Beni kovmadıkları sürece yazacağım...
1960 yılının haziran ayında Ankara’nın ünlü Piknik’inin önünden geçiyorum. Piknik ki kahve desen değil, meyhane desen değil, lokanta desen değil... Fransız “Café”lerinin Türkiye’deki ilk örneği. Masalar terasa çıkmış, kaldırıma dayanmış.
Kayıp tuzlu bastoncuk! Özdemir İnce’nin yazısı...
Adana’da Salkım adlı dergide 1954’te şiir yayınlamışım. Nihat (Ziyalan) ve Yılmaz (Güney) da o tarihlerde yayın dünyasına dergilerde girmiş olmalılar. Nihat, akıl almaz bir şey, Türkiye’de yayınlanan şiirlere benzemeyen şiirler yazıyordu o sırada. Ankara’nın, İstanbul’un İkinci Yenilerine benzemeyen şiirler. Tuzlu Bastoncuk (Baton Salé) adlı müthiş bir şiir yayınlamıştı.
Nihat’ın yeni kitabı Sevdakeş’teki (Yapı Kredi Yayınları) bir şiirinde (Maya Çaldım Toprağa, s. 64) şu dizelere rastlıyorum: “Yeşilçam’da at koşturur/ Kolu kırık dığıdık/ Zorlamayın/ Soyunamam”.
Yıl 1968 ya da 69. Yılmaz, Nihat’la görüşüp bir film işi ayarlamış. Nihat’ın film çekilirken attan düşüp kolunu kırdığını söylediler. Yukarıdaki şiirin ilk iki dizesi, o attan düşmeye gönderme yapıyor. İzleyen iki dizede ise sinemayı bırakmasının ipucu var.
Claire Hanım’ın işleri... Özdemir İnce’nin yazısı... (15 Kasım 2022)
“Claire Lajus kadar Türk şiirini öğrenmeye ve sevmeye bilinçle hevesli bir insan tanımadım. Türkçeyi çok iyi öğrendi, şiir yazacak kadar iyi öğrendi ve öğrenmeyi sürdürüyor. Çağdaş, bir özgür şiir yazıyor Lajus’nun Kulağı Kirişte’deki (VeYayınevi) şiirleri de böyle.. Başı ve sonu olan; sözcük ve dizelerin yılkı atları gibi bozkırda dolaşmadığı bir şiir. Yalın ve bilge... Kendisi ile, ötekileştirmeden başkası ile de boğuştuğu, çok sesli, som kütleli şiirler. Aytekin Karaçoban’ın çevirisi de fırından yeni çıkmış ekmek gibi mis gibi kokuyor.”
Gennadi Aygi... Özdemir İnce’nin yazısı...
Nâzım Hikmet ve Boris Pasternak’ın “manevi oğul” sayıp titizlikle koruduğu, dünyanın en önemli şair ve eleştirmenlerinin “yeni, şiir sanatı cephesinde devrimci ve büyük” saydıkları, Şiirleri 50 dolaylarında dile çevrilen, şiirlerimi Çuvaşçaya çevirmiş Gennadi Aygi’yi (Çuvaşistan, 1934 - Moskova, 2006), 1985-86 yıllarında, dünyaya tanıtan Léon Robel ve “Volga’nın Mallarmési” unvanını veren Antoine Vitez sayesinde tanımıştım.
Gennadi’nin şiirleri Azer Yaran tarafından dilimize çevrildi ve Sen, Simasıyla Çiçeklerin ( İyi Şeyler Yayınevi, 1995) adıyla yayımlandı. Aygi’nin şiirleri ayrıca Ülker İnce tarafından, Peter France’ın İngilizce çevirisinden dilimize çevrildi ve Seçilmiş Şiirler (Şiirden Yayınevi, 2015) adıyla yayımlandı.
2006’da Hürriyet gazetesinde (3.2.2006) Rusya Başkanı Putin’e seslenen bir yazı yayımladım. 18 gün sonra, 21 Şubat 2006 günü Gennadi Aygi yoksul ama çok büyük bir şair olarak öldü.
Uçak kazasında altı bilim insanı yaşamını yitirmişti
Gazetemiz yazarı Özdemir İnce’nin, 2007 yılında, Isparta’da meydana gelen uçak kazasında yaşamını yitiren Prof. Dr. Engin Arık’la 28 Temmuz 2002’de yaptığı söyleşi, toryumun önemini yine ortaya koyuyor.
