Bizim ülkemizde ne oluyor?

Bizim ülkemizde ne oluyor?

04.06.2015 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Telefon çaldığında, gece yarılarını çoktan geçmişti. Karşımdaki o pırıl pırıl berrak soprano ses “Zeynep neler oluyor benim Türkiyemde” diye soruyordu.

Gazetemizin önceki günkü birinci sayfasını, yurtdışındaki sayısız dostumuz gibi o da görmüştü.

Uzun süredir beni okuyanlar, Joan Baez’in arkadaşım olduğunu bilirler. Havadan sudan, sabun köpüğünden konuşup birlikte gülmek, kayalardan volkanlardan, demir leblebilerden konuşup birlikte öfkelenmek, tepki göstermek için haberleşiriz. 1 Temmuz’da İstanbul’da İstanbul Caz Festivali’nde (İKSV) konseri olduğundan son zamanlarda konuşmalar sıklaştı.

Ona neler olduğunu “Sorumlu benim” deyişimizi anlattım. Anında bir anekdotla yanıtladı: Çok yıllar önce Vietnam savaşına gitmek istemeyen eski eşini zorla askere götürmeye gelen polisler üniversiteye dalıp “Hanginiz David” dediğinde, yüzlerce genç ayağa kalkmış “O, benim” demişti.

 

Türkçe söylemek nefes almak gibi

1 Temmuz’da Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu için Joan Baez harıl harıl hazırlanıyor. Hazırlanması gerekiyor, çünkü hangi ülkeye giderse gitsin, o ülkenin dilinde en az bir şarkı öğrenip söylüyor...

Önceki Türkiye konserlerinde hiç unutmam Zülfü Livaneli imdada yetişti ve bizim evde iki bestesini “Yiğidim Aslanım” (Bedri Rahmi Eyüboğlu) ve “Hiroşimalı Kız Çocuğu” (Nâzım Hikmet) bir güzel öğretti. Temel sağlam. Şimdi yıllar sonra (Türkiye’deki son konseri 2004 yılındaydı) onları yeniden çalışıyor.

Ama hiç belli olmaz galiba başka sürprizler de hazırlıyor...

“En zor diller Çekçe ve Slovence... Bunların yanında Türkçe nefes alıp vermek gibi benim için” diyor. “ Ü’ler, Ö’ler bütün o noktalar biraz dilimi zorluyor o kadar...”

 

‘Toplumsal Bellek’

İstanbul konserinde sahnede 3 kişi olacaklar: Perküsyonda Gabe Harris; gitar, bas, piyano ve daha bir sürü çalgıda Dirk Powell. Zaman zaman genç bir vokalist (ki aslında asistanı) ona el verecek.

Gerek Türkiye’de gerek yurt dışı konserlerinde dikkat ettim, millet hep eski şarkıları ister.

“Bunu doğal karşılıyorum: İnsani bir şey. İnsanlar bildikleri şeyleri istiyorlar. Ayrıca onlara bu sadakatleri için ben de kendimi borçlu hissediyorum... Ancak bugün de çok güzel ve anlamlı şarkılar var. Önemli olan şarkının eski ya da yeni olması değil, onu nasıl ilettiğin ve sözlerle dinleyici arasında kurduğun ilişki.”

“Diktatörlük döneminde Latin Amerika’da konserlerim yasaklanmıştı. Geçen yıl orada ‘Gracias a la Vida’ turnemde Arjantin’de baktım herkes şarkıları biliyor. Gençler bile... Sonra konuştukça ortaya çıktı, o çocuklar, gençler için benim şarkılar toplumsal bellek görevi görüyor. Ailelerinin yaşadıklarını, ödedikleri bedelleri anımsatıyor.. Tarihi ve toplumsal bellek gibi...”

 

Vicdan ve Bilinç Ödülü

Hiç durmuyor Joan Baez. Plaklar birbirini izliyor. Geçen ay: İtalya, İspanya, Portekiz , Almanya turnesi ... İstanbul konserinden hemen sonra: Avusturya, Almanya, Belçika, Fransa, İsviçre , İngiltere turnesi... Eylülde Avustralya, Yeni Zellanda...

