Türklerin ve Kürtlerin sahicilik sorunu

Türklerin ve Kürtlerin sahicilik sorunu

18.09.2015 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Olmayan bir ülkeden söz ediyorlar / Olmayan dilden, kardeşlikten.
Konuşma yok/ Yok Kelimeler” Bejan Matur, Son Dağ

Sivil demekle, sivil olunmuyor, “sivil polis”lerin sivil toplumun bir parçası olmadığı gibi. Dünkü, basbayağı bir “terötü telin” mitingi, bu ülkenin sahici sesi değil, keşke olsaydı. Kardeşlik demekle de kardeş olunmuyor, keşke olsaydı. Bayraklara gelince, bayrak tabii ki ırkçılığın, dayatmanın sembolü olmamalı, keşke gerçekten olmasaydı. Ama, bugüne kadar bayrak, o kadar suiistimal edildi ki, korkutma aracına dönüştü, keşke olmasaydı. Keşke, meydanlar sahici bir sesle çınlasaydı.
Kürt siyasetinin, yeniden silaha sarılmasının hiçbir mazeretinin olmadığını düşündüğümü defalarca yazdım, bu resmi görüşüm değil, sahici kanaatim; zaten hiçbir zaman resmi görüşüm olmadı. Devlet/hükümet/ devlet partisi’nin de, Kürt tarafının da bize barış vaadi vardı, şimdi bize neden bu noktaya gelindiğini izah etme borcu var dedim. Yıllardır, “Kürt meselesi kardeşlik masalı ile çözülemez, konuyu haklar, özgürlükler ve dahi siyasi statü meselesi olarak görmeyi reddederek bir yere varamayız” diye yazıyorum. Nihayet, 2013’te iktidar partisi/ devlet/hükümet, her ne ise “barış süreci” başlatarak konuyu daha gerçekçi bir zemine taşıdı. Ancak, bir süre sonra anlaşıldı ki, bu sürecin herhangi bir aşamasının kamuoyu ile paylaşılması düşünülmüyor. Dahası, bu süreç nasılsa, “Türkiye’nin demokratikleşmesi” ile paralel yürüyen bir süreç değil, zira bu zaman zarfında Türkiye daha otoriter bir siyaset yönüne savruldu. Kürtler ile barış olmadan demokratikleşme olmaz diyorduk, iş öyle bir hal aldı ki, demokratikleşme olmadan “Kürtler ile barış/müzakere ilerliyor” havası oluştu. “Bu işte bir tuhaflık yok mu?” diyen barış karşıtı ilan edildi.
Daha tuhafı, Kürt tarafının bu gidişe ciddi bir itirazının olmadığını gördük. Öcalan’ın “yol haritaları”, açıklamaları hep “işler yolunda gidiyor” istikametindeydi. İktidar tarafı da, “Bu nasıl iş?” diyeni, “Kürtler memnun, en önemlisi liderleri memnun size ne oluyor?” diye paylayıp, sindirme yolu tuttu. O kadar ki, Selahattin Demirtaş bile, o dönem “Kürtler ile Türkler Cihangir’de tanışmadı” demek lüzumu hissetmişti. Ortada somut hiçbir gelişme olmadığı halde, “Dolmabahçe mutabakatı”, büyük bir adım sayıldı, ancak belli ki, iktidar bu tablodan rahatsız oldu, “mutabakat yok” açıklaması yaptı. Ama asıl sorun, HDP’nin seçim sürecinde “Kürtler başkanlık pazarlığı yapmayacak” zemininde siyaset yapması oldu. Henüz ortada çatışmalara dönüş olmadığı halde, HDP “teröristlik” ile suçlanmaya başlandı. Sonrasını biliyorsunuz, Kürtlerin demokratik zeminde gösterdiği seçim başarısını boşa çıkaracak bir çatışma süreci başladı.
Bu konuda tevatür muhtelif, ama açık olan tek şey, tam tersi olması gerekirken, barış sürecinin, demokratik siyaset zemininde yaşanan kazanım sonrası nihayet bulması gibi bir acayiplik. Bu arada, Kürt siyasetinin lideri Öcalan tamamen devre dışı kalmış durumda. Öcalan ile görüşmelerin neden devam etmediği sorusunun cevabı yok. Malum, devlet/iktidar, Öcalan ile ne görüşüyordu, ne noktada anlaşıyor, ne noktada anlaşamıyor bilgisine sahip değiliz, o nedenle tahmin yürütmek zor. Ama, durum ne olursa olsun, pek çok soru geçerliliğini koruyor. Şöyle ki; eğer iktidarın öteden beri ima ettiği gibi, Öcalan barış istiyor, ama Kandil istemiyor ise, Öcalan’ın bu yönde mesaj vermesi için neden açıklama yapmasına mani olunur? Gerçekten Kandil, liderlerinin görüşü hilafına, kendi başına mı silahlara dönme kararı almıştır? Yok, öyle değilse, iktidar neden hiç Öcalan’dan bahsetmez, sadece Kandil ve HDP’yi işaret eder? HDP’ye oy verenlerin bile teröre destek vermekle suçlandığı bir ortamda, örgütün liderinin görüşü, tutumu nedir, neden hiç mevzu olmaz?
Dahası, iktidar kalemleri “Öcalan devreye girecek ama şimdi değil”, “süreç sürecek ama bu kez HDP ile değil Öcalan ile” gibi esrarengiz bilgiler veya tahminler paylaşır? Hâlâ, “Öcalan iyi, çevresi kötü” anlayışı ve siyasetinden mi medet umulmaktadır? Kürt siyaseti içinde ayrışma mı var, varsa ne konuda? Kim neyi niçin yapıyor? Bundan sonra bizi neler bekliyor? HDP seçimlerde nasıl bir siyaset izleyecek? Özyönetim ilan edilen yerde seçim nasıl yapılır? Yapılması mı, yapılmaması mı isteniyor? Tüm bunları açıkça konuşmadan, anlayıp, dinlemeden bu konularda siyasi tutum takınmanın artık imkânsız olduğunun kimse farkında değil mi? Cizre faciasına karşı, Kürtlere linç '67irişimlerine, HDP’ye düzenlenen ırkçı saldırılara, hepsine hepsine sonuna kadar sesimizi yükseltelim, bu konuda kimseden izahat talep etmeye gerek yok. Ama bir adım ötesinde, ne diyeceğiz? Bayraklı, terörü telin mitingleri ile özerklik güzellemeleri arasında daha ne kadar sıkıştırılacağız? Diğerleri bir yana, Kürt siyasetinin de ciddi bir sahicilik, samimilik sorunu yok mu? Sahiciliğin olmadığı yerde barış, çözüm olur mu?  