Altı bilim insanı yaşamını yitirmişti
Prof.Dr. Engin Arık, altı meslektaşı ile birlikte Isparta’da çok önemli bir bilimsel toplantıya katılmak üzere yola çıkmıştı. Kazadan sonra suikast olasılığı ortaya atıldı, herhangi bir sonuç çıkmadı ama hâlâ gündemde...
Avrupa: ‘Türkler, Avrupa’dan gidin!!’, Asya: ‘Türkler, bozkıra gidin!’ Özdemir İnce’nin yazısı...
Fransız aykırı tarihçi ve Doğu uzmanı Gaston Gaillard’ın Türkler ve Avrupa adlı talihsiz kitabından söz etmek istiyorum. Gaillard’ın kitabı 1920’de yayınlandı ve bildiğim kadarıyla bir daha basılmadı. Derken bir babayiğit yayıncı (Kanon Yayınları, Ocak 2021) çıkıp kitabı yayımladı.
Onur sahibi bir tarihçi çıkıp Avrupa’nın Türklere karşı ırkçı bir politika sürdürdüğünü, I. Dünya Savaşı’nın Osmanlı’ya karşı bir tür Haçlı Savaşı olduğunu yazıyor.
1920’de Ermeni sorununa el atıp, Kafkaslar’da ve Doğu Anadolu’da yaşananları anlatıyor, ki anlattıklarından bir soykırım izlenimi edinmek mümkün değil. Kitap 1920’de yayınladığına göre, kimse Gaillard’ın Cumhuriyet tarafından tavlandığı iddiasında bulunamaz. Kitap bu bakımdan çok önemli!
Tarihimize tanık bir Avrupalı’nın vicdanının sesi! Özdemir İnce’nin yazısı...
Fransız aykırı tarihçi ve Doğu uzmanı Gaston Gaillard’ın Türkler ve Avrupa adlı talihsiz kitabından söz etmek istiyorum. Gaillard’ın kitabı 1920’de yayınlandı ve bildiğim kadarıyla bir daha basılmadı. Derken bir babayiğit yayıncı (Kanon Yayınları, Ocak 2021) çıkıp kitabı yayımladı.
Onur sahibi bir tarihçi çıkıp Avrupa’nın Türklere karşı ırkçı bir politika sürdürdüğünü, I. Dünya Savaşı’nın Osmanlı’ya karşı bir tür Haçlı Savaşı olduğunu yazıyor.
1920’de Ermeni sorununa el atıp, Kafkaslar’da ve Doğu Anadolu’da yaşananları anlatıyor, ki anlattıklarından bir soykırım izlenimi edinmek mümkün değil.
Kitap 1920’de yayınladığına göre, kimse Gaillard’ın Cumhuriyet tarafından tavlandığı iddiasında bulunamaz. Kitap bu bakımdan çok önemli!
‘Yazınsal Okuma Süreçleri¹ Özdemir İnce’nin yazısı...
Ayşe Eziler Kıran ve Zeynel Kıran’ın tamamen yenilenmiş ve güncellenmiş 5. baskısını yapan kitapları Yazınsal Okuma Süreçleri’nin (Seçkin Yayıncılık) amacı, günümüz öncesi ve günümüz yapıtlarını yazarlarından bağımsız olarak nesnel bir biçimde okumak, incelemek, çözümlemek için son yıllarda sıklıkla kullanılan yazınsal ve dilsel kuramları tanıtmak.
Özellikle yazın kuramları konusunda bilimsel çalışma, yazınsal çözümleme yapan yeniliklere açık araştırmacılara ve öğrencilere yönelik kitabın bir amacı da yazınsal eleştiri yapmak isteyenlere temel dilsel ve sanatsal araçlar sunmak.
Çeviri sanatı, Pablo Neruda, Evrensel Şarkı¹! Özdemir İnce’nin yazısı...
İkinci Yeni zamanında bazı önemli şairlerin adları istifleme sıralanmıştı ama bunların hiçbiri dilimize çevrilmemişti. Malumatfuruşluk edilmişti. İçerik ve biçim olarak devrimci niteliğe sahip iki ozan Ezra Pound ² ve Pablo Neruda’nın başyapıtları ancak bu yıl (2020) yayınlandı. İkinci Yeni şairleri Pound’un adını hemen her yazıda anmışlar ama Neruda neredeyse hiç anılmamıştı.
