İşin özü

İşin özü

18.02.2024 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sevgili,

Erzincan’ın İliç ilçesinde dört gün önce meydana gelen göçük olayından sonra bir uzman kazada kasıt olduğunu, çalışma ruhsatının derhal iptal edilmesi gerektiğini söylüyordu. Uzmanın gerekçesi açıktı: Artık çağın gerisinde kalmış siyanürle altın ayrıştırma yöntemini tıpkı sömürge madenciliğinin diğer türleri gibi derhal bırakmak gerekmektedir. Uzmana göre İliç’te meydana gelen ve dokuz işçimizi 400 bin kamyon çamura gömen olay bir kaza değil, bir iş cinayetidir. Yabancı şirket SSR Mining siyanürle ayrıştırdığı altını alıp götürürken siyanürü bize bırakıyordu. Dolayısıyla bu yöntem altını çıkaran yabancılar için maliyeti çok ucuz ama toprağın sahibi olan bizler için fevkalade yüksek maliyetli bir hale geliyordu.

***

AKP’nin iktidara geldiği son 20 yılda Türkiye, sömürge tipi madenciliğe, madeni çıkaranlar için son derece ucuz bu altın ayrıştırma yöntemine izin veren bir sürü anlaşma imzalamıştır. Azgelişmiş birçok ülke de bu yolda Türkiye’yi izlemiştir. İliç olayından sonra açıklama yapan, daha doğrusu hiçbir şey açıklamamak için açıklama yapıyor gibi görünen yetkililer bu yolda yürüneceğini, daha başka anlaşmalar olduğunu söylemişlerdir.

Oysa çağımızda bu modası geçmiş ve madenin üzerinde bulunduğu toprağın sahiplerine çok pahalıya mal olan sömürge madenciliği dönemi sona ermiştir. Batı’nın nükleer atıklarını, çöpünün göç dolayısıyla ortaya çıkan fazlalığını temizleme işini üstlenmiş olan Türkiye sömürge madenciliğinin de pisliğini temizlemeye çalışmaktadır. Ortada garip bir manzara vardır. Türkiye’de iktidar sınırlarını çizmiş, üstüne onları koruyacak askerleri dikmiş hükmünü sürmektedir. Yabancılar ise iktidar alesta beklerken toprak altından vatanı gizli gizli oymaktadır. Çıkan madeni atıklar toprağı ayağımızın altından alıp götürmektedir. Bu durumda iktidar toprağın üzerinde uyumakta olanlara karşı toprağı altından çekenlere bekçilik etmektedir.

Nitekim bu defa da öyle olmuş, olay üzerine harekete geçen yetkililer, maden bölgesinde oturan halk ile vatanı ve yaşamı savunanların temasını kesmeye çalışmıştır. 

İşin özünde Türkiye’nin bir numaralı sorunu üretimsizlik vardır. Ürediğinden az üreten Türkiye bir türlü içinde bulunduğu çağın üretim düzeyini ve çağdaş yaşamı yakalayamamaktadır. Yanlış anlaşılmasın üretim hiç artmıyor değil, fakat bu üretim çağın gerektirdiği nitelik ve nicelikte olamamaktadır.

***

Bütün sorunlar da bundan kaynaklanmaktadır. Emeğin kutsal olduğu ve ekonominin üretime dayandığı bir düzeni kuramayanlar yağma ve talana dayalı düzenlerinin doğal sonucu olarak baskı, zulüm rejimini egemen kılmaktadırlar. 20 yılda bu olgu daha çarpıcı hale gelmiştir ve iktidarın toplumun karşılaştığı sorunları çözmekte ve acze düştüğü her alanda iflas bayrağını çekmek zorunda kaldığı görülmektedir.

Bu durum her alanda çaresizliği üretmektedir. Her gün karşılaştığımız sorunların açıkça ortaya serdiği iflas olgusu budur. Emperyalizmin aşılmaz bir yük olmaya başlayan insan fazlası sorunu dolayısıyla ıskartaya çıkarılanların sürüldüğü diğer fazladan çöplerin süpürüldüğü, yağma ve talan düzeninin sürmesi için gerekli sıcak parayı temin eden emperyalizmin çıkardığı altınının kendi toprağı üzerinde bıraktığı zehri soluduğu Türkiye daha çok yeni maden anlaşmaları imzalayacaktır. Komprador burjuvazimiz bu düzene karşı çıkanları bastırmak, sindirmek, susturmak ve ezmek üzerine kollarını sıvarken, bu politikasını halka milliyetçilik, yurtseverlik olarak sunmaya çalışmaktadır. 

