Nereye gidiyordu o TIR’lar?
Özgür Mumcu
Son Köşe Yazıları

Nereye gidiyordu o TIR’lar?

27.02.2016 03:58
Güncellenme:
Takip Et:

Anayasa Mahkemesi malumu ilan etti. Can Dündar ve Erdem Gül hakkında soruşturma açıldığı andan itibaren malum olanı. Yapılan, bir ifade ve basın özgürlüğü ihlaliydi. Sağ olsun savcı bey de bu konuda ikircikli olanların şüphelerini, hazırladığı iddianame olduğu iddia edilen metinle gidermişti.

Bırakın hukuk eğitimi almayı, hayatında bir sayfadan uzun bir şey okumuş kimsenin o iddianameyi gördükten sonra söz konusu olanın ifade ve basın özgürlüğü ihlali dışında bir şey olduğunu ileri sürmesi mümkün değildi.

Hukuk güvenliğinin aşındığı, kuvvetler ayrılığının hoyratça ezildiği bir memlekette Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar elbette umut verici. Ancak bunun zaten verilmesi gereken bir karar olduğu, aksi bir karar çıkmış olsaydı memleketimizin kâğıt üzerinde dahi demokrasi olarak nitelenemeyeceğini de asla unutmamak gerek.

Sabahın üç buçuğunda Silivri Cezaevi’nin önünde Can Dündar ve Erdem Gül’ü karşılarken şüphesiz hepimiz çok mutluyduk. Kasvetli zamanlardan geçerken çok uzun süredir yüzümüzü güldüren bir gelişme olmuştu. Ancak yine buna sevinirken unutmamız gereken bir şey var. Bunca insanı sabahın köründe bir cezaevinin nizamiyesinde sevinçle bekleten bir memleket, işlerin yolunda gittiği bir yer değildir.

Duruşma salonlarında, cezaevleri kapılarında bu sahnelerin benzerlerini cemaat- iktidar işbirliği döneminde de çok yaşadık. O vakitler de memleket işlerin yolunda gittiği bir yer değildi, bugün daha da öyle.

Bir cemaat liderinin ya da bir siyasetçinin işine öyle geldiği için, onun siyasi stratejisine öylesi uygun olduğu için ya da sadece keyfi öyle istedi diye insanların aylarca, senelerce, delilsiz, temelsiz ve hukuka aykırı bir şekilde içeri atılabildiği bir memlekette yaşıyoruz.

Bu, biraz onur sahibi her vatandaşın derin bir utanç duyması gereken bir durum.

Hele o insanlar akıl almaz suçlamalarla cezaevlerine konmuşken hapishane hücresi reklamı yapanlar ve Anayasa Mahkemesi üyelerine gözdağı vermeye çalışanlar varken, onurlu hiçbir vatandaşın utanç duymaması düşünülemez.

Bu memleketin utanç kaynakları bellidir. Onlarla mücadele etmek sadece bir gazetecilik değil, aynı zamanda ve belki daha da önemli olarak bir vatandaşlık görevidir.

Libya’dan o silahları kim, nasıl ve kimlerle el ele getirdi? O silahlar o TIR’lara yüklenerek kime gidiyordu?

O ve başka TIR’ların götürdüğü o silahlarla Suriye’de ne yapıldı? O silahların gitmesinin sınır bölgelerindeki istikrarsızlığa nasıl bir etkisi oldu? O istikrarsızlığın bugün yaşadığımız göçmen dalgalarındaki payı nedir?

O silahların gölgesinde serpilen ortamın, memleketin yaşadığı canlı bomba saldırılarıyla ilişkisi nedir?

İşte bunların hesabı vallahi de billahi de sorulacak.

İşte bu onun ya da onların yanına bırakılmayacak.

Şayet bunu yapamazsak onursuz ve iradesiz insanlardan ibaret kalırız.

Can Dündar ve Erdem Gül hoş geldi. İyi ki o haberleri yaptılar ve iyi ki ne olup bittiğini biraz olsun aydınlatabildiler.

Darısı hâlâ içeride olan diğer gazetecilere.

