Bu ramazanda Suudi Arabistan’da halkı ekranlara bağlayan dizinin adı Selfie. Dizi, oğlunu IŞİD’in elinden kurtarmaya çalışan bir babanın hikâyesini anlatıyor. Suriye’de savaşan oğlunu eve götürmek için örgüte sızan baba, oğlunu ikna etmeye çalışıyor. Sonunda oğlunu ikna edemediği gibi yakayı ele veriyor ve final sahnesinde başı kesilmek üzere turuncu üniformayla diz çöküyor. Babasının başını gövdesinden ayırmaya ise oğlu gönüllü oluyor.
MBC kanalında yayımlanan dizinin senaristi ülkenin liberal addedilen gazetelerinden Okaz’ın bir köşe yazarı.
Gazete, lezbiyenlik gibi tabu konulardan bahsedebilen, demokratik taleplerde bulunabilen bir yayın organı olarak biliniyor.
Ramazan ayı boyunca yayımlanan dizi, yalnız IŞİD’i sert bir şekilde eleştirmekle kalmıyor aynı zamanda Sünni-Şii ilişkilerinden kadının toplumdaki konumuna, yolsuzluktan uyuşturucuya, işsizlikten toplumsal adaletsizliklere kadar birçok konuyu ele alıyor.
Körfez ülkeleri hakkındaki blogunda diziden bahseden Philippe Mischkowsky, Suddi Arabistan toplumunun ciddi sorunları tartışan, sorgulayan bu tür yapımlara tahmin edilenin ötesinde açık olduğuna işaret ediyor.
Her ne kadar diziyi yayımlayan özel bir kanal olsa da dizinin sansürlenmemiş olması, IŞİD’e karşı Arap dünyasında tepkinin arttığını da gösteriyor.
İran’a yönelik ambargonun kaldırılmasının ülkenin IŞİD’e karşı verdiği mücadelenin sonrasına denk gelmesi de örgütün giderek yalnızlaşması ihtimalini ortaya koyuyor.
İran’ın güçlenmesi, Suudi Arabistan liderliğindeki Sünni blokta ve İsrail’de tepki yaratacak. Klişe ifadesiyle Ortadoğu’da dengeler yine değişiyor.
Ancak değişen sadece Ortadoğu’daki dengeler değil. Batı’nın Ukrayna ve Gürcistan’ı NATO’ya dahil etme girişimi Rusya’nın çok sert tepkisiyle karşılandı.
Batı’nın ve Rusya’nın rekabet ettiği doğalgaz boru hattı projeleri de Balkanlar’da bir nüfuz çatışması doğuruyor.
John Kerry’nin şubat ayında Senato Dış İlişkiler Komitesi’nde yaptığı bir konuşmada Rusya ile Batı arasındaki yeni çatışma hattının “Sırbistan, Karadağ, Makedonya ve Kosova”dan geçtiğini söylemesi de bu nedenle.
Konu doğalgaz olduğu için Türkiye de bu tartışmaların odağında.
Ortadoğu’da IŞİD tehdidi, İran’ın kuvvetlenmesi ve Balkanlar’da Rusya ve Batı’nın enerji savaşları Türkiye’nin fena halde iflas etmiş dış politikasını bir an evvel yeniden elden geçirmesini gerektiriyor.
Televizyon dizilerinden, siyasetçilerin açıklamalarına, imzalanan antlaşmalara kadar her şey daha da karmaşık günlere gireceğimizi gösteriyor.
Bütün kariyerini bir dış politika fantezisine adamış biri ise hükümet kurma yetkisini aldı ve kapı kapı geziyor.
Koalisyon görüşmesi yapacak olanların ilk önceliği dış politika olmalı.
AKP’nin ve Erdoğan’ın dış politikada köklü bir değişikliği kabul edeceğine ikna olmadan girilecek bir koalisyon çok uzun ömürlü olmayacaktır. Abdullah Gül’ün dış politika eleştirilerinin AKP’de nasıl bir yankı bulacağını izlemekte fayda var.
Dış politika ve koalisyon
Yazarın Son Yazıları
Tutuklu yargı
Ete doyan vatandaş balığa yöneliyor
Kimiz biz?
Trump gidiyor mu?
Milli birlik
Gemi ve kaptan
Yazık ettiniz efendiler
Krizin faturası
Trump, Erdoğan, Brunson
Brunson meselesi
Yapalım yargıda şeyini...
Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken
Anayasa yok
Afrika tipi başkanlık
Muhalefet partilerinin hali
Yılgınlık
Soylu ne yapıyor?
Nasıl olacak?
Demokrasi. Şimdi!
Büyük uzlaşmaya doğru
Bir hafta kala
Az kaldı
İhtimaller
Adayı alkışlamak
En tuhaf seçim
Akıldışı
Nedir bu ‘senaryo’?
Gençlik Bayramı
Tekme
Seçime damgasını vuranlar
Bir umut
T A M A M derken
Sıkıcı manifesto
Devlet imkânı
100 bin imza?
Teşhis ve tedavi
İlk tur, ikinci tur
Biraz dinlen
Geçmişin Türkiye’sinin erken seçimi
Cin şişeden çıktı