İnsan Hakları Günü nasıl utanç gününe dönüşür...

İnsan Hakları Günü nasıl utanç gününe dönüşür...

11.12.2016 11:27
Güncellenme:
Takip Et:

Silivri Cezaevi’nin önüne ne zaman gitsem ortalık buz keserdi. Oysa dün inadına bir güneş, bir güneş. Sanki bahar gelmiş memleketime... Sanki pikniğe gidiyoruz...

İnanma ey okur inanma! Ne bahar geldi memlekete, ne de biz pikniğe çıktık... Ama dünü size anlatmalıyım. İbret vericiydi.

Ulusal ve uluslararası birçok yazar ve gazetecilik örgütü temsilcileri 10 Aralık Dünya İnsan Hakları günü nedeniyle “Gazetecilik suç değildir” demek için Silivri Cezaevi’nin önüne gidiyoruz.

Anayasaya göre basın açıklaması yapmak suç değil. Bunun gizli saklı bir yanı da yok. Günlerdir duyuruluyor. Hapisteki yazarların kimi yakınları da eklenince taş çatlasa 30-40 kişi ya var ya yokuz...

Gelin görün ki cezaevine giden yollar kapanmış. Yasak!

Cezaevine yaklaşmak yasak. Kimileri TEM sapağından, kimileri E-5’ten ayrılan yolda kalmış... Ama yok, orada bile konuşmak yasak.

Cezaevinden uzakta, Allah’ın çayırında açıklamamızı yaparken jandarma harekete geçti. Arabaları park etmek yasakmış. Plakaları aldı. Çünkü oraya uçarak geldik sanıyorlar... TOMA harekete geçti. Havaya bir iki salladı (Âdettenmiş: çalışıyor mu testi...)

... Aramızda Bülent Utku’nun 88 yaşındaki annesi de var... Tamam dedik oradan ayrıldık. Peşimize takılan sivil ve sivil olmayan polislerle Silivri’nin içinde sahildeki meydana geldik. İki grup orada buluştuk. Açıklamamızı yarım bıraktığımız yerden sürdürdük.

Aramızdaki Uluslararası PEN temsilcisi Wolfgang Ruth ve IPI temsilcisi Steven Ellis yaşananlara inanamıyordu. İnsan Hakları Günü’nde basın açıklaması neden yasak? Gazetecilerden neden bunca korkuyorlar? Peki, gazeteci yakınlarından niye korkuyorlar?

Nasıl anlatalım ki bu ülkede hükümeti eleştiren yanar diye...

Hani bir zamanlar, yanılmıyorsam ilk Ahmet Şık söylemişti: “FETÖ’ye dokunan yanar” diye... Şimdi de tam tersi. Hükümete ya da kimi siyasilere dokunan, kimi konulara dokunan yanar...

***

Sevgili Mustafa, Bülent, Önder, Musa, Turhan, Hakan, Güray, Kadri, Murat ve Akın... Hapisteki Sevgili Cumhuriyetçiler... Belki siz hissetmediniz ama dün inadına bir güneş, bir güneş...

Silivri’ye gitmek için bindiğim minibüste eşleriniz, çocuklarınız, kardeşleriniz vardı. Hepsi sizi soluyor, sizi düşünüyor, sizi konuşuyor. Müthiş bir dayanışma ağı kurmuşlar.

Hep derim, hapiste yatanın yakını olmak, içeride olmaktan bin kat daha zordur diye... Galiba doğru!

Eşlerinize, kardeşlerinize, çocuklarınıza bakıyorum: Nasıl da kahramanlar, nasıl da mertler, nasıl da güçlüler... Onlarla ne denli gururlansanız yeridir. Çünkü onlar sizinle gurur duyuyor ve size inançları sonsuz...

Minibüste yol boyu sizlerden konuşurken, sizleri dinlerken, hani dışardan bakacak olan biri sanki bahar gelmiş, sanki pikniğe gidiyoruz sanabilirdi... Ama bu gidişin baharla piknikle falan ilgisi yok.

Bu gidişin despotlukla, baskıyla, tehditle, yargısız infazla ilgisi olduğunu siz de, ben de biliyoruz. Bütün Türkiye de biliyor, dünya da...

Yargılanmayı beklerken tutuklu olmanız, size biçilmiş bir cezadır... Yargısız infazdır. Dışarıdaki gazetecilere tehdittir. Başka gazetecilere gözdağı vermektir.

Sadece siz değil, bugün hapiste bulunan 146 gazeteci ve yazarın, tutuklu yargılanması OHAL koşullarında bile insan haklarına, ifade özgürlüğüne karşıdır. Hak ve hukuk dışıdır.

İşte sevgili dostlar dün, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü, insan haklarına, yaşam hakkına, ifade ve düşünce hakkına, haber alma hakkına saygısı olmayan ülkem için böyle geçti. Dünya İnsan Hakları Günü’nü, “Utanç Günü”ne dönüştürmeyi başardık.

Yazarın Son Yazıları

Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025
Bodrum’da doludizgin sanat

Ah bilmez değilim. Bu başlığı okur okumaz delirdiğimi sanacaksınız...

Devamını Oku
20.07.2025
Günler geçerken...

Pınar Kür... Edebiyatımızın cesur kadınlarından biri daha sonsuzluğa göçtü.

Devamını Oku
17.07.2025
Hikmet Çetinkaya

Yaş almanın en kötü yanı eşiniz, dostunuz, arkadaşlarınız, meslektaşlarınız hepsi gidiyor.

Devamını Oku
13.07.2025