‘Babamı ilk kez ağlarken gördüm’
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

‘Babamı ilk kez ağlarken gördüm’

29.08.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Mübaşir, yıllardır yaptığı gibi kapıda bekleyenleri salona çağıracak. Duruşmada, bir hayalle askeri okula giren öğrenciler nasıl işkencelere uğradıklarını anlatacak. Konuşulanlar ise yine duvarların arasında kaybolup gidecek. Bu sabah, Ankara 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek davada neler olduğunu yarın pek azımız bileceğiz. “Adil Öksüz’ün baldızı” ya da “Fethullah Gülen’in şoförü” bile daha çok konuşuluyor. Oysa tüm dünyaya FETÖ’nün ne olduğunu anlatacağımız vakalar sessizlikle geçiştiriliyor.
Bir süredir İstanbul Anadolu Cumhuriyet Savcılığı’nda eski askeri öğrencilerin anlatımlarıyla başlayan benzer bir soruşturmadaki ifadeleri okuyorum. F tipi komutanların “öteki” öğrencilere yaptıkları işkenceleri birer birer anlatıyorlar.
Size rakamlar verebilirim. FETÖ’nün askeri okulları ele geçirdiği 2008 yılından sonra okullardan ayrılmak zorunda kalan öğrenci sayısının bir anda 15 katına kadar çıktığını gösterebilirim. Ama büyük rakamlar çoğu zaman bize “bir”in hikâyesini unutturur. O nedenle size sayılardan değil, T.A’nın öyküsünden bahsedeyim.

Eşcinsel aşk mektubuyla kumpas
2008 yılında, henüz 14 yaşında Kuleli Askeri Lisesi’ne girdi. T.A’nın hayali asker olmaktı. Dersleri iyiydi. Okuldaki komutanlar da onlara ellerinden gelen yardımı yapıyordu. Derken bir şey oldu. Kumpas davaları ile başlayan süreçte askeri okul komutanları hızla değişti ve eziyet başladı. Anlamsız şekilde verilen disiplin cezaları, darp, herkesin içinde aşağılamalar, sürekli hakaretler eski düzenin yerini almıştı. T.A., “Neredeyse her hafta devre arkadaşlarımdan biri okuldan ayrılıyordu. Ayrılanlar genelde geçtiğimiz ayın en çok ceza alıp eğitim yaptırılanları oluyordu” diye anlatıyor ilk uyanışını.
Sıra T.A’ya gelmişti. Verilen anlamsız cezalara, not düşürmelere, hakaretlere, ailesine söylenen “çocuğunuz askerliğe uygun değil” sözlerine rağmen T.A. yoluna devam etti. Ta ki o güne kadar:
2012 yılı mayıs ayı içerisinde ders işlediğimiz sırada Bölük Komutanım Yüzbaşı Alptekin Güler beni odasına çağırttı. Diğer Bölük Komutanı Üsteğmen Gökhan Balcı ile birlikte beni bekliyorlardı. Elime bir mektup tutuşturdular. Nizamiye kapısına benim adıma bırakıldığını söylediler. Mektubun üzerinde ne isim, ne adres bulunuyordu. Benden önce açıp okumuşlardı. Bana da açıp okumamı söylediler. Mektup bir erkek tarafından yazılmıştı. Benimle olan cinsel birlikteliğinden bahsediyordu. Ayrılık mektubuydu. O mektubu kendilerinin yazıp beni karalamaya çalıştıklarından emindim. Bana eşcinsel damgası vurup ya ayrılmamı ya atılmamı sağlayacaklardı.
Çocuk yaştaki T.A’nın komutanlar tarafından aşağılanması, belden aşağı hakaretlerle devam etti. Birkaç gün süren aşağılamanın ardından baba E.A. okula geldi. T.A., “Babama kendi isteğiyle beni okuldan aldığı takdirde hakkımda herhangi bir disiplin işlemi yapılmayacağı, sadece tazminat ödeyeceğimizi söylediler” diye anlatıyor devamını. “Yoksa...” diye başlayan tehditlerin ardından okuldan ayrılmaktan başka yol kalmamıştı. T.A. devam ediyor:
“Babam ağlaya ağlaya benim okuldan alındığıma ilişkin belgeleri imzalamak zorunda kaldı. Hayatım boyunca babamı ilk kez ağlarken orada gördüm.”
Kuleli’nin önündeki sahil yolunda o gün baba-oğul gözyaşları içinde çaresizce yürüdü. Kimi zaman durup birbirlerine sarılıyorlardı.