21 Mayıs 2015 günü Joan Baez’e Berlin’de büyük bir törenle Uluslararası Af Öğrgütü’nün “Vicdan ve Bilinç Elçisi” Ödülü verildi. Bu ödül, İnsan hakları alanında verilen en büyük ödül. Bu yıl bu ödül iki kişiye verildi. Ona ve Çinli sanatçı Ai Weiwei’ye. (Ülkesinden çıkması yasak olduğundan törene katılamadı.)

Ödül gerekçesinde yaşamı boyunca izledikleri yol vurgulandı. “O bireyler ki, yapılmış haksızlığı yetenekleri aracılığıyla, başkalarının da kişileştirmesine önayak olurlar... Ve yeryüzünde binlerce insan hakları savunucusu ve eylemcisine örnek olurlar...”

Joan Baez... 50 yıl önce yine bir mayıs sabahı Selma’dan Montgomery’ye vatandaşlık hakları için Alabama’da yola çıkmıştı... Yolu her daim aydınlık olsun...

 

Dayanışma benim zenginliğim...

Tam ağzını açıp aklına her geleni söyleyecekti ki, onu durdurdum... Ve Can Dündar’a ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldığını; yasa gereği aynı sorumluluğu paylaşan bizlere de dava açılması gerektiğini vb. söyledim. Bu kez hapishane anılarını anlatıp gülmeye başladı:

“Dünyanın neresinde olursa olsun despotluk dönemlerinde, benim itibarım artar” dedikten sonra hemen “şaka, şaka” diye ekledi... Sonra ciddi şöyle dedi:

“Ben çok şanslı bir insanım. Sesim var. Sesim, benim özgürlüğüm. Sesim, benim bilincim... Bu armağanı, bu yeteneği, nasıl kullanacağım benim seçimim. Seçim yapabilmek, düşüncelerimi açıklayabilmek, bunlar benim şansım! Bu sesi nasıl kullanacağımı bilmem de bir başka şansım... Birçok insanda bu yetenek yok. Birçoğunda var ama kullanmıyor. Onların bileceği şey...”

 

‘Kalbim Sizinle’

“Ben sesimi, ezilenler için, sömürülenler için, haksızlığa uğrayanlar için, baskı görenler için, tehdit altında olanlar için ve şiddet içermeyen, kesinlikle şiddeti dışlayan dayanışmalar için kullanmaya karar verdim. Yaşamım ve uzun meslek yıllarım boyunca tek ölçütüm bu oldu: Şiddet dışılık”.

Evet biliyorum. Yaşamıyla, yaptığı iş böylesine bir; şarkıları, sözü ve eylemi böylesine bütünleşmiş sanatçıya ben çok az rastladım. Neleri, neleri elinin tersiyle geri çevirdiğini biliyorum... Neler kazanabileceğini de....

Sözümü kesti: “Benim en büyük zenginliğim, dayanışmadır. Kalbim sizlerle.”

Ben anımsatmadım kendi söyledi: “İki yıl önce Gezi’deki çocuklara dayanışma mesajı yollamam da bu nedenleydi. O çocuklar şiddeti dışladılar...”

Tamam bu konuyu kapadık...

 

Yazarın Son Yazıları

Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025
Bodrum’da doludizgin sanat

Ah bilmez değilim. Bu başlığı okur okumaz delirdiğimi sanacaksınız...

Devamını Oku
20.07.2025
Günler geçerken...

Pınar Kür... Edebiyatımızın cesur kadınlarından biri daha sonsuzluğa göçtü.

Devamını Oku
17.07.2025
Hikmet Çetinkaya

Yaş almanın en kötü yanı eşiniz, dostunuz, arkadaşlarınız, meslektaşlarınız hepsi gidiyor.

Devamını Oku
13.07.2025