Twitter bana mesaj atmış, 12 yılımı doldurmuşum bu mecrada. 75 bin takipçim var, ben de üç bine yakın ismi takip ediyorum. O gün bugündür 137 bin küsur tweet atmışım, keşke birkaç kitap yazsaymışım, klavye silahşorlüğü yapacağıma! Ne kazandım Twitter’da geçirdiğim saatlerden? Birkaç dava, birkaç hapis cezası, birkaç para cezası! Çünkü burası ilk başlarda geyik yaptığımız yer iken sonraları sesimizi özgür çıkarabildiğimiz yere dönüştü. Şikâyet ediyorduk, derdimizi anlatıyorduk. Benim gibiler de sesini çıkaramayanların sesi olmaya çalışıyordu. İktidar herkesten önce keşfetti bu bereketli toprakları, aykırı, çatlak sesleri buradan avlamaya başladı! Artık eğlenmiyor, avlanıyorduk! 

CEZALAR YAĞDI

İçişleri Bakanlığı’nın haberi vardı ama başta hâkimlerin de haberi yoktu bu Twitter denilen şeyden. Yine bir Mardin gezisinden yeni dönmüş, masum bir gözlem ve uyarı tweet’i atmıştım ki kendimi hâkimin önünde buldum. “Biri” şikâyet etmiş, İçişleri Bakanlığı müdahil olmuş, halkı kin ve düşmanlığa kışkırtmak filan... Hâkim soruyor: Niye bu kadar kısa yazdın? “144 karakter yazabiliyorum da ondan diyorum. Kural bu!” Aynı hâkim aldığım cezayı artırmak için cümlenin sonuna ünlem koymamı gerekçe göstermişti: “yazısının sonuna ünlem koyarak etkisini artırdığı için...”

MUHALİFSEN SUÇLUSUN

Aslında bana takmalarının nedeni iktidar yalakası olmamam, haksızlıklara hiç gelememem ve hangi taraftan olursa olsun, mağdurun yanında yer almam. Kimselerin dert etmediği 15 Temmuz günah keçisi öğrencileri savunmam da bu yüzdendi. Bundan önceki gazetemden tazminatsız atılma gerekçem de yine onları savunan bir tweet yüzünden! Mustafa Enes’i de yine ben yazdım. Ağabeyine cezaevi koşullarını sormuştum: üç kişilik koğuşta dört kişi kalıyorlarmış, Mustafa yerde yatıyormuş! Üstelik de üç kişilik koğuşa bir kişilik yemek veriyorlarmış! Her tutuklunun, hükümlünün insanca yaşama hakkı vardır. Hoş kime ne diyorum. Kendisine Twitter’dan ceza alanları soran gazeteciye tarihe geçecek bir yanıt vermedi mi Adalet Bakanı: “Onlar tweet attıkları için değil, içinde yazdıklarından ceza alıyorlar!” Boş tweet atsan sıkıntı yok! Fikir özgürlüğü mü? Var tabii, düşün ama ifade etme!

DELİLER ÜLKESİ

Sabah Ayasofya haberlerini okudum. “Ayasofyayı yemeyin!” diye tweet attım. Ceza yer miyim? Sosyal medya böyle bir şey, gazımızı alıyor. Cumhurbaşkanı açıkladı, uzaya Türk yollayacaklarmış, Twitter’da herkes kimin yollanmasını istediğini yazıyor, malum iki kişi! Buraya yazsam yine bir ceza! Tabii bir de troller var. Buranın bereketli topraklar olduğunu gören iktidar, maaşlı adamlar tuttu; işleri güçleri bot hesap açıp karşı cephe oluşturmak, muhaliflere hakaret etmek, yalan haber yaymak. Sen şikâyetçi olursan, onlarınki fikir özgürlüğü. 

KAÇACAKLAR MI?

Günün konusu, Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı ABD’ye para transferi ve kaçacaklar iddiası. Twitter yine kaynıyor, yine dehşete kapılıp saydıranlar ve yine aman bu kadar para bir şey mi, onların yaşamına yeter mi, bari ciddi bir şey olsaydı diye belli etmeden yanlayanlar! Bu tartışmaların yeri TBMM olmalıydı, ama Twitter! Söyleyecek sözü olan burada söylüyor, iddiadan taziyeye, açıklamadan açıklamaya yanıt vermeye! İçi boş olmuyor? Bence ABD’ye değil, uzaya gitseler de kurtulsak ama şartlar tutmuyor! Ne diploma, ne yabancı dil.