Siyasetin iflası: İstikrar pazarlığı

Siyasetin iflası: İstikrar pazarlığı

28.08.2015 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Yaşadıklarımız, faşizme kayış emareleri; en iyisi bu gidişten medet uman muhafazakârı, dindarı, Kürt’ü, Türk’ü aklına başına alsın, bu gidişin sonu fena.
Ya istikrar, ya kaos”muş! Yüzde kırklı oy alan bir parti “kaos”tan bahsediyorsa, bu “kaos şantajı”ndan başka bir şey değildir. Siyasi kaos dediğiniz, olsa olsa parlamentoda aşırı parçalanma olan yerde olur; bizde zaten yüzde on barajı ile, demokrasiden taviz verilmek pahasına, bu tür bir parçalanmanın önüne geçilmiş, yüzde on üzeri oy alan dört parti Meclis’e girmiş. Dahası, iktidar partisi yüzde kırkın üzerinde oy almış durumda. Yüzde kırk gibi bir çoğunluğu temsil eden bir partinin “kaos”tan söz etme hakkı yok; ediyorsa “ben tek başıma yönetmek dışında seçenek tanımıyorum” diyor demektir. AK Parti’nin yaptığı tam da bu, yoksa kaos istemiyorsanız, çalışır çabalar uzlaşırsınız, gerisi lafügüzaf.

Kaos ortada
Lafı dolandırmanın âlemi yok, koalisyon kurulamadı, çünkü AK Parti hiçbir siyasi akımla uzlaşmaya yanaşmıyor. Uzlaşmaya yanaşmıyor çünkü hükümet kurmak değil, rejim kurmak istiyor. Bunu ben değil, kendi kanaat önderleri, destekçileri söylüyor; içlerinden uzlaşma fikrine yanaşanları bile Truva atı ilan ettiler. O nedenle, kimseye masal anlatmasınlar, kaos ihtimali varsa nedeni gün gibi ortada. Oysa, demokrasilerde “Ben tek başına iktidar olmazsam, oyunu bozarım” deme şansı yok, tam tersine demokrasi güç paylaşımı, hesap verilebilirlik anlayışı ile işleyebilecek bir sistem. Ama biz ters istikamette ilerliyoruz. Eski iktidar partisi, tüm güç benim elimde olmazsa, gerisi kaos diyor. Bu sadece demokrasi anlayışı ile bağdaşmaz değil, bu siyasi sorumluluk, toplumsal barış, akıl, izan ve dahi vicdandan uzak durmak demektir.

Faşizm emareleri
Türkiye’nin geldiği yer burası, bu akılla varılacak nokta faşizme savruluş olur. Halihazırda bu savruluşun tüm emareleri var. Eski iktidar partisi, “milletin tek temsilcisi” olarak kendini diğer siyasi parti ve akımlardan ayırıyor; her tür muhalefeti, vatana, millete düşmanlık olarak tanımlıyor, bu eksende toplumsal barışı tehlikeye atmaktan zerre kadar çekinmiyor. “Toplumsal barış”a akılları yatmıyor, onun yerine “istikrar pazarlığı” yapıyorlar. Burası çok önemli; istikrarın asıl garantisi “toplumsal barış”tır, kim ki toplumsal barış pahasına istikrardan söz ediyor, onun adı “otoriter düzen”, bir adım ötesi faşizme savruluştur.

3. dünya diktatörleri
Aklı böyle bir düzene yatanlar bilmeli ki, bu tür özlemler, bu tür düzen arayışları, sandıkları gibi kendi icatları değil, tarih boyunca kendileri gibi düşünenler ve düşündüklerini gerçekleştirenler ülkelerinin felaketine neden oldular. Dünya tarihi, irili ufaklı benzer örnekler ile dolu, Birinci Dünya Savaşı sonrası faşizme kayan Avrupa’da, Almanya’da, İtalya’da, İspanya’da, Portekiz’de, bu çevrenin yazıp çizdiklerinin aynısını yazan, yapan çoktu. Dahası sol totaliter düzenler de, “Üçüncü Dünya”nın küçük diktatörlükleri de benzer yollar izlediler; Esad’ın Suriye’si, Saddam’ın Irak’ı aynı akılla yönetiliyordu, sonları malum!
Bu akılda olanlar, kendilerini milletin yegâne temsilcisi, karşısındakileri “düşman” ilan eder, kendini dünyanın merkezi, tüm dünyayı kendine karşı birleşmiş bir komplo olarak görür. Hatalarını başkalarının kurduğu tuzak, basiretsizliklerini kendine karşı fitne, akılsızlığını kendi dışındaki “üst akıl” olarak kodlar, kendi eksikliği ile yüzleşemeyen, başkasına öfke duyar, bu öfke arttıkça akıl ve bir adım ötesinde vicdan yok olur.

