Tehlikeli kavga

13 Şubat 2024 Salı

Tuzla Piyade Okulu’nda kimi genç teğmenlerin göğüslerine Atatürk resmi takmayı reddetmeleri üzerine başlayan olay sürecek görünüyor. Emekli Tuğgeneral Haldun Solmaztürk’ün dediği gibi olaydaki çarpıklık göze çarpmayacak cinsten değildir. Düşününce genç bir teğmenin Atatürk resmini takmakla takmamak konusundaki tavrı aynı cezaya çarptırılmaktadır. Neticede Atatürk resmini takmayı reddedenler ile onların bu davranışını kınayanlar eşit muameleye maruz bırakılarak TSK’den uzaklaştırılmaktadır. Durum oldukça gariptir. Bundan bir adım ötesi, genç bir teğmenin komutanın odasına çağrılması ve şöyle fırça yemesidir: “Oğlum seni geçen gün pastanede görmüşler, göğsünde Atatürk rozeti varmış. Bir daha böyle şeyler görmeyeyim.” 

Bu gidişle o günlere çok yok galiba! 

AKP’nin iktidara gelince bazı odaklarla çatışması kaçınılmaz görünüyordu. Emekli Orgeneral Kemal Yavuz (eski Harp Akademileri komutanı), irticanın orduyu hedeflemesi dolayısıyla kaçınılmaz olarak TSK ile çatışmaya gireceğini söylerdi. Belki içeriği dolayısıyla laiklik karşıtı çevrelerin en başta tasfiye etmeye çalışacağı kurumun Milli Eğitim Bakanlığı olması düşünülebilirdi. Kısacası laiklik, Cumhuriyetin temeli olduğundan TSK’nin gözbebeği durumunda korunacak ilkelerin en başta geleniydi. 

DP iktidara gelir gelmez Türkçe ezanın kaldırılması hazırlıklarına giriştiğine göre Cumhuriyet ilkelerinin talanı daha önce başlamıştı. Laik Cumhuriyet karşıtı DP iktidarı, Türk Devrimlerini halk tarafından tutmuş olanlar ve olmayanlar diye ikiye ayırırdı. İşin ilginci laiklik halk tarafından tutulmuş devrimler arasında sayılırdı. Oysa laiklik temel kavram olduğuna göre ilk saldırı hedeflerinden biri olacaktı. Nitekim oldu da. Onun için TSK’nin tasfiyesi planları ilerledikçe tartışmada keskinleşecektir. Tuzla Piyade Okulu’ndaki Atatürk resmi konusu bu çerçeve içinde ele alınmalıdır. Siyasi iktidar ciddi tepkilerin hedefi olacaktır. 

Ne yapılması gerektiğine gelince? 

Muhalefet bu saldırı karşısında tepkisiz kalmamalı ve Türkiye’nin sessizce ordusunun laikliğini tasviyesine göz yummayacağını göstermelidir. DP döneminde Arapça ezan konusunda CHP’nin tepkisini net şekilde koymamasının iktidarın cesaretini artıran bir etken olduğunu uzmanlar belirtmektedirler. CHP bu defa aynı yanlışa düşmemelidir. 

Yoksa TSK üzerindeki baskılar yoğunlaşacaktır. İlk hedef olarak sırada durmakta olan Milli Eğitim Bakanlığı’dır. 

MEB de TSK gibi laiklik karşıtı akımların, tarikat ve cemaatlerin talan yeri haline gelmiştir. MEB ve Diyanet İşleri bu alanda elbirliği yapmakta ve faaliyetlerini eşgüdüm halinde yürütmektedir. Bu arada tarihin görmüş olduğu en büyük sosyoekonomik krizi yaşamakta olan Türkiye’nin bekası da ciddi tehdit altındadır. 

Böyle bir ortamda içinde yüzdüğü kaosun da etkisiyle seçimlerden ciddi beklentisi olmayan iktidar siyasi havayı gerdikçe germektedir. Böyle bir gerginliğin büyük bir göç sorunuyla karşı karşıya olan Türkiye’yi nasıl etkileyeceğini tahmin etmek güç olmasa gerek. 

Muhalefet konunun ciddiyetini anlamalı, bir demokrasi ve laiklik mitingiyle konuya seyirci kalamayacağını, tepkinin gittikçe artacağını anlatmalıdır. TSK üzerinden siyasi manevra peşinde olanların hesaplarının çıkmayacağı ve Türkiye’yi yanlış yere sürükleyeceği şimdiden bilinmelidir. Siyasette mantığı tümüyle devreden çıkararak kaosun egemenliğinin peşinde olanların ne kadar büyük tehlikelerle burun buruna olduğunu, Netanyahu örneğinde açıkça gördük. İsrail’i kan ve ateşe boğan maceranın baş sorumlusunun ordunun da dahil olduğu bir gerginlikte umar arayan Netanyahu olduğunu görenler, bu badireden en büyük zararı onun göreceğini de kavrayacaklardır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları