Mehmet Ali Güller

Libya’nın bölünmesi sorunu

04 Mayıs 2020 Pazartesi

Libya Ulusal Ordusu Komutanı Halife Hafter, 27 Nisan’da yayımladığı görüntülü mesajda “Suheyrat Anlaşması’nın hükmünü yitirdiğini ve ülkenin başına geçtiğini” ilan etti!

Hafter’in bu hamlesi, 19 Ocak 2020’de yapılan Berlin Konferansı’nın 55 maddelik sonucunu da ortada kaldırmış oldu. (O konferansı değerlendirdiğimiz makalemizde, 55 maddenin Libya’ya “şimdilik” bir “uzlaşı” getirdiğini, ancak maddelerin sahaya yansıyıp yansımayacağının soru işaretli olduğunu belirtmiştik.)

Berlin Konferansı’nın ‘tek hükümet’ hedefi

Konferans, özetle “ikili iktidar” yapısını tekli hale getirerek Libya’nın birliğini koruyabilmeyi hedefliyordu.

Zira Tobruk merkezli bir Libya Temsilciler Meclisi vardı, bir de Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti… BM nezdinde meşru kuvvet Ulusal Mutabakat Hükümeti’ydi, çünkü 17 Aralık 2015’te Fas’ın Suheyrat kentinde varılan “Libya Siyasi Anlaşması” uyarınca Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi kurulmuştu. Ancak konseyin hükümet listesi Temsilciler Meclisi tarafından onaylanmayınca, ortaya ikili iktidar çıkmıştı.

Berlin’de mutabakata varılan 25. maddede “Temsilciler Meclisi’nin onayladığı tek, birleşik, kapsayıcı ve etkin bir hükümetin kurulmasını destekliyoruz” denilerek meşruiyet bir anlamda Ulusal Mutabakat Hükümeti’nden Temsilciler Meclisi’ne kaymıştı, bu da Hafter’in elini güçlendirmişti.

Uzatmayalım, 55 madde sahaya yansımadı ve iç savaş sürdü. Üstelik Türkiye’nin askeri desteğiyle Ulusal Mutabakat Hükümeti mevzi de kazandı. Hafter de bunun üzerine kendisini devlet başkanı ilan etti.

Moskova’dan hem Serrac’a hem Hafter’e uyarı

Hafter’in oldubittisi Türkiye başta olmak üzere pek çok devlet tarafından farklı tonlarda tepki gördü. ABD’nin Libya Büyükelçiliği “Hafter’in ülke yönetiminin askerlere geçtiği açıklamasından dolayı üzgünüz” derken, Fransa Dışişleri Bakanlığı “Libya ihtilafının tek taraflı kararlarla çözülemeyeceğine” dikkat çekti.

Tabii esas önemli olan Moskova’nın ne diyeceğiydi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov özetle “Hafter’in Libya yönetimine el koyduğu açıklamasını onaylamıyoruz” dedi ama cümlenin bütünü iki tarafa da işaret ediyordu: “Mareşal Hafter ile konuşmayı reddeden Sayın Serrac’ın son açıklamasını da onaylamadık, şimdi Mareşal Hafter’in tek başına Libya halkının nasıl yaşayacağına karar vereceği açıklamasını da onaylamıyoruz” (28.4.2020).

Moskova, 19 Ocak’taki Berlin Konferansı’yla 27 Nisan’da Hafter’in devlet başkanlığını ilan etmesi arasındaki birkaç gelişmeye işaret etmişti aslında:

19 Şubat’ta Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz es-Serrac, Hafter’le yürütülen müzakereleri askıya aldığını açıklamıştı.

25 Mart’ta Serrac hükümeti “Barış Fırtınası Operasyonu” başlatmıştı. Bu operasyon sonucunda Serrac kuvvetleri 13 Nisan’da Trablus’un batısındaki yedi beldeyi ve doğusundaki Sabrata şehrini ele geçirdi.

Ve Serrac bu askeri başarının üzerine 15 Nisan’da Hafter ile masaya oturmayacağını ilan etti.

Libya’da üçlü iktidar olasılığı

Moskova’dan istediği siyasi desteği en azından resmi olarak alamayan Hafter, bunun üzerine ramazan dolayısıyla ateşkes ilan etti! Ancak neticede hem sahada hem de diplomasi arenasında büyük kayıp verdi. Dahası bu taktik hatanın ardından Libya’daki ikili iktidar yapısının üçlü iktidara dönüşebileceğinin işaretleri oluştu.

27 Nisan’a kadar Ulusal Mutabakat Hükümeti bir tarafta, Libya Temsilciler Meclisi ve onun desteklediği Libya Ulusal Ordusu Komutanı diğer taraftaydı. Ancak Hafter’in çıkışının ardından Temsilciler Meclisi - Ulusal Ordu ittifakında çatırdama oluştu:

Örneğin Libya Ulusal Ordusu bünyesindeki birlik komutanı Eşref el-Meyyar, Hafter yerine Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih’e bağlılığını duyurdu. Örneğin Akile Salih, Hafter’in, büyük kayıplar verdiği için Rusya’nın telkiniyle ateşkes ilan ettiğini açıkladı. Dahası Salih, Rusların “yeni başkanlık konseyi” talebi doğrultusunda BM nezdinde yeni gelişmelerin olabileceğini açıkladı.

Libya’nın birliği Türkiye’nin yararına

Üçlü iktidar olasılığının ortaya çıkıp çıkmayacağı, son tahlilde Ulusal Ordu bünyesindeki birliklerin kopup kopmamasına bağlı…

Ancak üçlü iktidar olasılığından bağımsız olarak, yaşanan bu gelişmelerin Libya’yı “ikiye” bölünmeye götürebileceği ortada.

Bu ise Türkiye’nin Serrac hükümetiyle yaptığı deniz sınır anlaşmasını fiilen ortadan kaldıracaktır. Zira anlaşmaya konu olan Libya sınırı Serrac tarafında değil, diğer tarafta kalıyor. Dolayısıyla Libya’nın birliği en çok Türkiye için önemlidir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları