İnsan nasıl güdülür?

18 Aralık 2017 Pazartesi

Merak edilen bir konudur bu: “İnsan nasıl güdülür?
Politikacıların yanıtını aradığı sorudur bu.
Pazarlamacılar, şirketler, yöneticiler bu yanıtın peşindedir.
Reklamcının şifresi de budur:
“İnsan nasıl güdülür?”
Yüzyıllar boyunca çeşitli araştırmalarla varılan yanıt: Havuç ve sopa ile.
Havuç, burna yaklaştırılan çekici yiyecektir.
Sopa da, yola gelmezse korkutan ceza.
Ben kestirmeden gideceğim:
İnsan umut ve korku ikilisi ile güdülür.
Kazanmayı “umut” edeceksin, kaybetmekten “korkacaksın”.
Günümüzde bunu veren iki sistem var:
Birincisi inançtır. Bu dünyada korkacaksın, öbür dünyayı umut edeceksin.
İkincisi de, taksitle mal edinme yöntemidir. Borcundan korkacaksın, elde ettiğini umut edeceksin.
İşte bu iki sistemle insanlar güdülüyor.
İnançla güdülüyor, köle ediliyorsun.
Borçla da esir edilip yıllarca hizmete koşuluyorsun.
İşte size kolayından toplumu güdüleme şifresi.
İnancın durdurduğu zihinsel eleştiri ile kapitalizmin kör edici mal edinme yöntemleri birleştiği zaman olan budur.
Bizim toplum neden ortaya çıkan hırsızlığa aldırmıyor?
Bizim toplum neden gözünün önündeki haksızlığı görmüyor?
Bizim toplum neden en açık din hükümlerine uymuyor?
Hırsızlık yapmayacaksın!
Başkasının malına el uzatmayacaksın!
Yalan söylemeyeceksin!
Bizim toplum neden bunları görmezden geliyor, duymamış gibi yapıyor?
İşte bundan.
İnancı kullanan politikacının istediği budur.
Parayı kullanan kapitalistin de istediği budur.
İnançla köleleşiyor, borçla esir alınıyorsun.
Artık yapacağın tek şey televizyon izleyip gülüp ağlamaktır.
Sen de öyle yapıyorsun.
Elinde cep telefonu.
Karşında TV ekranı.
Aldırma dünyaya, keyfine bak, salla gitsin.

***

Prof. Tayfun Atay önemli bir kitap yazdı:
“Görünüyorum. O Halde Varım”. Can Yayınları, 2017.
“Meşhuriyet Çağı” adını verdiği çağımızda “görünme”nin nasıl önem taşıdığını örnekleriyle açıklayan çok hoş bir kitap.
Samimi, açık, kendisini de içine koyduğu bir yapıt.
Artık “kim olduğunun” ya da “ne yaptığının” değil,
“nasıl göründüğünün” önem taşıdığını anlatıyor.
Çok doğru saptamalar.
Çok doğru analizler.
Çağın ve bizim kültürümüzün nereye geldiğinin seyir defteri.
Erich Fromm “Olmak mı? Sahip olmak mı?” demişti.
Fromm, büyük bir düşünür, psikiyatrist.
İnsanlardaki “sahip olmak” güdüsünün insanı insan yapan “olmak” ediminin yerini nasıl aldığını anlatıyordu.
İnsanlar artık “olmak” ile ilglenmiyor, kendilerine yabancılaşıyorlardı. Sonra da “sahip oldukları” ile kendi kimliklerini bulmaya çalışıyorlardı.
Kapitalizmin eleştirisi idi.
Şimdi bu da aşıldı. Artık “olmak” gibi “sahip olmak” da yeterli değildir. “Görünmek” her şeydir.
Ama işte, görünen de aslında hiçbir şeydir. Sadece görüntüdür. Bir dakika sonra da başka bir şey “görünecektir”.

***

İşte dostlarım, “insan böyle güdülür”.
Günümüzün havucu da budur, sopası da budur.
İnançla köle kılınan, borçla esir alınan günümüzün insanı, “görüntü” ile de avutulmaktadır.
Çözüm, zihinsel güdülenmeden kurtaran bilinçtir.
Özgür zihin soru soracak, sorgulayacak, eleştirecektir.
Yanlışı görecek, hesabını soracak, gücüne sahip çıkacaktır.
Zihinsel güdülenmeye karşı çıkmak hepimizin görevidir.
Doğru inanç, emeğimize sahip çıkmak görevimizdir.
Bilinçli uygar yaşam kendi ellerimizle gerçekleşecektir.
Köleliğe, esirliğe hayır.
İnsanca özgür, uygar yaşam...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024
Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları