Seçmemeyi seçmek
Elçin Poyrazlar
Son Köşe Yazıları

Seçmemeyi seçmek

03.12.2019 16:15
Güncellenme:
Takip Et:

Sınırsız seçimler çağındayız. Herkes sürekli bir şeyler seçiyor. O gün ne giyeceğini, işe nasıl gideceğini, ne izleyeceğini, ne yiyeceğini, nerede gezeceğini, kiminle evleneceğini, kendisini kimin yöneteceğini seçiyor.


Her gün yüzlerce seçim arasından hayatımıza ve çevremize ne uygun olduğunu düşünüyorsak onu seçiyoruz. 


Seçmeyi seçiyoruz. 


Seçeneklere bayılıyoruz. On tane varsa yirmi tane istiyoruz. Beyazı görünce bunun yeşili var mı diye soruyoruz. ‘Bu benim tercihim olmazdı’ diye başkalarının seçimlerine burun kıvırıyoruz. 


En iyi seçimi biz yapalım, diğer seçimler sınıfta kalsın istiyoruz. Bazen seçim yapmakta zorlanıyoruz. ‘Hem bu olsun hem de şu olsun’ diyoruz. O zaman da ikisini de seçme hakkını arıyoruz. 


Seçimlerimiz kimliğimiz, yaşam tarzımız ve mutluluğa giden en kestirme yol umudumuz oluyor. Seçimleri tüketiyoruz, yutuyoruz, doymadan hep daha çok istiyoruz. 


Doruktaki o seçimi arıyoruz. Diğer tüm seçimleri sıfırlayacak nihai seçim için çırpınıyoruz. 


Çünkü her seçim bir vazgeçiş demek. 


İşte o vazgeçiş duygusunu yenmek için sürekli daha yeni, daha farklı bir şeyler seçiyoruz. Ta ki o seçim maratonunda kendimizi kaybedene kadar. 


Seçim yapmazsanız sistem işlemiyor çünkü. Seçim yapmazsanız mağazalarda bekleyen yeni ürünler satılmıyor, seçim yapmazsanız hizmet alamıyorsunuz, seçim yapmazsanız sosyal normlar ilerlemiyor, birileri sizi yönetmiyor. 


Seçme özgürlüğü olarak tanımladığınız olgunun aslında seçimden kaçma yasağı olduğunu göremiyoruz. 


‘Okulu bitirirken ne olmak istiyorsun’ diye soruluyor bize. ‘Doktor mu olacaksın yoksa mühendis mi?’ Seç!


‘Okulu bitirince, nerede çalışacaksın’ diyorlar. ‘Şu şirket mi bu şirket mi?’ Seç! 


‘Ee iş de buldun, kiminle evleneceksin?’ sorusu geliyor. Seç! 


‘Kaç çocuk yapacaksın’ diye soruyorlar sonra. Sayıyla seç!


‘Nerede ev alacaksınız, kaç odası var, nereye tatile gidiyorsunuz, çocuklarınız hangi okula gidecek, kiminle evlenecekler…’ Seç! Seç! Seç! 


Yıllarca seçimden seçime koşuyorsunuz. Sonra bir gün dönüp seçimlerinizle üst üste inşa ettiğiniz hayata bakıyorsunuz. 


Kendinizce en iyisini mi seçtiniz yoksa önünüze getirilen prematüre seçimlerde mi karar kıldınız?


Ailenizin, çevrenizin, akrabalarınızın, dostlarınızın seçimleri mi sizi şekillendirdi yoksa siz beklenmedik bir yola girip kendi hayatınızı mı seçtiniz?


‘Ee hayat bu, seçim yapmadan yaşayamazsın’ diyebilirsiniz. 


Doğru. Herkes her an, her saat, her gün farklı düzeylerde seçim yapmak zorunda. Hayatta kalmanın gereği bu. Yemek yememek de bir seçimdir çünkü, televizyon seyretmemek de.  

Ama seçim yapmanın bir güç, bir başarı olarak pazarlandığı çağımızda, ne kadarını gerçekten siz yaparsınız bu seçimlerin? 


Hayatınızın ana taşları başkalarının size açık ya da üstü kapalı dayattığı, diğerlerini tatmin edeceğini ya da ‘toplumsal başarıya’ ulaşacağınızı düşündüğünüz seçimler değil mi?


Aslında seçmeme iradesine sahip olmadığımızı, seçim yapmanın bugünün ekonomik ve siyasi modelinde sunulduğu gibi pek de ahım şahım bir şey olmadığını anlamayı seçme hakkımız var mı?


