Bir ‘Yeni Türkiye’ icadı: Kut’ül Ammare
Tayfun Atay
Son Köşe Yazıları

Bir ‘Yeni Türkiye’ icadı: Kut’ül Ammare

22.04.2016 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

2012’de kaybettiğimiz Britanyalı Marksist tarihçi Eric Hobsbawm’ın bir diğer tarihçi Terence Ranger’la birlikte hazırladıkları çığır açıcı derleme kitap (“The Invention of Tradition”, 1983), milliyetçilik ve milli devlet sorunsalına ilişkin tartışmalarda hayli işlerliğe sokulan “gelenek icadı” kavramını sosyal bilim literatürüne hediye etmiştir.

Uzun uzadıya aktarma imkânımız yok. Kestirmeden ifade etmek gerekirse, her “millet” aslında modern zamanların bir fenomeni olmakla birlikte, bir bakıma “geçmişin manipülasyonu” demek olan “gelenek icadı”yla tarihselleşir iddiasında bulunmaktadır Hobsbawm ve Ranger. Dolayısıyla icat edilmiş gelenekler, yeni bir duruma, eski ve tarihî durumlara göndermede bulunularak getirilmiş karşılıklardır.

Aslında modern bir ürün olan milli devlet, bunun tam aksi istikamette, yeni değil çok eski (“kadim”) olduğunu iddia eder. Bu iddiayı temellendirme yolunda da tarihi, kendisini var eden “çimento” olarak kullanır. Tabii ki burada bir seçicilik de söz konusudur. Milli devletin kurulmasına ön ayak olup milleti de tasarımlayan irade, kendisince seçilen, görünür kılınan, öne çıkartılan ve popülerleştirilen unsurlar, olaylar, ögeler, simgeler üzerinden bir tarih inşası gerçekleştirir.

***

Elbette Cumhuriyet’le birlikte Türk milli devletinin inşa sürecinde de böylesi bir “gelenek icadı”na, tarihsel derinlik ve süreklilik ihtiyacını karşılayacak şekilde gidilmiştir.

Ve işte şimdilerde laik Cumhuriyeti “Eski Türkiye” diye kötüleyen, reddeden, gözden çıkaran AKP’nin ha babam de babam var etmeye uğraştığı “Yeni Türkiye” projesinde de benzeri “gelenek icadı” arayışları karşımıza çıkmaktadır.

Çanakkale savunmasından Sarıkamış faciasına kadar açılan yelpazede, “Türkiye”den vazgeçilemediği için olsa gerek, ha bire (Osmanlı’yı yıkarken) onu doğuran Cihan Harbi “yatağı”ndan beslenen, ama Atatürk önderliğindeki İstiklâl Harbi’ne de mesafeli gerçekleştirilen bu gelenek icadı arayışlarına en son Kut’ül Ammare muharebesi eklendi.

Cumhuriyet Türkiye’si için hem iç açıcı, hem de göz alıcı bir kutlama olan “23 Nisan”a bir karşı-anma olarak öne çıkarılan “Kut’ül Ammare” de diğerleri gibi Osmanlı’yla irtibatlı ve esasen “Yıkım”ın parçası olan hadiselerden birine göndermede bulunularak AKP Türkiye’sine tarih inşa etme girişiminin kanımızca beyhude bir yeni adımı. Salı günkü Cumhuriyet’te yayımlanan özlüce kaleme alınmış nefis yazısında Doç. Dr. Hüner Tuncer’in de kaydettiği üzere, kalıcı yenilgiyle sonuçlanmış bir mücadelenin kısmî ve geçici bir başarısı olmaktan ibaret o...

***

Ne olmuş, Dr. Tuncer’in yazısından beslenerek satırbaşlarıyla aktaralım:
Cihan Harbi’nde 29 Eylül 1915’te İngilizler Bağdat’ın 160 km. güneyinde, Dicle Nehri kıyısındaki Kut’ül Ammare kasabasını işgal eder. Alman mareşali von der Goltz komutasındaki Osmanlı ordusu harekete geçip Kut’u kuşatır, sonra da (Enver Paşa’nın amcası) Halil Paşa komutasındaki ordu İngilizleri bozguna uğratarak Kut’ül Ammare’yi geri alır.

Lâkin Ocak 1917’de İngiliz kuvvetleri Basra’da tekrar toplanır ve 22 Şubat’ta Kut’ül Ammare’yi yeniden ele geçirir. Ardından ilerleyip Bağdat’a dalarlar. Osmanlı Bağdat’ı geri almak için yine Almanlara müracaat edip yardım isterse de İngilizler gemi iyice azıya alır ve Al-Ramadi’yi düşürüp Musul hariç tüm Irak’a hâkim olurlar.

***

Ulus-devlet Türkiye’nin nüvesini oluşturan TBMM’nin açılışına referansla bir çocuk şenliği eşliğinde kutlanan 23 Nisan’ı terör gerekçesiyle iptal ederken memleketin her tarafını şehit cenazeleriyle bezemiş olmanın yükünü Kut’ül Ammare anmasıyla hafifletmeye çalışmak!.. Ve de sonucu itibarıyla kaybedilmiş bir yerin geçici kazanımından kendine tarih inşa etmeye yönelmek...

Ne demeli ki?! Aslında bir bakıma “yeni durum”la da gayet uyarlı bir “gelenek icadı”: Yangın yerine çevirdikleri şu güzelim memlekete “Yeni Türkiye” diyorlar ve ona Cihan Harbi yangınıyla küle dönmüş Osmanlı’nın sözde galibiyet özde mağlubiyetlerinden “tarih” devşiriyorlar.

Böyle devam!..  

Yazarın Son Yazıları

Kalacak bir türkü söyler gideriz

Kalacak bir türkü söyler gideriz

Devamını Oku
10.09.2018
Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın!

Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın!

Devamını Oku
05.09.2018
Betona tapanların mabedi yapıldı

Betona tapanların mabedi yapıldı

Devamını Oku
03.09.2018
Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri

Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri

Devamını Oku
20.08.2018
‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu!

‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu!

Devamını Oku
15.08.2018
Doların da Allah’ı var!

Doların da Allah’ı var!

Devamını Oku
13.08.2018
‘Üniversite pazarı’nın düşündürdükleri

‘Üniversite pazarı’nın düşündürdükleri

Devamını Oku
08.08.2018
Üniversite pazarı

Üniversite pazarı

Devamını Oku
06.08.2018
Diyanet, sayende gidiyor din elden, dikkat et!

Diyanet, sayende gidiyor din elden, dikkat et!

Devamını Oku
01.08.2018
‘Topluma karşı devlet’ ve polisi

‘Topluma karşı devlet’ ve polisi

Devamını Oku
30.07.2018
‘En doğru, en hakiki tarikat’ hangisi?

‘En doğru, en hakiki tarikat’ hangisi?

Devamını Oku
25.07.2018
Bikinili Müslümanlık, tesettürlü münafıklık

Bikinili Müslümanlık, tesettürlü münafıklık

Devamını Oku
23.07.2018
Meşihat makamı

Meşihat makamı

Devamını Oku
18.07.2018
‘Adnan Hoca’ya da ne istediyse verdiler!

‘Adnan Hoca’ya da ne istediyse verdiler!

Devamını Oku
16.07.2018
Ters köşe (10.07.2018)

‘Cülus töreni’

Devamını Oku
10.07.2018
Düzyatan Gazi’nin ABD seferi

Düzyatan Gazi’nin ABD seferi

Devamını Oku
08.07.2018
Matbaa kapitalizmi ya da ‘Gutenberg Galaksisi’nin sonu

Matbaa kapitalizmi ya da ‘Gutenberg Galaksisi’nin sonu

Devamını Oku
04.07.2018
Şehit cenazesinde ‘protokol’ olur mu?

Şehit cenazesinde ‘protokol’ olur mu?

Devamını Oku
02.07.2018
‘Yüzde yedi’yi kim yedi?

‘Yüzde yedi’yi kim yedi?

Devamını Oku
26.06.2018
Bitmiş iktidarın uzun ölümü sürüyor

Bitmiş iktidarın uzun ölümü sürüyor

Devamını Oku
25.06.2018
‘Yüzde yedi'yi kim yedi?

‘Yüzde yedi'yi kim yedi?

Devamını Oku
25.06.2018
‘Antroposen’, ama umudu kesme Doğa’dan!

‘Antroposen’, ama umudu kesme Doğa’dan!

Devamını Oku
11.06.2018
Uçtuğunu zanneden şeyh: Aziz Yıldırım

Uçtuğunu zanneden şeyh: Aziz Yıldırım

Devamını Oku
06.06.2018
Kıyametin jeolojik adı: ‘Antroposen’

Kıyametin jeolojik adı: ‘Antroposen’

Devamını Oku
04.06.2018
Başkanın değil babanın Ali’sisin Ali Koç!

Başkanın değil babanın Ali’sisin Ali Koç!

Devamını Oku
30.05.2018
Markalaşıp ‘makara’laşan tarikatlar

Markalaşıp ‘makara’laşan tarikatlar

Devamını Oku
28.05.2018
İmam-hatipten kaçanlar Galatasaray kuyruğunda

İmam-hatipten kaçanlar Galatasaray kuyruğunda

Devamını Oku
23.05.2018
‘Allah ruhumu diğer bedene koymuş Hocam!’

‘Allah ruhumu diğer bedene koymuş Hocam!’

Devamını Oku
21.05.2018
Eğlenceli ciddiyet: İnce

Muharrem İnce’nin mevcut iktidar ağzı karşısında en büyük avantajı, yerli ve milli “mizah duyusu”na sahip olması. Sanki Erdoğan, hiç beklemediği bir “lügat”le karşı karşıya kalmış gibi geliyor bana. Öyle hissediyorum.

Devamını Oku
17.05.2018
İnanç borsası nefslere açılırken…

İnanç borsası nefslere açılırken…

Devamını Oku
16.05.2018
‘Rabia gösterdikçe adalet görünmez oldu’

‘Rabia gösterdikçe adalet görünmez oldu’

Devamını Oku
13.05.2018
‘Afrin Türküsü’nde kim başrolde?

‘Afrin Türküsü’nde kim başrolde?

Devamını Oku
09.05.2018
Eşeğe kurban olun!

Eşeğe kurban olun!

Devamını Oku
07.05.2018
Fenerbahçe ‘Türk takımı’ mı?

Fenerbahçe ‘Türk takımı’ mı?

Devamını Oku
02.05.2018
Hitler’i anıyoruz (!)

Hitler’i anıyoruz (!)

Devamını Oku
30.04.2018
Biz tarihin yüzüne bu fotoğrafla bakacağız

Eve dönüş yolunda...

Devamını Oku
25.04.2018
‘Çocukluğun ilanı’dır 23 Nisan!

‘Çocukluğun ilanı’dır 23 Nisan!

Devamını Oku
23.04.2018
Geçmişimizdeki yarın: Köy Enstitüleri

Geçmişimizdeki yarın: Köy Enstitüleri

Devamını Oku
18.04.2018
ABD ‘simülasyon’a dönüşürken…

ABD ‘simülasyon’a dönüşürken…

Devamını Oku
16.04.2018
Dört duvar arasında havadır sudur kâğıt kokusu!

Dört duvar arasında havadır sudur kâğıt kokusu!

Devamını Oku
11.04.2018