştan”, zaten aşktan söz etmek konusunda kim Fransızlarla aşık atabilir ki dedirten, “sevmek, yaşlanmak, eskimek, hayal kırıklığına uğramak ve iyileşip her şeye yeniden başlamaya” dair, alabildiğine hoş, eğlenceli, mizahi ve romantik, hatta o klişe deyişle şiir gibi, görülesi bir Fransız filmi özetle.

Yazarın Son Yazıları

Polanski eski yarayı kaşıyor

Polanski eski yarayı kaşıyor

Devamını Oku
04.09.2020
Savaşın dehşetinde büyümek

Savaşın dehşetinde büyümek

Devamını Oku
22.08.2020
Elia Suleiman’ı özleyenler için

Filistinli ünlü sinemacı Elia Suleiman’ın(ES’nin), 2009 yapımı “The Time That Remains-Geride Kalan”dan beri süregelen suskunluğuna artık son verdiği ve başrolünü üstlenerek kendini oynadığı yeni filmi “It Must Be Heaven-Burası Cennet Olmalı”, ES’nin Nasıra’daki evinde oturup dışarıyı seyrettiği, konuşmasız sahnelerle açılıyor.Pişkin bir komşusu bahçesindeki ağaca çıkmış, limon araklıyor, avcılığa meraklı bir başka komşusu da başından geçen kartal-yılan hikayesini anlatıyor.Yalnız yaşayan bir dünya vatandaşı olan kahramanımız, Filistin hakkında çekeceği bir film tasarısını Fransız yapımcısıyla görüşmek üzere Paris’e uçuyor ama önerdiği senaryo reddolunca bu kez yine sinema münasebetiyle çağrılı olduğu New York’a geçiyor, gözlemciliğini otel odalarında sürdürüyor.

Devamını Oku
21.02.2020
Sevgililer günü münasebetiyle

Çağdaş, Fransız oyun yazarı, tiyatro rejisörü, komedyen (ve muhtemelen 1960-70’lerin, yaşlandıkça arada bir yönetmenlik de yapan oyuncusu Guy Bedos’nun oğlu) Nicolas Bedos’nun senaryosunu da yazıp çektiği ikinci yönetmenlik denemesi olan “La Belle Epoque-Yeni Baştan”, gösterildiği son Cannes festivalinde seyirciye “hem eğlendirici, hem düşündürücü, hem de duygu dolu” dakikalar yaşatıp yarışma bölümünün en ilginç filmlerinden biri olarak dikkat çekmişti.

Devamını Oku
14.02.2020
Banliyöde ayaklanma var

005’te Fransa’yı günlerce birbirine katan banliyö ayaklanmalarından esinlenerek çekilmiş ve son Cannes festivalinde jüri ödülüne değer bulunmuş “Les Miserables-Sefiller” Cannes’ın sürprizlerinden biriydi.

Devamını Oku
07.02.2020
Arı vız vız vızz... (31.01.2020)

Kotevska ve Stefanov’un yönettiği En İyi Belgesel ve En İyi Yabancı film Oscar’larına aday ‘Honeyland-Bal Ülkesi’ bugün gösterimde.

Devamını Oku
31.01.2020
Sevimli bir film

Yönetmen Lulu Wang’ın kendi hayatından (yani kendi babaannesinin hastalığından) esinlenerek senaryosunu yazıp Changchun’da (Çin) çektiği “The Farewell-Elveda”, New York’ta beklediği Guggenheim bursunu alıp eğitimini sürdürmek isteyen ama akciğer kanseri teşhisi konmuş...

Devamını Oku
24.01.2020
Kesik El’le göçmen gencin arayışı...

Korku sinemasının ender kullanılan ama vazgeçilmez figürlerinden olan ve ait olduğu bedeni inat ve ısrarla arayan bir “kesik el”in başrolünde olduğu, bu kesik el’in yanı sıra dokunaklı bir kırık aşk hikâyesinin de beyazperdeye yansıtıldığı, Jeremy Clapin imzalı, 81 dakikalık Fransız animasyonu “J’ai Perdu Mon Corps-Bedenimi Kaybettim”, bilindiği gibi son Cannes festivalinin Eleştirmenlerin Haftası bölümünde gösterilip eleştirmenler kadar seyirci kesiminin de gönlünü fethederek büyük ödülü kazanmıştı 2019’da.

Devamını Oku
17.01.2020
‘Ben kimim?'

Quebec’in Montreal kentinde 1989’da doğan, öğretmen Genevieve Dolan’la oyuncu-şarkıcı Manuel Tadros’un oğlu olan yönetmen Xavier Dolan, bilindiği gibi son 10 yılda Kanada sinemasının, (1.68 cm boyundaki) harika çocuğu olarak yükselen yıldızı, malum.