Yazarın Son Yazıları

‘Yeni devlet’

‘Yeni devlet’

Devamını Oku
07.08.2017
Müftü nikâhı ve İslami rejim

Müftü nikâhı ve İslami rejim

Devamını Oku
04.08.2017
‘Hans’ın ne dediği’

‘Hans’ın ne dediği’

Devamını Oku
31.07.2017
‘Evrim teorisi’

‘Evrim teorisi’

Devamını Oku
28.07.2017
Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Devamını Oku
24.07.2017
15 Temmuz’un anlamı

15 Temmuz’un anlamı

Devamını Oku
17.07.2017
15 Temmuz

15 Temmuz

Devamını Oku
14.07.2017
Parayla saadet olmaz

Parayla saadet olmaz

Devamını Oku
10.07.2017
‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

Devamını Oku
07.07.2017
Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Devamını Oku
03.07.2017
Katar krizi

Katar krizi

Devamını Oku
30.06.2017
Yine hüzünlü bir bayram

Yine hüzünlü bir bayram

Devamını Oku
26.06.2017
Adalet istiyoruz! (23.06.2017)

Adalet istiyoruz!

Devamını Oku
23.06.2017
Nerden başlasak nasıl anlatsak

Nerden başlasak nasıl anlatsak

Devamını Oku
19.06.2017
Katar’ın başına gelenler

Katar’ın başına gelenler

Devamını Oku
09.06.2017
ABD, Türkiye ve Kürtler

ABD, Türkiye ve Kürtler

Devamını Oku
05.06.2017
Toplum yorgunluğu

Toplum yorgunluğu

Devamını Oku
02.06.2017
Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Devamını Oku
29.05.2017
İki veda

İki veda

Devamını Oku
26.05.2017
‘Devrime hazır olun’

‘Devrime hazır olun’

Devamını Oku
22.05.2017
Kötü yönetim ve dış siyaseti

Kötü yönetim ve dış siyaseti

Devamını Oku
19.05.2017
‘Türbe, tarih, siyaset’

‘Türbe, tarih, siyaset’

Devamını Oku
15.05.2017
Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Devamını Oku
12.05.2017
İslamcılık, çirkin itiraf

İslamcılık, çirkin itiraf

Devamını Oku
08.05.2017
Yeni siyasi arayışlar

Yeni siyasi arayışlar

Devamını Oku
05.05.2017
Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Devamını Oku
01.05.2017
Referandum sonrası Kürt meselesi

Referandum sonrası Kürt meselesi

Devamını Oku
28.04.2017
Nafile analizler

Nafile analizler

Devamını Oku
24.04.2017
Her şeye rağmen

Her şeye rağmen

Devamını Oku
17.04.2017
Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Devamını Oku
14.04.2017
İslamcıların Suriye ile İmtihanı

İslamcıların Suriye ile İmtihanı

Devamını Oku
10.04.2017
Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Devamını Oku
03.04.2017
‘Vicdan ve adalet nöbeti’

‘Vicdan ve adalet nöbeti’

Devamını Oku
31.03.2017
En büyük tehlike (27.03.2017)

En büyük tehlike

Devamını Oku
27.03.2017
Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Devamını Oku
24.03.2017
En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

Devamını Oku
20.03.2017
18 yaşında seçilme hakkı

18 yaşında seçilme hakkı

Devamını Oku
17.03.2017
‘Hollanda krizi’nin ötesinde

‘Hollanda krizi’nin ötesinde

Devamını Oku
13.03.2017
‘Erdoğan ve liderlik’

‘Erdoğan ve liderlik’

Devamını Oku
10.03.2017
‘Milli Kültür Şûrası’

‘Milli Kültür Şûrası’

Devamını Oku
06.03.2017