Meydan okumak...
Dünya tarihi, bu hezeyanların tıpkısının aynısı örneklerle dolu, hepsinin sonu felaketle neticelendi. Sanmasınlar ki, yazıp çizdikleri çok özgün bir durum ve tutumdur; dünyaya meydan okumak, güçlü bir karşı koyuştur. Dünyaya meydan okumak martaval okumaktan başka bir şeydir, onlarınki sadece acze düşenlerin tesellisi, öyle olmasaydı öfkeleri artmaz, dilleri bozulmaz, tehdit ve şantaj ile yol almaya çalışmazlardı.
Laf ebeliğinin âlemi yok, olan biten şudur; eski iktidar partisi ve liderleri Cumhurbaşkanı, bir önceki seçimlerin sonucunda tek başına iktidar olamadığı için, allem etti kallem etti, seçimleri tekrar sonucu çıktı, şimdi de seçmeni kaos ile tehdit ediyor, “Ya bize oy verin ya da başınıza gelenlerden biz mesul olmayacağız” diyor. İstikrar pazarlık konusu olursa; bedeli bellidir; toplumsal barış ve özgürlükler! İstikrar pazarlığı siyasetin iflas noktasıdır; “Tüm gücü elimize verin, canınızı kurtarın!” demektir, işte böyle ucuz ve kirli bir pazarlıktır.

Yazarın Son Yazıları

‘Yeni devlet’

‘Yeni devlet’

Devamını Oku
07.08.2017
Müftü nikâhı ve İslami rejim

Müftü nikâhı ve İslami rejim

Devamını Oku
04.08.2017
‘Hans’ın ne dediği’

‘Hans’ın ne dediği’

Devamını Oku
31.07.2017
‘Evrim teorisi’

‘Evrim teorisi’

Devamını Oku
28.07.2017
Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Devamını Oku
24.07.2017
15 Temmuz’un anlamı

15 Temmuz’un anlamı

Devamını Oku
17.07.2017
15 Temmuz

15 Temmuz

Devamını Oku
14.07.2017
Parayla saadet olmaz

Parayla saadet olmaz

Devamını Oku
10.07.2017
‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

Devamını Oku
07.07.2017
Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Devamını Oku
03.07.2017
Katar krizi

Katar krizi

Devamını Oku
30.06.2017
Yine hüzünlü bir bayram

Yine hüzünlü bir bayram

Devamını Oku
26.06.2017
Adalet istiyoruz! (23.06.2017)

Adalet istiyoruz!

Devamını Oku
23.06.2017
Nerden başlasak nasıl anlatsak

Nerden başlasak nasıl anlatsak

Devamını Oku
19.06.2017
Katar’ın başına gelenler

Katar’ın başına gelenler

Devamını Oku
09.06.2017
ABD, Türkiye ve Kürtler

ABD, Türkiye ve Kürtler

Devamını Oku
05.06.2017
Toplum yorgunluğu

Toplum yorgunluğu

Devamını Oku
02.06.2017
Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Devamını Oku
29.05.2017
İki veda

İki veda

Devamını Oku
26.05.2017
‘Devrime hazır olun’

‘Devrime hazır olun’

Devamını Oku
22.05.2017
Kötü yönetim ve dış siyaseti

Kötü yönetim ve dış siyaseti

Devamını Oku
19.05.2017
‘Türbe, tarih, siyaset’

‘Türbe, tarih, siyaset’

Devamını Oku
15.05.2017
Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Devamını Oku
12.05.2017
İslamcılık, çirkin itiraf

İslamcılık, çirkin itiraf

Devamını Oku
08.05.2017
Yeni siyasi arayışlar

Yeni siyasi arayışlar

Devamını Oku
05.05.2017
Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Devamını Oku
01.05.2017
Referandum sonrası Kürt meselesi

Referandum sonrası Kürt meselesi

Devamını Oku
28.04.2017
Nafile analizler

Nafile analizler

Devamını Oku
24.04.2017
Her şeye rağmen

Her şeye rağmen

Devamını Oku
17.04.2017
Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Devamını Oku
14.04.2017
İslamcıların Suriye ile İmtihanı

İslamcıların Suriye ile İmtihanı

Devamını Oku
10.04.2017
Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Devamını Oku
03.04.2017
‘Vicdan ve adalet nöbeti’

‘Vicdan ve adalet nöbeti’

Devamını Oku
31.03.2017
En büyük tehlike (27.03.2017)

En büyük tehlike

Devamını Oku
27.03.2017
Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Devamını Oku
24.03.2017
En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

Devamını Oku
20.03.2017
18 yaşında seçilme hakkı

18 yaşında seçilme hakkı

Devamını Oku
17.03.2017
‘Hollanda krizi’nin ötesinde

‘Hollanda krizi’nin ötesinde

Devamını Oku
13.03.2017
‘Erdoğan ve liderlik’

‘Erdoğan ve liderlik’

Devamını Oku
10.03.2017
‘Milli Kültür Şûrası’

‘Milli Kültür Şûrası’

Devamını Oku
06.03.2017