AB’de genişleme değil, daralma zamanı!
Ahmet İnsel
Son Köşe Yazıları

AB’de genişleme değil, daralma zamanı!

25.06.2016 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Avrupa Birliği’nde çanak çömlek patladı. Muhafazakâr Parti içinde zayıflayan liderliğini pekiştirmek için Başbakan Cameron’ın üç yıl önce ortaya attığı bir laf, bugün Birleşik Krallık’ı büyük bir belirsizliğe sürüklediği gibi, 43 yıldır süren AB genişleme macerasının sonuna gelindiğini ilan etti. Önümüzdeki yıllarda ne Birleşik Krallık son yirmi-otuz yılda bildiğimiz ülke olacak ne de AB hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam edecek.
Yazılı anayasası olmayan bir demokrasi olan Birleşik Krallık da halkoylaması geleneklerde olan bir karar alma yöntemi değildir. Birleşik Krallık’ı oluşturan dört ulusta birden ilk halkoylaması 1975’te yapıldı. O zaman sorulan soruyla dün yapılan ikinci halkoylamasında sorulan soru aynıydı! Sadece iki yıl önce AB üyesi olmuş Britanyalılar, katılımın yüzde 65 olduğu seçimde o zaman büyük bir çoğunluk (yüzde 67) üyelik lehine oy kullanmıştı. 41 yıl sonra daha büyük bir katılımın (yüzde 70) olduğu oylamada, bu kez AB’den çıkalım diyenler az bir farkla (yüzde 52) öne geçti.
Seçimin ilk büyük mağlubu Cameron oldu. Üç ay içinde parti liderliğini, dolayısıyla başbakanlığı bırakacağını açıkladı. Cameron’ın iki kez kazanmasını sağlayan rest çekme yöntemi, bu kez siyasal yaşamının sonu oldu. Birinci resti İskoçya’da ayrılma halkoylamasını kabul ederek çekmişti. Kazandı. İkinci resti, AB üyeliğini halkoylamasına götürme vaadiyle çekti ve 2015 seçimlerinde beklenmedik bir zafer elde etti. Ama çekirge üçüncü kez sıçrayamadı. Halkoylaması Birleşik Krallık’ı, sonunun ne olduğu şimdilik belli olmayan bir belirsizliğe soktu ve ciddi bir sosyal bölünme yarattı. Keza AB’yi de büyük bir türbülansa soktu.
Cameron istifasını açıklamakla yetinmeyip Lizbon Antlaşması’nın 50. maddesini hemen işleteceğini, yani takriben iki yıl sürecek üyelikten çıkma işlemlerini başlatacağını da ilan etti. Bu, kendisinden başbakanlığı devralacak olan kişinin kucağına bütün sorunları bırakmak demek. 28/29 Haziran’da toplanacak AB Konseyi’nde bu ayrılığın nasıl olacağı ilk kez somut olarak ele alınacak. AB cenahında ise Birleşik Krallık’ın ayrıldığı bir birlikten başka ülkelerin de çıkmak istemeleri ihtimali (İsveç, Polonya...) artık yabana atılmıyor. Birleşik Krallık’ın AB ile nasıl bir serbest ticaret antlaşması yapacağı belli değil. Eldeki Norveç, İsviçre ve Kanada anlaşmaları mı harıl harıl elden geçiriliyor şu anlarda. Her durumda iki yıl sonra AB parlamentosunda siyasal denge de büyük ölçüde değişecek. Aynı şey, bir ölçüde Avrupa Komisyonu için de geçerli. Diğer yandan Birleşik Krallık’ın birliğinin devamı da artık belirsiz. İskoçya Başbakanı oylama sonuçları açıklanır açıklanmaz yeni bir bağımsızlık oylamasının artık gündemde olduğunu ilan etti.
AB’den çıkma arzusunun arkasında üç neden yatıyor. Birincisi, esas olarak İngilizlerin kendilerini hiçbir zaman tam Avrupalı hissetmemiş olmaları. Bu milliyetçilik sularında yüzen “adalı farklılığı”, ulusal egemenliğin yitirildiği endişesi ve “eski Britanya” nostaljisiyle destekleniyor. Diğer iki neden ise, son genişleme dalgası sonrasında AB içinden gelen göçmenlere karşı gelişen ırkçı tınılı tepki ve temsili demokrasiye son derece bağlı olan İngilizlerin AB Komisyonu’nu antidemokratik bir teknokrat tahakkümü olarak görmeleri.
Britanyalı birçok sosyal tarihçi işin özünün, Britanyalıların hep kendilerini Alman veya Fransızlardan ziyade Amerikalılara, Avustralyalılara, hatta Hintlilere daha yakın hissetmelerinde yattığını söylerler. Serbest dolaşımla AB’den gelen göçün bir işgal algısı oluşturması ve Britanya parlamentosunun bu göçe karşı önlem almak için egemenlik haklarına yeniden kavuşması gerektiğine olan inanç, AB’den ayrılma yandaşlarının sandıkta kazanmasına yol açtı. Avam Kamarası’nda milletvekillerinin takriben yüzde 70’i AB’den çıkılmaması kanaatindeyken halkoylamasından çıkan sonuç az bir farkla da olsa ters yönde oldu. Bu durum, neden temsili demokrasinin beşiği İngiltere’de halkoylamasına geleneksel olarak hiç rağbet edilmediğini belki anlatıyor.
Bundan sonra gözler esas olarak AB’de olacak. AB’nin daha güçlü bir siyasal entegrasyonu gerçekleştirememesinde esas sorumluluğun Birleşik Krallık olduğu hep söylendi. Önümüzdeki yıllarda kıta Avrupa’sının iki büyük gücü Almanya ve Fransa’nın, “İngiliz ayakbağından” kurtulunca gerçek bir siyasal birlik kurmayı başarabilecekler mi? Pek umut vaat etmeseler de, göreceğiz? Her durumda 20. yüzyıl hızla geride kalıyor...

