İç siyasetteki fay hattına bakalım...

Hiçbir ankette sandıktan çıkmayan Cumhur İttifakı’nın, HDP üzerinden CHP’yi ve ortağı İYİ Parti’yi yıpratmak istediği sır değil...

Millet İttifakı ile birlikte HDP, Saadet Partisi, DEVA ve Gelecek Partisi’nin Saray’a karşı ortak hareket etmesi, “demokrasi ittifakı” olarak tanımlanabilecek bu yapının, bu seçmen profilinin İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyükşehirlerde iktidar olması ilk seçimde neyin olacağının da habercisi...

Büyük bir yol kazası olmazsa ise AKP iktidarı son buluyor...

***

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Kürt sorununu gayri meşru İmralı ile değil, meşru olan HDP ile çözebiliriz” sözleri tartışma konusu oldu. 

Saray, bu tartışmadan bekledikleri ayrışmanın çıkacağını düşünürken tersi oldu!

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Musavvat Dervişoğlu, hem kendisi hem de partisi için tarihi önemde bir açıklama yaptı. Muharrem Sarıkaya’ya konuşan Dervişoğlu, “HDP’li TBMM Başkanvekili oturumları yönetiyor ve hepimiz de onun yönetimine katılıyor muyuz? Bu meşru mu, gayri meşru mu tartışmasına en iyi cevaptır” dedi. Sorunların çözüm yerinin TBMM olduğunu söyledi. 

Hiçbir siyasetçinin milliyetçiliğini tartışamayacağı Dervişoğlu, HDP’yi meşru parti olarak gördüklerini ifade etti... 

Musavvat Dervişoğlu’nun açıklaması tarihidir, anlamlıdır ve önemli sonuçları olacaktır...

- Dervişoğlu, HDP ile ilgili slogan atmak yerine HDP’yi meşru parti olarak gördüklerini beyan etmiştir.

- Sorunların çözümünde HDP ile de konuşabileceklerinin işaretini vermiştir.

- İYİ Parti’yi Saray’ın eleştirdiği şekilde; “MHP’de yer bulamayanların partisi” algısından merkez partisi çizgisine doğru taşımıştır. 

- CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun İmralı’yı gayri meşru gören yaklaşımına katıldıklarını ifade etmiş, meseleye ideolojik temelde değil, sorun çözme gayreti ile yaklaştıklarını ortaya koymuştur. 

Elbette Dervişoğlu’nun bu yaklaşımı ve sözleri İYİ Parti lideri Meral Akşener’den bağımsız değildir. Akşener, milliyetçi camianın önemli ismi ile en kırılgan zeminde partisinin çizgisini ve duruşunu ifade etmiştir. 

***

Tartışmanın bir başka boyutu HDP ile ilgili... 

HDP milletvekili Sezai Temelli’nin Kılıçdaroğlu’na cevaben “Çözümün adresi ve asıl muhatabı İmralı’dır” sözleri büyük tepkiye neden oldu. 

Çünkü tam da emperyalizmin ağzı ile konuştu Temelli... Kendi partisi ve seçmenleri dahil, Türkiye’de barış isteyenlerin çabasını dinamitledi. Çözüm umuduna karşı çözümsüzlüğü işaret etti...

Temelli’nin neden olduğu sis bulutunu Selahattin Demirtaş’ın cezaevinden yaptığı açıklama dağıttı. 

“Faydasız ve çoktan tükenmiş tartışmaları gündeme getirmek çözüme katkı sunmaz” diyen Demirtaş, “Benim bildiğim HDP, Kürt sorunu dahil olmak üzere, Türkiye’nin tüm sorunlarının çözümüne taliptir, irade sahibi siyasi bir aktördür ve elbette muhataptır. Çözümün adresi de doğal olarak TBMM’dir” dedi.

Yani... Saray’ın karşısındaki güç birliği, CHP’den İYİ Parti’ye, Saadet’ten HDP’ye... “Türkiye’nin en kanlı yarasının ilacını TBMM yazacaktır” diyor...

Bu yüzden silah yerine barış diyen Selahattin Demirtaş özgür değil...

AKP, HDP ile hatta terör örgütü lideri Öcalan ile masaya oturduğunda iyi; CHP, İYİ Parti, İmralı’yı dışlayıp HDP ile konuştuğunda kötü öyle mi?

Dün yaşanan tartışma, tepkiler ve parti ileri gelenlerinden yapılan özenli açıklamalar bana şunu gösterdi: 

Adına ister Kürt sorunu, ister emperyalist tuzak, ister yoksulluk, eşitsizlik problemi deyin... Millet İttifakı ve Saray’a oy vermeyecek demokrasi platformu iktidar olduğunda, ideolojileri bir yana bırakarak bu sorunu çözecek gibi...