Oysa bu politika SSR Mining’in savunucusudur. 

Bu arada ayağımızın altından kayan toprak, üzerimize çöken yeryüzü, hepimizi önüne katıp sürükleyen sel de üretimsizlik çukurunda debelenen iktidarın iflas kanıtlarıdır.

Yazarın Son Yazıları

İyi insan (19 Mart 2024)

İyi insan

Devamını Oku
19.03.2024
Laiklik nedir?

Laiklik nedir?

Devamını Oku
06.03.2024
Yıldönümü

Yıldönümü

Devamını Oku
03.03.2024
Aslında biliyorlar

Aslında biliyorlar

Devamını Oku
01.03.2024
Vatan nöbeti

Vatan nöbeti

Devamını Oku
27.02.2024
Daha neler olacak?

Daha neler olacak?

Devamını Oku
25.02.2024
Ali Sirmen yazdı...

Türkiye hâlâ laik mi?

Devamını Oku
23.02.2024
Mutluluk mecburiyeti

Mutluluk mecburiyeti

Devamını Oku
20.02.2024
İşin özü

İşin özü

Devamını Oku
18.02.2024
Tehlikeli kavga

Tehlikeli kavga

Devamını Oku
13.02.2024
Kader mi?

Kader mi?

Devamını Oku
11.02.2024
Biat etmeyene hayat yok

Biat etmeyene hayat yok

Devamını Oku
09.02.2024
AKP yanıltıyor

AKP yanıltıyor

Devamını Oku
06.02.2024
Monşer

Monşer

Devamını Oku
04.02.2024
Neler olmaz ki?

Neler olmaz ki?

Devamını Oku
02.02.2024
Ne aceleniz var?

Ne aceleniz var?

Devamını Oku
30.01.2024
Bir ittifak nasıl kurulur?

Bir ittifak nasıl kurulur?

Devamını Oku
28.01.2024
Lütfedilen bir yaşam

Lütfedilen bir yaşam

Devamını Oku
27.01.2024
Ali Sirmen yazdı...

CHP-İsveç-NATO

Devamını Oku
26.01.2024
İyi insan (24 Ocak 2024)

İyi insan

Devamını Oku
24.01.2024
İflas budur işte

İflas budur işte

Devamını Oku
23.01.2024
Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Devamını Oku
21.01.2024
Sokak ve siyaset

Sokak ve siyaset

Devamını Oku
19.01.2024
Nasıl olacak?

Nasıl olacak?

Devamını Oku
16.01.2024
Zor günler

Zor günler

Devamını Oku
14.01.2024
Ali Sirmen yazdı

Türkiye’nin ekseni

Devamını Oku
12.01.2024
Yeni yerel yönetim

Yeni yerel yönetim

Devamını Oku
09.01.2024
Bir Kuvvacı dost

Bir Kuvvacı d

Devamını Oku
07.01.2024
Büyük çıkmaz

Büyük çıkmaz

Devamını Oku
06.01.2024
Din devleti

Din devleti

Devamını Oku
05.01.2024
Belliydi

Belliydi

Devamını Oku
02.01.2024
Aynı anıyı paylaşmak

Aynı anıyı paylaşmak

Devamını Oku
31.12.2023
Aynı vatanı paylaşmak

Aynı vatanı paylaşmak

Devamını Oku
29.12.2023
Durum

Durum

Devamını Oku
26.12.2023
‘Dostum Mozart’

‘Dostum Mozart’

Devamını Oku
24.12.2023
‘Anayasal kabahat!’

‘Anayasal kabahat!’

Devamını Oku
22.12.2023
Seçmenin tepkisi

Seçmenin tepkisi

Devamını Oku
19.12.2023
Bir garip patron

Bir garip patron

Devamını Oku
17.12.2023
Ali Sirmen yazdı...

‘Allah’ın gazabı’

Devamını Oku
15.12.2023
Hamas ve Kuvvacılar

Hamas ve Kuvvacılar

Devamını Oku
12.12.2023