Laiklik vazgeçilmezimizdir! - Doç. Dr. Hüner TUNCER
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Laiklik vazgeçilmezimizdir! - Doç. Dr. Hüner TUNCER

18.01.2024 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

Atatürk Devrimi, Müslümanların çoğunluğundaki bir coğrafyada modern, laik ve demokratik devlete giden yolu açan ilk ve başarılı örnek olmuştu. Atatürk Devrimi, komşuları, bölgesi ve dünya için önemli bir barış üssü işlevini üstlenmişti.

Cumhuriyetçilik ilkesinin devrim niteliğinde oluşabilmesi için, devlet yaşantısında laiklik, halkçılık ve milliyetçilik (ulusçuluk) esaslarına da dayanması gerekliydi. Laiklik, devlet yönetiminde bütün yasaların ve yöntemlerin çağdaş bilim ile tekniğe dayanmasını, günün ve toplumun gereksinmelerine yanıt verebilecek durumda olmasını öngörmekteydi. Bu yönüyle dinsel inançların, toplum yaşantısına değişmez kurallar olarak etkisi olmamalıydı. 

YAŞAM FELSEFESİ

Müslümanlıkta din ile devlet işleri ayrı ayrı şeyler olmayıp birbirleri içinde erimiş durumdaydı. Devletin başı olan padişah, aynı zamanda halife sıfatıyla dinin de başıydı. Eğitim, ahlak ve devletlerarası ilişkiler dinsel nitelikliydi. Böyle olunca, yaşam felsefesi ve düşünce biçimi de dinsel olmak zorundaydı. 

Laiklik, bireyin dinsel inançlarının hükümet yönetiminde ve siyasal yaşantıda etkisinin olmamasıydı. Çünkü dinsel inançlar ve ibadet değişmeyen kurallara göre yürütülmekteydi. Halk yönetiminin ise günün koşullarına göre gelişmesi gerekmekteydi. 

Laiklik, vicdan özgürlüğünden başka, özgür olarak düşünmek, özgür olarak iradesine sahip olmak anlamına da gelmekteydi. Atatürk, laiklik konusunda şöyle demekteydi: “Biz ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz. Bizim yolumuzu çizen içinde yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız Türk ulusu, bir de Türk milletler tarihinin binbir facia ve ıstırap kokan yapraklarından çıkardığımız sonuçlardır.”

DİN ADAMLARI

Atatürk, dine ve dini değerlere karşı değil, hurafeciliğe ve din sömürücülüğüne karşıydı. Atatürk ile arkadaşlarına yakıştırılan din düşmanlığının altında yatan olay şuydu: Atatürk, toplumda din adamlarının siyasal, toplumsal ve kültürel etkinliklerini azaltmıştı, çünkü din, yozlaşmış uygulamalar yüzünden, o dönem için tutucu bir ideoloji niteliğine bürünmüştü. Bunun suçu da İslam dininde değil, toplumun genel gerileyişine koşut olarak yozlaşan din adamlarında ve onların işlevlerindeydi. Yoksa Atatürk dönemindeki hükümetler, dine karşı doğrudan tavır almak yerine, yararlanabilecekleri ölçüde dinden ve din adamlarından yararlanmışlar; ancak kendi devrimlerini tehlikeye düşürecek durumlarda, dine doğrudan doğruya müdahale etmişlerdi. 

Atatürk’e göre çağdaş uygarlığın temelinde akıl ve bilim olmalıydı; dini değerler değil. Başka bir deyişle Türk Devrimi, akıl ve bilimi yol gösterici olarak kabul ederek, toplumu ve yeni Cumhuriyeti biçimlendirmeliydi. Türk Devrimi, Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş uygarlık düzeyine çıkarılması olayıydı. 

100 yıllık Cumhuriyet tarihi göstermiştir ki toplumumuzdaki cahil, eğitimsiz halk-aydın ayrışması hâlâ bugün de sürmektedir. Aydınlarımız ne yazık ki toplumu çağdaş düzeye ulaştırmak yerine kolay yola başvurmuş ve mevcut  düzende kalmayı yeğlemişler. Böylelikle, eğitimsiz kitlelerle kendileri arasındaki uçurumu daha da derinleştirmişlerdir. Tabii bunda 1950’den bu yana iktidara gelen hükümetlerin büyük rolü olmuştur. Oy kaygısı nedeniyle bu hükümetler, toplumu kalkındırmak ve çağdaşlaştırmak yerine, dinin sömürülmesi yoluyla kitleleri uyutma yolunu seçmişler ve laiklik karşıtı bir tutum benimseyerek çağdaş olmaya sırtlarını dönmüşlerdir.

ÇAĞDAŞLIK YOLU

Artık bu durumu tersyüz etmenin zamanı gelmiştir. Özgür Özel’in liderliğindeki CHP’nin yeni yönetiminin, Atatürk’ün gösterdiği çağdaşlık yolunu benimseyerek laik, demokratik ve çağdaş Türkiye’yi yeniden inşa etmesini büyük bir sabırsızlıkla bekliyoruz!

Dini hurafelere, tarikatlar ve cemaatlere 21. yüzyılın Türkiye’sinde kesinlikle yer olmamalıdır. Bundan böyle hiçbir iktidar, Atatürk Devrimini hiçe saymamalı ve özellikle devrimin en güçlü temellerinde biri olan laiklik ilkesini karşısına almamalıdır. Aksi takdirde, Atatürk’ü ve devrimini yürekten benimseyen Türk halkını karşısında bulmayı göze almak zorunda kalacaktır.

DOÇ. DR. HÜNER TUNCER

Yazarın Son Yazıları

Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma - Prof. Dr. Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025