Yazarın Son Yazıları

Hınç politikaları ve nihilizm

Hınç politikaları ve nihilizm

Devamını Oku
04.09.2018
Bir otokrat prototipi

Bir otokrat prototipi

Devamını Oku
01.09.2018
Kayırma ekonomisinin bedeli

Kayırma ekonomisinin bedeli

Devamını Oku
28.08.2018
Üzerine suç atmanın dayanılmaz hafifliği

Üzerine suç atmanın dayanılmaz hafifliği

Devamını Oku
25.08.2018
Trump ve yeni otoriterizm

Trump ve yeni otoriterizm

Devamını Oku
21.08.2018
Büyük kriz gözüktü

Büyük kriz gözüktü

Devamını Oku
14.08.2018
İş Allah’a kalınca....

İş Allah’a kalınca....

Devamını Oku
11.08.2018
Anti-konformist gericilik ve yavaşlayan küreselleşme

Anti-konformist gericilik ve yavaşlayan küreselleşme

Devamını Oku
07.08.2018
Yeni-patrimonyalizm üzerine

Yeni-patrimonyalizm üzerine

Devamını Oku
04.08.2018
Liberalizmden doğan otoriter kapitalizm

Liberalizmden doğan otoriter kapitalizm

Devamını Oku
14.07.2018
Erdoğanizm Türkiyesi

Erdoğanizm Türkiyesi

Devamını Oku
10.07.2018
Post-komünist otoriter kapitalizm

Post-komünist otoriter kapitalizm

Devamını Oku
07.07.2018
Otoriter kapitalizmin geleceği

Otoriter kapitalizmin geleceği

Devamını Oku
03.07.2018
Kindar nesil böyle yetiştirilir

Kindar nesil böyle yetiştirilir

Devamını Oku
30.06.2018
Durum budur…

Durum budur…

Devamını Oku
26.06.2018
Yarın ve ötesi

Yarın ve ötesi

Devamını Oku
23.06.2018
Paçalardan akan ne?

Paçalardan akan ne?

Devamını Oku
19.06.2018
Kibrin otokrat hali

Kibrin otokrat hali

Devamını Oku
16.06.2018
Siyasette yalan ve yanlış

Siyasette yalan ve yanlış

Devamını Oku
12.06.2018
Tayyip Erdoğan pişman mıdır?

Tayyip Erdoğan pişman mıdır?

Devamını Oku
05.06.2018
Gazeteci istihbaratçıyla işbirliği yapınca...

Gazeteci istihbaratçıyla işbirliği yapınca...

Devamını Oku
02.06.2018
Dindaş/ırktaş demokrasisi

Dindaş/ırktaş demokrasisi

Devamını Oku
29.05.2018
Cumhurbaşkanı koruması PÖH’e teslim

Cumhurbaşkanı koruması PÖH’e teslim

Devamını Oku
26.05.2018
Üfürükçü hoca analizleriyle ekonomiyi yönetmek

Üfürükçü hoca analizleriyle ekonomiyi yönetmek

Devamını Oku
22.05.2018
HDP’nin alacağı oyun önemi

HDP’nin alacağı oyun önemi

Devamını Oku
19.05.2018
AB Sayıştayı’ndan YİP uyarısı

AB Sayıştayı’ndan YİP uyarısı

Devamını Oku
15.05.2018
Enkaza işaret etmek yeterli değil

Enkaza işaret etmek yeterli değil

Devamını Oku
12.05.2018
Diktatörler seçimle gider mi?

Diktatörler seçimle gider mi?

Devamını Oku
08.05.2018
HDP kilit parti olabilir

HDP kilit parti olabilir

Devamını Oku
05.05.2018
Seçim öncesi 1 Mayıs

Seçim öncesi 1 Mayıs

Devamını Oku
01.05.2018
Uzatmalı iktidar Ermenistan’da beş gün sürdü

Uzatmalı iktidar Ermenistan’da beş gün sürdü

Devamını Oku
24.04.2018
Ahlak düşkünlüğü siyaseti ve huzur ihtiyacı

Ahlak düşkünlüğü siyaseti ve huzur ihtiyacı

Devamını Oku
21.04.2018
Başkanlığı bir türlü bırakamayanlar

Başkanlığı bir türlü bırakamayanlar

Devamını Oku
17.04.2018
Trump’ın kuyruğundaki Macron

Trump’ın kuyruğundaki Macron

Devamını Oku
15.04.2018
Fransa’da yeniden laiklik tartışması

Fransa’da yeniden laiklik tartışması

Devamını Oku
14.04.2018
Satranççıya karşı tavlacı

Satranççıya karşı tavlacı

Devamını Oku
10.04.2018
Seçimli tek adam olmanın bazı zorlukları

Seçimli tek adam olmanın bazı zorlukları

Devamını Oku
07.04.2018
Sessiz devrimden kültürel karşıdevrime

Sessiz devrimden kültürel karşıdevrime

Devamını Oku
03.04.2018
Macron SDG’ye hangi vaatte bulundu?

Macron SDG’ye hangi vaatte bulundu?

Devamını Oku
31.03.2018
Irkçılığı besleyen yalan haberler

Irkçılığı besleyen yalan haberler

Devamını Oku
27.03.2018