Şimdi tekrar ve ısrarla soralım. Nereye gidiyordu o TIR’lar? Buna kim karar vermişti? Bunun sonuçları ne oldu?

Can Dündar ve Erdem Gül özgür. Sıra memleketimizi de özgür kılmakta.

Yazarın Son Yazıları

Tutuklu yargı

Tutuklu yargı

Devamını Oku
05.09.2018
Ete doyan vatandaş balığa yöneliyor

Ete doyan vatandaş balığa yöneliyor

Devamını Oku
30.08.2018
Kimiz biz?

Kimiz biz?

Devamını Oku
29.08.2018
Trump gidiyor mu?

Trump gidiyor mu?

Devamını Oku
23.08.2018
Milli birlik (22.08.2018)

Milli birlik

Devamını Oku
22.08.2018
Gemi ve kaptan

Gemi ve kaptan

Devamını Oku
15.08.2018
Yazık ettiniz efendiler

Yazık ettiniz efendiler

Devamını Oku
11.08.2018
Krizin faturası (08.08.2018)

Krizin faturası

Devamını Oku
08.08.2018
Trump, Erdoğan, Brunson

Trump, Erdoğan, Brunson

Devamını Oku
04.08.2018
Brunson meselesi

Brunson meselesi

Devamını Oku
02.08.2018
Yapalım yargıda şeyini...

Yapalım yargıda şeyini...

Devamını Oku
28.07.2018
Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken

Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken

Devamını Oku
25.07.2018
Anayasa yok

Anayasa yok

Devamını Oku
14.07.2018
Afrika tipi başkanlık

Afrika tipi başkanlık

Devamını Oku
11.07.2018
Muhalefet partilerinin hali

Muhalefet partilerinin hali

Devamını Oku
07.07.2018
Yılgınlık

Yılgınlık

Devamını Oku
04.07.2018
Soylu ne yapıyor?

Soylu ne yapıyor?

Devamını Oku
30.06.2018
Nasıl olacak? (28.06.2018)

Nasıl olacak?

Devamını Oku
28.06.2018
Demokrasi. Şimdi!

Demokrasi. Şimdi!

Devamını Oku
23.06.2018
Büyük uzlaşmaya doğru

Büyük uzlaşmaya doğru

Devamını Oku
20.06.2018
Bir hafta kala

Bir hafta kala

Devamını Oku
16.06.2018
Az kaldı

Az kaldı

Devamını Oku
13.06.2018
İhtimaller

İhtimaller

Devamını Oku
09.06.2018
Adayı alkışlamak

Adayı alkışlamak

Devamını Oku
06.06.2018
En tuhaf seçim

En tuhaf seçim

Devamını Oku
31.05.2018
Akıldışı

Akıldışı

Devamını Oku
30.05.2018
Nedir bu ‘senaryo’?

Nedir bu ‘senaryo’?

Devamını Oku
26.05.2018
Gençlik Bayramı

Gençlik Bayramı

Devamını Oku
19.05.2018
Tekme

Tekme

Devamını Oku
17.05.2018
Seçime damgasını vuranlar

Seçime damgasını vuranlar

Devamını Oku
16.05.2018
Bir umut

Bir umut

Devamını Oku
12.05.2018
T A M A M derken

T A M A M derken

Devamını Oku
10.05.2018
Sıkıcı manifesto

Sıkıcı manifesto

Devamını Oku
09.05.2018
Devlet imkânı

Devlet imkânı

Devamını Oku
03.05.2018
100 bin imza?

100 bin imza?

Devamını Oku
02.05.2018
Teşhis ve tedavi

Teşhis ve tedavi

Devamını Oku
28.04.2018
İlk tur, ikinci tur

İlk tur, ikinci tur

Devamını Oku
26.04.2018
Biraz dinlen

Biraz dinlen

Devamını Oku
25.04.2018
Geçmişin Türkiye’sinin erken seçimi

Geçmişin Türkiye’sinin erken seçimi

Devamını Oku
21.04.2018
Cin şişeden çıktı (18.04.2018)

Cin şişeden çıktı

Devamını Oku
18.04.2018