Ölmek ya da ölmemek

Ölmek ya da ölmemek

06.07.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

“Adı, soyadı/ Açılır parantez/ Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti/ Kapanır parantez.// O şimdi kitaplarda bir isim, bir soyadı/ Bir parantez içinde doğum, ölüm yılları.// Ya sayfa altında, ya da az ilerde/ Eserleri, ne zaman basıldığı/ Kısa, uzun bir liste/ Kitap adları/ Can çekişen kuşlar gibi elinizde.// Parantezin içindeki çizgi/ Ne varsa orda/ Ümidi, korkusu, gözyaşı, sevinci/ Ne varsa orda.// O şimdi kitaplarda/ Bir çizgilik yerde hapis,/ Hâlâ mı yaşıyor, korunamaz ki,/ Öldürebilirsiniz.”

Behçet Necatigil hocanın “Kitaplarda Ölmek” şiirini düşünüyorum 2 Temmuz’dan beri. Son yazımda Aziz Nesin’den alıntı yapmam kimilerini çok kızdırmış. Onu tekrar tekrar öldürmeye çalışıyorlar.

Öyleyse baştan başlayayım. Adı soyadı: Aziz Nesin.

Açtım parantezi (20 Aralık 1915-6 Temmuz 1995), kapadım parantezi. Ne varsa parantezin içindeki o çizgide. Anılar, birikimler, kahkahalar, acılar, umutlar, yaşanmışlıklar...

Düşünceleriyle, yazdıklarıyla, eleştirileriyle, verdiği tepkilerle, toplumu sarsan, uyaran, aydın sorumluluğunun bilincinde bir insan. Hep çalışan, hep üreten. Mizahı eşsiz bir silah olarak kullanan. Özgürlük, eşitlik, uygarlık yolunda mücadele eden. Haksızlığa, yalana, talana, ikiyüzlülüğe karşı direnen... İnsanlara onurlu bir yaşam benimsetmek çabasını sürdüren bir aydın...

İnanıyorum ki bir değil, birçok Aziz Nesin’imiz olsaydı, ülkem bugün çok daha farklı bir yerde, çok daha ileri bir durumda olurdu.

BOŞUNA ÇABA

Ne yapsalar boşuna Aziz Nesin’i kaç kez öldürmeye çalışsalar da onu yok edemezler. Onlar unutulacak, Aziz Nesin yaşamaya devam edecek.

Hiç unutmadım, unutmuyorum. Diyordu ki: “En çok saygı duyduğum ve yücelttiğim kavram halk kavramıdır. Beni bugüne dek polise karşı, hükümetlere karşı, öteki sınıflara karşı, benim sınıfımdan olup da bana karşı olanlara karşı, beni hep halk destekledi. Bugüne dek ne bir siyasal örgütten ne ideolojik bir gruptan ne sermayeden ne eleştirmenlerden ne bürokratlardan destek aldım. Destek almadığım için de yıkılmadım. Çünkü okurlarım bırakmadı.”

“Ödenemeyen” şiirini 1980’de yazmıştı:

“Ey benim halkım/ Ey benim eliaçık gözü kapalım/ Yüreği açık dili bağlım/ Ey benim en güzelim/ Ey benim en çirkinim//

Yiyemedin yedirdin/ İçemedin içirdin/ Giyemedin giydirdin/ Okuyamadın okuttun/ Kendin üşüdün yağmurda karda/ Ama beni korudun//

Varından değil yoğundan verdin/ Az az değil çoğundan verdin/ Ah ne az ne az aldın/

Ama çok ne çok verdin/ En az aldın en çok verdin/ Almadan vermek sana özgü//

Utanırım aldıklarım demeye/ Gücüm yetmez borcun ödemeye/ Bende hakkın çoktur halkım//

Değil böyle bir Aziz/ Bin Azizler olsa yetmez/ Aldığını vermeye/ Utanırım hakkını helal et demeye/ Dünya durdukça durasın halkım//”

Hiç unutmadım: İlk şiir kitabını yayımlanınca Fethi Naci, bizim Sanat Dergisi’nde “Laz müteahhitten ne kadar mimar olursa, Aziz Nesin’den de o kadar şair olur” diye bir yazı yazmış, biz de yayımlamıştık. Ödümüz kopuyordu. “Eyvah Aziz Bey çok kızacak” diye... Kahkahalarla karşılamakla kalmadı, ikinci şiir kitabının başına o cümleyi alıp koydu. Ve şiir yazmayı herkese inat sürdürdü.

SON İSTEK

“Ben ölünce, benim de arkamdan güzel bir yazı yazacak mısın” diye sorardı.

“Hayır Aziz Bey, yazmayacağım”... “Niyeymiş o?” “Çünkü, siz ölmeyeceksiniz ki!”... Ve kahkahalar... Kim bilir kaç kez yineledik şu diyaloğu... “Niyeymiş o” sorusuna her seferinde başka bir yanıt bulmalıydım... Bulurdum da... Hadi bu yazı Aziz Nesin’in “Son İstek” şiiriyle bitsin:

“Bitki olacaksam/ Çayır çimen olayım/ Aman baldıran değil//

Yol altında kalacaksam/ Gelin arabaları geçsin üstümden/ Çelik paletler değil//

Üstümde çocuklar koşuşsun/ Ne kaçan ne kovalayan/ Askerler değil//

Kerpiç yapacaksanız beni/ Okullarda kullanın/ Cezaevlerinde değil//

Soluğum tükenmez de kalırsa/ Islık öttürsünler/ Aman ha düdük değil//

Kalem yapın beni kalem/ Şiirler yazan sevi üstüne/ Ölüm kararı değil//

Ölünce yaşamalıyım defne yapraklarında/ Sakın ola ki/ Silahlarla değil.”

İşte böyle sevgili okurlar... 30 yıl önce bugün Aziz Nesin sonsuzluğa göçtü. Bir de özlem olmasa, Aziz Nesin’in aramızdan ayrıldığına hiç inanmayacağım...

Yazarın Son Yazıları

Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025
Bodrum’da doludizgin sanat

Ah bilmez değilim. Bu başlığı okur okumaz delirdiğimi sanacaksınız...

Devamını Oku
20.07.2025
Günler geçerken...

Pınar Kür... Edebiyatımızın cesur kadınlarından biri daha sonsuzluğa göçtü.

Devamını Oku
17.07.2025
Hikmet Çetinkaya

Yaş almanın en kötü yanı eşiniz, dostunuz, arkadaşlarınız, meslektaşlarınız hepsi gidiyor.

Devamını Oku
13.07.2025