3 Mart Devrim Yasaları
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

3 Mart Devrim Yasaları

04.03.2020 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Alev Coşkun

Yıllardır Türk Aydınlanmasının temeline dinamit konulmak isteniyor, Aydınlanma devrimleri tersyüz etmeye çalışılıyor. Ancak akan su, tersine döndürülemez. Toplumsal gelişme, ortaçağa geriye itilemez. Yüce Türk milleti, bu temel akışa karşı olanları içten içe sezmektedir. Halkın içinde gelişen bir dip dalgası vardır. İşte durdurulamayacak olan budur...

3 Mart 1924, Laik Cumhuriyet’in üç temel yasasının kabul edildiği gündür. Cumhuriyet’in ve Atatürk’ün Aydınlanma Devrimlerinin temelidir. 29 Ekim 1923’te ilan edilen Türkiye Cumhuriyeti, 3 Mart 1924’te Meclis’te kabul edilen 3 yasa ile nitelik kazandı. Bu temel yasalar şunlardır:

Halifeliğin kaldırılması,

Şeriye ve Evkaf Bakanlığı’nın kaldırılması, Eğitim Birliği’nin sağlanması için mahalle mektepleri ve medreselerin kaldırılması.

Cumhuriyetin nitelikleri

Bu üç yasa nitelikleri ve içerikleri nedeniyle çok büyük devrimlerdir. Böylece Osmanlı Devleti’nin teokratik yapısı kenara itiliyor, din devleti yıkılıyor ve laik bir cumhuriyet kuruluyordu. 

Atatürk, 1 Mart 1924’te Millet Meclisi’nde dini kötüye kullanan politikacılara şöyle sesleniyordu:

“İslam dinini, asırlardan beri alışılageldiği şekilde, bir politika aracı konumundan uzaklaştırmak ve yüceltmek gereğini görüyoruz. Kutsal ve dini inançlarımızı ve vicdani değerlerimizi, karanlık olan ve her türlü çıkar ve ihtiraslara giriş sahnesi olarak kullananlar, bütün kısımlarından bir an önce kesin biçimde kurtarmak, milletin dünyevi (dünya ile ilgili) ve uhrevi (ahiret ile ilgili) mutluluğunun emrettiği bir zorunluluktur. Ancak bu suretle İslam dininin yüksekliği ortaya çıkar.” (TBMM Tutanak, Devre II, Cilt VII, S. 3-6)

Atatürk bu konuşmasıyla, 3 Mart’ta yapılacak değişikliklere işaret ediyor ve dinin politikacıların etkisinden arındırılmasını istiyordu.

Halifelik Kaldırılıyor

3 Mart Devrim Yasalarından birincisi, halifeliğin ilga edilmesidir. 

1500 yıllık halifelik kurumu kaldırılıyordu. Osmanlı Devleti’nde Halife aynı zamanda padişah yani devletin başıydı.

Ne yazık ki, Milli Mücadele’de emperyalist işgalcilere hizmet etmiş kimseler bu kurumu kullanmışlardır. Zaten Atatürk daha 1924 yılı başlarında, o devirde başbakan olan İsmet İnönü’ye gönderdiği telgrafta “Halifeliğin din ve siyaset açısından anlam ve önemini kaybettiğini” ve “Türkiye Cumhuriyeti’nin safsatalarla (boş ve temelsiz) uğraşmayacağını ve varlığını, bağımsızlığını tehlikeye atamayacağını” belirtmiştir.

Zaten egemenliğin, halkın elinde olduğu bir cumhuriyet yönetiminde, gücünü dinden, “hilafet”ten alan bir “devlet başkanı” olamazdı.

Tüm bu nedenlerle halifelik kurumu yani, devletin “din devleti” olma niteliği ortadan kaldırıldı. Bu olgu, yirminci asırda tüm İslam dünyasında yapılan en büyük devrimdir.

Şeriye ve Evkaf Bakanlığı

3 Mart’ta Meclis’te kabul edilen ikinci yasa, “Şeriye ve Evkaf Bakanlığı”nın kaldırılmasıdır.

Bu bakanlık, şeriat kurallarının uygulanmasında önemli görevler yapıyordu. Çağdaş bir toplumda din ile devletin birbirinden ayrılması gerekir.

