Her terör olayının ardından sorulması gereken temel soru; bu kimin işine yarar olmalıdır. Bu kadar uğraş boşuna yapılmıyor, bir amacı var. Terör örgütlerinin birinci amacı, sıradan masum insanları hedef alarak korku iklimi yaratmak, benim de başıma gelebilir dedirtmek, sindirmek. Örneğin İstiklal Caddesi, İstanbul’da turizmin kalbinin attığı bir yer. Dolaşanların yarısı turist, alışveriş ve yeme içme amaçlı. Nitekim olayın hemen ardından turizm bakanının yayın yasağı istemesinin ardında asıl bu ticari kafa yatıyor, turizme darbe vurulmasın! Amaç sadece bu olsaydı terör eylemcisi Galata Kulesi Meydanı’nı seçerdi, avuç içi kadar yer, kaçması da daha zor, kalabalık. Çok can kaybı olurdu. Demek ki bu altı İsrailli turistin hedef alındığı geçmişteki İstiklal Caddesi olayı gibi turizme yönelik değil. Hayatını kaybedenlerin de hepsi Türk. Bombayı koyan kadın bunu bilerek yaptı: Etrafında çoluk çocuk, bebek arabası, kadın olduğu anı bekleyip pimi çekip kaçtı. Boşuna oturmadı o bankta o kadar uzun süre?
KORKU VE OY
Topluma korku salınınca ne oluyor? Siyaset bilimcilerin hep vurguladığı gibi, bizim de gar baskını sonrası haziranda tekrarlanan seçimde gördüğümüz gibi, toplumda korku yükselince, başka başat sorunları unutup “güçlü babanın etekleri altına saklanılıyor, korunmak için”! Zaten bomba patlatıldığını duyan hemen herkes seçim kampanyası başladı diye düşündü! Ben devlet yaptırdı demiyorum, olasılıkları tartışıyorum. Ümit Özdağ’ın Davutoğlu’na çağrısı da ilginç; haksız da değil. Üstelik eli yükseltti, “Yakın arkadaşlarına anlattıklarını biliyorum, herkese anlat, korkarak siyaset yapılmaz” lafı çok ağır. Ya Şırnak’ta MHP’li ilçe başkanının başına gelen? Allah korumuş başkasının başına gelmemiş, canına okunurdu! Bombacıyla HTS kayıtlarında iki kez görüştüğün ortaya çıkacak da ehliyetimin fotokopisinden hat çıkarmışlar deyip, elini kolunu sallayıp çıkacaksın Emniyet’ten? Neden üzerine vazifeyse Şırnak Valiliği de resmi açıklama yapacak MHP Güçlükonak İlçe Başkanı İlhan suçsuzdur diye, avukatı mısınız nesiniz? Tuhaf işler, sanki organize işler? CHP’li olsa, başına gelecekleri düşünmek bile istemiyorum!
TEM BAŞARILI
Bomba patlatıldıktan çok kısa bir süre sonra binlerce kamera kaydı incelenerek bombayı bırakan kadının bulunması TEM ekiplerinin büyük başarısıdır. Notu düşüp kutlayalım. Ama bu kadının Suriye sınırından kaçak girip, ev tutup yerleşip, iş bulup çalışıp, aylarca İstiklal’de tatbikat yapıp, sonra da bomba bırakıncaya kadar takip edilip yakalanmamış olması da büyük bir güvenlik zafiyetidir. Ona kim yanıt verecek? O güvenlik zafiyetinin, bankların kaldırılıp, gecesine de saksıların sökülmesiyle giderilmiş olduğuna inanalım mı? Bitti mi yani şimdi, saksılar kalktı, İstiklal güvenli mi? İstanbul güvenli mi? Türkiye güvenli mi?
GÖÇMEN SORUNU
Kepçe operasyonu başladığından beri 63 canımız şehit oldu. Çoğu iş bulamadığı için sözleşmeli asker olmuş köy çocukları... İçişleri bakanı mültecilere ev dağıtıyor. Sınır delik deşik. Sınıra yakın illerde mülteci nüfusu yerliyi geçti. İstanbul’da kaç yabancının yaşadığını bilmiyoruz. Günübirlik kiralamalar, apartman içini bile güvensiz hale getirdi. Kim geliyor, kim gidiyor bilen yok? Bu göçmenler sigortasız kaçak çalıştırılıyor, işverenin canına millet. Denetleyen yok. Parası olan yine yırtıyor, ev alana vatandaşlık veriliyor. Böyle bir ülke güvenli olabilir mi? Teröristi, uyuşturucu kaçakçısı, karapara aklayıcısı burada! Sonra ben İstiklal’e çıkmaktan korkuyorum, hele pazar günleri çıkmam, deyince kızıyorlar.
İstiklal Caddesi aşırı kalabalık. Bu kalabalıkta güvenlik zafiyeti olur. Taksim Meydanı bomboş, yenilenmesini engellediler, beton, çıplak. Cadde, ağacıyla, bankıyla, müziğiyle bedava eğlence yeriydi. Gözle görülür biçimde de İBB ve Beyoğlu Belediyesi’nin yetki etki kavgası yaptığı alandı. Bahaneyle saksıları bunun için kaldırıverdiler. Elimizde kala kala şaşkın bir makyajlı maşa kaldı, asıl bombacı yakalanmadı bile. İz sürmeye ve düşünmeye devam. Bir de Ahmet konuşsa?