Diğer bir deyişle geldiğiniz noktada seçmemeyi seçebilir misiniz?


Yazarın Son Yazıları

31 Mart’ın küresel yankısı

31 Mart’ın küresel yankısı

Devamını Oku
05.04.2024
Taliban’ın Batı’yla cihadı

Taliban’ın Batı’yla cihadı

Devamını Oku
29.03.2024
ABD’nin TikTok’la savaşı

ABD’nin TikTok’la savaşı

Devamını Oku
22.03.2024
Dünya bu sorunun yanıtını arıyor

Kate Middleton nerede?

Devamını Oku
15.03.2024
Işık hızında feminizm

Işık hızında feminizm

Devamını Oku
08.03.2024
Tüp bebek ve politika

Tüp bebek ve politika

Devamını Oku
01.03.2024
Ortadoğu’dan notlar

Ortadoğu’dan notlar

Devamını Oku
23.02.2024
Avrupa’nın NATO’su

Avrupa’nın NATO’su

Devamını Oku
16.02.2024
Donald Trump 2.0

Donald Trump 2.0

Devamını Oku
09.02.2024
Nazi selamı (12 Ocak 2024)

Nazi selamı

Devamını Oku
12.01.2024
Dünyanın süper seçim yılı: 2024

Dünyanın süper seçim yılı: 2024

Devamını Oku
05.01.2024
İran’da kadına nefes yok

İran’da kadına nefes yok

Devamını Oku
22.12.2023
‘AB bizi ne yapsın?’

‘AB bizi ne yapsın?’

Devamını Oku
15.12.2023
Kral, aslan, deli

Kral, aslan, deli

Devamını Oku
24.11.2023
Endişeli Muhafazakârlar

Endişeli Muhafazakârlar

Devamını Oku
17.11.2023
Soykırım, savaş suçu, barbarlık...

Soykırım, savaş suçu, barbarlık...

Devamını Oku
03.11.2023
Garantör

Garantör

Devamını Oku
20.10.2023
'Aile arasında'

'Aile arasında'

Devamını Oku
18.10.2023
Türkiye’nin Ortadoğu misyonu

Türkiye’nin Ortadoğu misyonu

Devamını Oku
13.10.2023
Savaşa hoş geldiniz

Savaşa hoş geldiniz

Devamını Oku
10.10.2023
Diktatörler ve silahlar

Diktatörler ve silahlar

Devamını Oku
06.10.2023
‘The Terrorist’

‘The Terrorist’

Devamını Oku
05.10.2023
Menendez’in altınları

Menendez’in altınları

Devamını Oku
29.09.2023
İkinciyiz ama sondan!

Türkiye’nin LGBTİ+ politikası

Devamını Oku
08.09.2023
Dans ve devrim

Dans ve devrim

Devamını Oku
01.09.2023
İngiltere’nin ‘yüzen hapishanesi’

İngiltere’nin ‘yüzen hapishanesi’

Devamını Oku
18.08.2023
Trump ABD’ye karşı

Trump ABD’ye karşı

Devamını Oku
04.08.2023
Çin’in kayıp dışişleri bakanı

Çin’in kayıp dışişleri bakanı

Devamını Oku
28.07.2023
AB ile sıfır noktasına doğru

AB ile sıfır noktasına doğru

Devamını Oku
21.07.2023
Dış politika dümeni

Dış politika dümeni

Devamını Oku
14.07.2023
Afganistan: Kadınların zindanı

Afganistan: Kadınların zindanı

Devamını Oku
07.07.2023
ABD ile İsveç takası

ABD ile İsveç takası

Devamını Oku
23.06.2023
Kavimler Göçü

Kavimler Göçü

Devamını Oku
16.06.2023
Kosova tedirginliği

Kosova tedirginliği

Devamını Oku
09.06.2023
Avrupa’nın al-ver devleti

Avrupa’nın al-ver devleti

Devamını Oku
02.06.2023
Bu daha başlangıç…

Bu daha başlangıç…

Devamını Oku
22.05.2023
Batı’nın merak ettiği

Batı’nın merak ettiği

Devamını Oku
05.05.2023
Bir hayalim var

Bir hayalim var

Devamını Oku
01.05.2023
O esnada dünyada…

O esnada dünyada…

Devamını Oku
28.04.2023
En basit seçim

En basit seçim

Devamını Oku
26.04.2023