Devamını Oku
10.01.2020
Bir Judy Garland vardı

Devamını Oku
03.01.2020
Mutlu olma ‘idefiksi’ne dair...

Devamını Oku
27.12.2019
Sinemada yıldökümü: 2019’dan akılda kalanlar

Devamını Oku
22.12.2019
Mutlu olma iştahı üstüne

Devamını Oku
13.12.2019
Ressamla modelinin aşkı

Son dönemin en nefis filmlerinden biri gösterimde: Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi

Devamını Oku
06.12.2019
Kimin evinde yok ki

Devamını Oku
29.11.2019
‘Oyun’un devamı ‘Kraliçe Lear’ gösterimde

Pelin Esmer, sinemamızda eşine pek rastlanamaz cinsten bir “güçlenme, güven duyma ve dayanışma” hikâyesini perdeye taşıyor.

Devamını Oku
22.11.2019
Kendini ve cinselliğini keşfetmek...

Devamını Oku
15.11.2019
Tanrı var ve adı da Petrunya

Makedonya YAPIMI ‘Onun Adı Petrunya’ haftanın kaçırılmayacak filmi

Devamını Oku
08.11.2019
Bu ‘Kız’ımız kaçmaz

Lukas Dhont’un yazıp yönettiği, ilk uzun metrajlı filmi ‘Kız’ı Filmekimi’nde ıskalayan tüm sinemaseverlere salık veriyorum.

Devamını Oku
03.01.2019
Terry Gilliam’ın yıllardır beklenen filmi gösterimde

Çağdaş bir Don Kişot çeşitlemesi...

Devamını Oku
07.12.2018
İstanbul film festivalinden notlar: ‘Utanç’tan ‘Canavar’a...

İstanbul film festivalinden notlar: ‘Utanç’tan ‘Canavar’a...

Devamını Oku
12.04.2018
Dehşetin soluk kestiği bilimkurgu: ‘Life’

Dehşetin soluk kestiği bilimkurgu: ‘Life’

Devamını Oku
23.03.2017
Mustang görücüye çıktı

Yönetmen Deniz Gamze Ergüven imzalı, Fransa’nın 2016 En İyi Yabancı Film Oscar adayı Mustang filmi, önceki gün İstanbul Galatasaray’daki Fransız Sarayı’nda verilen özel bir davet ile kamuoyuna tanıtıldı. Etkinliğe filmin genç başrol oyuncuları da katıldı.

Devamını Oku
24.10.2015
Sınırdaki uyuşturucu savaşları...

Sınırdaki uyuşturucu savaşları...

Devamını Oku
18.09.2015
Pasolini’yi kimler katletti? (20.03.2015)

Pasolini’yi kimler katletti?

Devamını Oku
20.03.2015
Underground bir gençlik

Underground bir gençlik

Devamını Oku
13.03.2015
Firavunlar diyarında

Usta sinemacı Ridley Scott’ın Kitabı Mukaddes’teki göç anlatısından uyarladığı ‘Exodus: Tanrılar ve Krallar’, görselliğiyle öne çıkan bir tarihsel epik

Devamını Oku
12.12.2014
Koca karısını aldatırsa...

Koca karısını aldatırsa...

Devamını Oku
10.10.2014
Derdin devası sevgi...

Derdin devası sevgi...

Devamını Oku
03.10.2014
20 bininci günde uyanınca… (26.09.2014)

20 bininci günde uyanınca…

Devamını Oku
26.09.2014
Bir peri masalı gibi...

Son Cannes festivalinin açılış filmi olan ‘Monako Prensesi’ bugün gösterime giriyor

Devamını Oku
19.09.2014
Çekici yıldızlar geçidi (29.08.2014)

Çekici yıldızlar geçidi

Devamını Oku
29.08.2014
Hortum artık bize de geldi (22.08.2014)

Hortum artık bize de geldi

Devamını Oku
22.08.2014
‘Fazla zekâ insanı bozar’

‘Fazla zekâ insanı bozar’

Devamını Oku
15.08.2014
Bir kirli polis portresi

Bir kirli polis portresi

Devamını Oku
27.06.2014
Ustaya şapka çıkaralım (13.06.2014)

Ustaya şapka çıkaralım

Devamını Oku
13.06.2014
Sıkı bir hapishane draması: ‘Yüksek Risk’

Sıkı bir hapishane draması: ‘Yüksek Risk’

Devamını Oku
06.06.2014
Beylik bir suç filmi

Beylik bir suç filmi

Devamını Oku
30.05.2014
Çekici bir dolandırıcı işbaşında...

Çekici bir dolandırıcı işbaşında...

Devamını Oku
23.05.2014
Maskenin ardındaki yaşamlar

Maskenin ardındaki yaşamlar

Devamını Oku
16.05.2014