Güz bitti, ‘Güz Şarkıları’ devam ediyor..

Güz bitti, ‘Güz Şarkıları’ devam ediyor..

24.12.2017 09:39
Güncellenme:
Takip Et:

Topu topuna 8 şarkı... Ama her biri nice dünyalara uzanıyor... Müzik, şiir, duygu ve düşünce ziyafeti...

Birkaç gündür yeniden yeniden “Güz Şarkıları” albümünü dinliyorum. Fazıl Say’ın bestelediği, Nâzım Hikmet, Can Yücel, Cemal Süreya, Ece Ayhan, Behçet Aysan, Ahmed Arif ve Attilâ İlhan şiirlerinden oluşan albüm... Piyanoda dengeli yorumuyla Ece Dağıstan ve sesinin sıcacık rengiyle her sözcüğün anlamını büyüterek şarkıları söyleyen Güvenç Dağüstün ikilisinden harika bir yorum...

Bu bestelerde Fazıl Say bir kez daha Türk müziği esintilerinden, Anadolu tınılarından, caz, kabare, blues müziği motiflerinden yararlanarak Doğu-Batı sentezi kuruyor... Şarkıların orkestrasyonu da ona ait. Kemençeden viyolonsele uzanan geniş bir çalgı zenginliği... Kâh hüzünlü, melankolik, nostaljik; kâh afacan, eleştiren, gülümseten şarkılar... İçlerinden üçü dilime dolandı bile: “Yeşilmişik” (Can Yücel); “Usulcana” (Cemal Süreya) ve “Hasreti Uykularda” (Ahmed Arif)... Güz çoktan bitti... Neredeyse yıl da bitecek ama neyse ki müzik, şiir, edebiyat, tiyatro bitmiyor...

‘III Richard’

Anımsayacaksınız, Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali’ne Almanya’nın ünlü Schaubühne Tiyatrosu Thomas Ostermeier’ın sahnelediği “3. Richard” oyununu getirecekti. Ancak hayatta kalmanın ve tutuklanmamanın garantisi olmadığından (biraz abartmış olabilirim), özetle yargı bağımsızlığı olmadığından gelmemeyi seçtiler. Bizler de çok üzüldük ve öfkelendik! Üzülmeyin, gidin, Altıdan Sonra Tiyatro’nun Kumbaracı 50’de sunduğu “III. Richard”ı görün! Dört dörtlük bir prodüksiyon! Üstelik nasıl da güncel! Sanki günümüz!

Yiğit Sertdemir’in rejisiyle sahneye konan eserde Sinem Özlek ciddi bir dramaturji çalışması yapmış. Shakespeare’in oyunu anlam ve katman erozyonuna uğramadan kısaltılmış (110 dakika tek perde). O dapadar ve elverişsiz oyun alanı, başarılı sahne, kostüm, ışık tasarımıyla sonunda mezbahaya dönüşecek birkaç dünyayı barındırır olmuş. Güç ve iktidar için her yolu mubah gören, omurgasız despot III. Richard rolünü üstlenen Yiğit Sertdemir’in hem yorumu hem oyunculuğu çok çarpıcı. Eksik yaratılmış, çarpık çurpuk bedenli, yamuk suratlı, tekerlekli sandalyedeki Richard, yok ede ede, çalıp çırparak, kanırta kanırta en tepeye yükselirken giderek bütün o çarpıklığından kurtulur. Kendine güveni arttıkça daha çok güç, daha çok kan, daha çok zulüm... Tam bir fasit daire. (İktidar sahibi “şaşılar”, hep şehla olur ya...) Ama her despot gibi düşüşe geçince... En iyisi gidin kendiniz görün...

Oyuna tek eleştirim, son bölümde o çok abartılı oyunculukla, finalin uzadıkça uzaması...

‘Şafakta Buluş Benimle’

Dot Tiyatrosu’ndan bir mücevher var Kanyon son kattaki sahnede... “Şafakta Buluş Benimle”

İngiliz yazar Zinnie Harris’in yazdığı, Murat Daltaban’ın yönettiği “Şafakta Buluş Benimle” oyunu, bence tek sözcükle aşka güzelleme...

Oyunun konusuyla ilgili herhangi bir şey söylemek istemiyorum. Sadece şunu diyebilirim: Bir deniz kazasından sonra, bir kumsalda, iki kadın...

Çok katmanlı, her dakika daha derinlere inen, kendini yavaş yavaş, saniye saniye açan, sizi sürprizlerle karşılaştıran... Hayatı, ölümü, aşkı, dostluğu, dayanışmayı, toplum normlarına direnci, acıyı, direnişi, teselliyi, isyanı ve kabullenişi sorgulayan bir oyun. Ama en çok, en çok kayıplarımız, acılarımız karşısındaki tutumumuzu sorguluyor... Bir de yaşamdan beklentimizi...

Eğer bir sihir, bir büyü olsaydı da ayrılmak, yitirmek zorunda kaldığımız sevgiliyle bir günümüz olsaydı, o günü nasıl geçirirdik, neler söylerdik, yapardık, düşünürdük? Neler sığdırırdık o bir güne, bir dakikaya, bir haftaya? Hangisi yeterdi ki?

Murat Daltaban’ın çok yalın, sessiz ama şiirsel yorumu ve sahne tasarımı; Cem Yılmazer’in ışıkları, iki oyuncunun Esra Ruşen ve Berfu Öngören’in çok dengeli ve mükemmel oyunculuğu bu hüzünlü aşk güzellemesini eşsiz kılıyor. Kaçırmayın.

Yazarın Son Yazıları

Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025
Bodrum’da doludizgin sanat

Ah bilmez değilim. Bu başlığı okur okumaz delirdiğimi sanacaksınız...

Devamını Oku
20.07.2025
Günler geçerken...

Pınar Kür... Edebiyatımızın cesur kadınlarından biri daha sonsuzluğa göçtü.

Devamını Oku
17.07.2025
Hikmet Çetinkaya

Yaş almanın en kötü yanı eşiniz, dostunuz, arkadaşlarınız, meslektaşlarınız hepsi gidiyor.

Devamını Oku
13.07.2025