Eski eşinin fotoğraflarıyla tehdit
T.A. boşanmış bir ailenin çocuğuydu. T.A’nın babası E.A., okuldaki değişimi ilk kez veli görüşmesinde fark etmişti:
Tabur komutanı önündeki bir dosyadan bana birkaç resim gösterdi. Siyah beyaz olan resimlerde oğlumun annesi F.Y’nin normal koşullarda giydiği bir kıyafetin, kendilerince uygunsuz olduğunu söylediler. ‘Siz rahat bir aileye mensupsunuz, subaylık bunu kaldırmaz’ yorumları yaptılar.
Birkaç ay sonra mektup kumpası yaşandı. Baba E.A. istedi, ama mektubu göstermediler. Bir iftiraya uğradıklarını söyleyip komutanlara yalvardığında “çocuğunu okuldan al” yanıtıyla karşılaştı:
Oğlumun bir erkekle aşk ilişkisi yaşadığı yönündeki iftira ile yaşamasına tahammül edemeyeceğim için ağlaya ağlaya ayrılma talebini imzaladım. Hatta Kuleli’deki sivil memurların bir bölümü olayı yakınen bildiklerinden beni ve oğlumu vazgeçirmek istediler. Ancak tehdit ve baskıya boyun eğerek, tazminat tutarını ödeyerek oğlumu okuldan almak zorunda kaldım.

Memur kumpası anlatıyor
Sahiden de baba E.A’nın söylediği gibi sivil memurlar kurulan kumpasın farkındaydı. Memur F.L. verdiği ifadede durumu şöyle anlatıyordu:
“2008 yılından sonra askeri öğrencilerin psikolojilerinde ve ruh sağlıklarında belirgin bir depresif durum ve anksiyete hissettim. Kendilerine sorduğumda ‘üzerimizde sınıf subayları ve sınıf amirleri inanılmaz baskı kuruyor, adeta okumayalım diye bizlere eziyet ediyorlar, bir kısım öğrenciye ise son derece şefkatli davranıyorlar’ diyorlardı.”
F.L. mektup kumpasının şahidiydi:
Mektubu açıp okuduğumda, isim ve soyadı yoktu. Sadece bilgisayar çıktısı halindeki yarım sayfa yazıda ‘ben bundan sonra cinsel tercihimi değiştirdim, artık tercihimi kızlardan yana kullanacağım, sen de benim gibi yap’ ibareleri kullanılmıştı. Mektubun gönderen kısmında bilgisayarla ‘yaz aşkım’ yazılmıştı. Alıcı kısmında yine bilgisayarla T.A. ve olduğu tabur yazıyordu. Bunun bir kumpas olduğunu anladım. T.A. böyle bir çocuk olmadığı gibi, olsa bile mektubu gönderenin okuduğu taburu bilmesi mümkün değildi.”
F.L., T.A’nın okuldan ayrılmasına komutanların nasıl sevindiğini ifadesinde anlatıyor. Öğrenci tipinin nasıl değiştiğini ise şöyle ifade ediyor:
Son yıllarda öğrenci olarak alınan, henüz 14-15 yaşlarındaki çocuklarda eski öğrencilerde hiçbir şekilde olmayan yüz çehresinde iz ve sabit eser, ileri derecede gözlük, kısa boy, kambur beden, dikkat çeken şive, aksan bozukluğu mevcuttu. Askeri öğrenciler adeta seçilmeden alınıyordu. Çoğuna askeri öğrenci demeye şahit isterdi.”
Kumpas teğmen adayların katıldığı kamplarda sürüyordu. Dikenler üzerinde süründürmekten, 45 derece altında saatlerce nöbet tutturmaya, uykusuz bırakmaktan, içtimada hakaret etmeye kadar her türlü yıldırmanın olduğu “şok mangaları” işkencesine maruz kalıyorlardı. Hâlâ direnen öğrencilerin uyduruk sağlık raporları ile okullardan atıldığını öğreniyoruz. Sebep olan komutanlar 15 Temmuz’da karşımıza çıktı. Onlara teslim edilen çocuklar ise hayatın ne olduğunu anlamadıkları yaşta cehennemin içine düştü. T.A. da asker üniforması giyemedi, bir havalimanında uçak bakım teknisyeni olarak yaşamını sürdürüyor.
Çocuklarının hayallerine sahip çıkamayan toplumları çürümekten ne kurtarabilir? Keşke gölgelerle kavga etmek yerine T.A’ların öyküsünü herkese anlatsak. Çünkü insanın yüzündeki çizgilerden daha gerçek bir hikâye bugüne kadar yazılmadı.

Yazarın Son Yazıları

Çıksalar ne olur çıkmasalar ne olur

Konuşmak neden aramaz, sessizliğinse anlaşılır bir nedeni vardır.

Devamını Oku
29.12.2025
Yarının kavgasına bugünden bakalım

Hareket bilinirse doğa öngörülebilir hale gelir.

Devamını Oku
25.12.2025
175 milyonluk cevap

Cevap verilemeyen her soru yeni sorulara gebedir.

Devamını Oku
22.12.2025
İddianame aşamasında bir anda dosyadan çıkan fezleke!

İnsan ne anlatırsa anlatsın ancak eylemiyle anlaşılır.

Devamını Oku
18.12.2025
Askerlerin 175 milyonu nereye gitti

“Senin” dediklerinin akıbetini sorunca senin sandığının senden ne kadar uzakta olduğunu görürsün.

Devamını Oku
15.12.2025
Ne olduğunu görmüyor musunuz?

Her “Bak” dediğimizde gözler kapanıyorsa işaret ettiğimizi gösterebilir miyiz?

Devamını Oku
11.12.2025
Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025