Bu yasa ile aslında laiklik tanımlanmış ve işlerlik kazandırılmıştır. Yasa açık ve yalın olarak şöyle diyordu: “Topluma ait işlerle ilgili yasama ve yürütme yetkisi TBMM ile hükümetinindir. Dine ait işlemlerden sorumlu kurum ise Diyanet İşleri Başkanlığı’dır.”

Böylelikle, devlete, kamuya ve topluma ait işlerle inanç ve vicdanı ilgilendiren din konuları birbirinden ayrılıyordu. Din kurallarının kamuya ait işlemlerde başat olması terk ediliyor, onun yerine çağdaş hukuk öne geçiyordu.

Eğitim Birliği Yasası

3 Mart’ta kabul edilen üçüncü yasa Eğitim Birliği Yasası’dır. 

Şeriat kuralları penceresinden yürütülen ve din kurallarına dayalı mahalle mektepleri ortadan kaldırılıyordu. Osmanlı Devleti’nde eğitim ikiliği vardı. Bir yanda az da olsa modern ve çağdaş okullar, öte yanda dine dayalı “mahalle mektepleri” ve “medreseler” vardı. Eğitim Birliği Yasası ile şeriatı temel alan eğitim yerine, eleştirel aklı öne çıkaran çağdaş eğitim hedefleniyordu.

Tüm bu nedenlerle 3 Mart Üç Devrim Yasası, Cumhuriyetin ve Atatürk’ün laik esaslara dayalı Aydınlanma Devriminin temelleridir.

Sağcı ve Dinci İktidarlar

Çok partili sisteme geçtiğimiz 14 Mayıs 1950’lerden bugüne son 70 yıldır siyasal iktidara egemen olan sağ ve muhafazakâr partiler, bu üç devrim yasasına karşı olmuşlardır. Bu iktidarlar din duygularını siyasete alet etmek amacıyla daima bu üç yasayı delmek için çalışmışlar, gayret göstermişlerdir.

Bu geriye dönük iktidarların neden Milli Eğitim Bakanlığı’nı üstlenmek istedikleri açıktır. Amaç, Eğitim Birliği’ni yıkmak, eğitim sistemini tersine döndürmektir. Alabildiğine çoğalan Kuran kursları, alabildiğine çoğalan imam-hatip okulları, alabildiğine çoğalan dinsel vakıflar, “Eğitim Birliği Yasası”nı delmek, hatta ortadan kaldırmak amacını taşımaktadır.

İki ayrı dünya görüşü

Atatürk şöyle diyor:

“Uygar uluslar önünde saygınlık kazanmak isteyen Türk ulusu, çocuklarına vereceği eğitimi okul ve medrese namında birbirinden büsbütün başka iki çeşit kuruma teslim etmeye katlanamaz... Eğitim ve öğretim birleştirilmedikçe aynı fikirde, aynı zihniyette bireylerden oluşan bir ulus yapmaya olanak aramak boş bir uğraştır.”

Atatürk’ün bu sözleri, eğitimin tam ikiye bölündüğü günümüz Türkiyesi’nde geçerliliğini koruyor.

Ortaçağ karanlığı

Atatürkçüler, aydınlanmacılar, çağdaş toplum amacını taşıyanlar, bu üç temel yasayı korumak görevini taşıyorlar. 

Bu yasalar Türk toplumunu ortaçağ karanlığından kurtarmak amacını taşıyan ileri adımlardı.

Türk Aydınlanması, bu üç temel yasadan sonra birbirini tamamlayan devrimlerle yürütüldü. Devletin, toplumun, hukukun, eğitimin laikleşmesi sağlandı. 

Yıllardır Türk Aydınlanmasının temeline dinamit konulmak isteniyor, Aydınlanma devrimleri tersyüz etmeye çalışılıyor. 

Ancak akan su, tersine döndürülemez. Toplumsal gelişme, ortaçağa geriye itilemez. Yüce Türk milleti, bu temel akışa karşı olanları içten içe sezmektedir. Halkın içinde gelişen bir dip dalgası vardır. İşte durdurulamayacak olan budur...

Yazarın Son Yazıları

Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025