Claire Hanım’ın işleri... Özdemir İnce’nin yazısı... (19 Ocak 2022)
“Claire Lajus kadar Türk şiirini öğrenmeye ve sevmeye bilinçle hevesli bir insan tanımadım. Türkçeyi çok iyi öğrendi, şiir yazacak kadar iyi öğrendi ve öğrenmeyi sürdürüyor.
Çağdaş, bir özgür şiir yazıyor Lajus’nun Kulağı Kirişte’deki (VeYayınevi) şiirleri de böyle.. Başı ve sonu olan; sözcük ve dizelerin yılkı atları gibi bozkırda dolaşmadığı bir şiir. Yalın ve bilge...
Kendisi ile, ötekileştirmeden başkası ile de boğuştuğu, çok sesli, som kütleli şiirler. Aytekin Karaçoban’ın çevirisi de fırından yeni çıkmış ekmek gibi mis gibi kokuyor.”
Yazınsal okuma süreçleri...
Ayşe Eziler Kıran ve Zeynel Kıran’ın , tamamen yenilenmiş ve güncellenmiş 5. baskısını yapan kitapları Yazınsal Okuma Süreçleri’nin (Seçkin Yayıncılık) amacı, günümüz öncesi ve günümüz yapıtlarını yazarlarından bağımsız olarak nesnel bir biçimde okumak, incelemek, çözümlemek için son yıllarda sıklıkla kullanılan yazınsal ve dilsel kuramları tanıtmak.
Özellikle yazın kuramları konusunda bilimsel çalışma, yazınsal çözümleme yapan yeniliklere açık araştırmacılara ve öğrencilere yönelik kitabın bir amacı da yazınsal eleştiri yapmak isteyenlere temel dilsel ve sanatsal araçlar sunmak.
Kayıp tuzlu bastoncuk! Özdemir İnce’nin yazısı... (10.12.2021)
Adana’da Salkım adlı dergide 1954’te şiir yayınlamışım. Nihat (Ziyalan) ve Yılmaz (Güney) da o tarihlerde yayın dünyasına dergilerde girmiş olmalılar. Nihat, akıl almaz bir şey, Türkiye’de yayınlanan şiirlere benzemeyen şiirler yazıyordu o sırada. Ankara’nın, İstanbul’un İkinci Yenilerine benzemeyen şiirler. Tuzlu Bastoncuk (Baton Salé) adlı müthiş bir şiir yayınlamıştı.
Nihat’ın yeni kitabı Sevdakeş’teki (Yapı Kredi Yayınları) bir şiirinde (Maya Çaldım Toprağa, s. 64) şu dizelere rastlıyorum: “Yeşilçam’da at koşturur/ Kolu kırık dığıdık/ Zorlamayın/ Soyunamam”.
Yıl 1968 ya da 69. Yılmaz, Nihat’la görüşüp bir film işi ayarlamış. Nihat’ın film çekilirken attan düşüp kolunu kırdığını söylediler. Yukarıdaki şiirin ilk iki dizesi, o attan düşmeye gönderme yapıyor. İzleyen iki dizede ise sinemayı bırakmasının ipucu var.
‘Yazınsal Okuma Süreçleri¹ Özdemir İnce’nin yazısı...
Ayşe Eziler Kıran ve Zeynel Kıran’ın tamamen yenilenmiş ve güncellenmiş 5. baskısını yapan kitapları Yazınsal Okuma Süreçleri’nin (Seçkin Yayıncılık) amacı, günümüz öncesi ve günümüz yapıtlarını yazarlarından bağımsız olarak nesnel bir biçimde okumak, incelemek, çözümlemek için son yıllarda sıklıkla kullanılan yazınsal ve dilsel kuramları tanıtmak.
Özellikle yazın kuramları konusunda bilimsel çalışma, yazınsal çözümleme yapan yeniliklere açık araştırmacılara ve öğrencilere yönelik kitabın bir amacı da yazınsal eleştiri yapmak isteyenlere temel dilsel ve sanatsal araçlar sunmak.
Türkçe ibadet ve Arapçılık! Özdemir İnce’nin yazısı...
İslam’da da reform gereklidir. Bunun ilk adımı Türkçe Kuran ve Türkçe ibadettir. Müslüman Türkler bu konuda dünyaya örnek olmalı. İslam dini Arap olmayan Müslümanlar için sadece bir dindir. Bu nedenle Arapçayı kutsallaştırmak gayrı milli olup Araplaşma emperyalizmine hizmettir. Cemil Kılıç’ı bu kitabı anlaşılır bir dille ve sağlam kaynaklara dayanarak yazdığı için kutlarım.
Kayıp tuzlu bastoncuk! Özdemir İnce’nin yazısı... (19.06.2021)
Adana’da Salkım adlı dergide 1954’te şiir yayınlamışım. Nihat (Ziyalan) ve Yılmaz (Güney) da o tarihlerde yayın dünyasına dergilerde girmiş olmalılar. Nihat, akıl almaz bir şey, Türkiye’de yayınlanan şiirlere benzemeyen şiirler yazıyordu o sırada. Ankara’nın, İstanbul’un İkinci Yenilerine benzemeyen şiirler. Tuzlu Bastoncuk (Baton Salé) adlı müthiş bir şiir yayınlamıştı.
Nihat’ın yeni kitabı Sevdakeş’teki (Yapı Kredi Yayınları) bir şiirinde (Maya Çaldım Toprağa, s. 64) şu dizelere rastlıyorum: “Yeşilçam’da at koşturur/ Kolu kırık dığıdık/ Zorlamayın/ Soyunamam”.
Yıl 1968 ya da 69. Yılmaz, Nihat’la görüşüp bir film işi ayarlamış. Nihat’ın film çekilirken attan düşüp kolunu kırdığını söylediler. Yukarıdaki şiirin ilk iki dizesi, o attan düşmeye gönderme yapıyor. İzleyen iki dizede ise sinemayı bırakmasının ipucu var.
Çeviri sanatı, Pablo Neruda, Evrensel Şarkı¹
İkinci Yeni zamanında bazı önemli şairlerin adları istifleme sıralanmıştı ama bunların hiçbiri dilimize çevrilmemişti. Malumatfuruşluk edilmişti. İçerik ve biçim olarak devrimci niteliğe sahip iki ozan Ezra Pound ² ve Pablo Neruda’nın başyapıtları ancak bu yıl (2020) yayınlandı. İkinci Yeni şairleri Pound’un adını hemen her yazıda anmışlar ama Neruda neredeyse hiç anılmamıştı.
Türkçe ibadet ve Arapçılık! Özdemir İnce'nin yazısı...
İslam’da da reform gereklidir. Bunun ilk adımı Türkçe Kuran ve Türkçe ibadettir. Müslüman Türkler bu konuda dünyaya örnek olmalı. İslam dini Arap olmayan Müslümanlar için sadece bir dindir. Bu nedenle Arapçayı kutsallaştırmak gayrı milli olup Araplaşma emperyalizmine hizmettir. Cemil Kılıç’ı bu kitabı anlaşılır bir dille ve sağlam kaynaklara dayanarak yazdığı için kutlarım.
‘Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme’ Özdemir İnce'nin yazısı...
“Taylan Kara’nın kitabı 600 adet basılmış ama 6 bin, 60 bin, 600 bin basılıp okunması gereken bir kitap. Ben bu yazıyı yazmasam başkaları -barış içinde birlikte yaşama yandaşları- asla yazı yazmazlar. Onlar çorbayı içmek için sıra beklerler. Övmek gerekmez ki yerin dibine batırın! Onu da yapmazlar, yapamazlar çünkü güçleri yetmez. Yazar, bu uyutan ve ahmaklaştıran edebiyatın neden ve nasıl yaratıldığını, nasıl palazlandığını, nasıl egemen olduğunu anlatıyor zaten.”
Claire Hanım’ın işleri... Özdemir İnce'nin yazısı... (15.03.2021)
“Claire Lajus kadar Türk şiirini öğrenmeye ve sevmeye bilinçle hevesli bir insan tanımadım. Türkçeyi çok iyi öğrendi, şiir yazacak kadar iyi öğrendi ve öğrenmeyi sürdürüyor. Çağdaş, bir özgür şiir yazıyor Lajus’nun Kulağı Kirişte’deki (VeYayınevi) şiirleri de böyle.. Başı ve sonu olan; sözcük ve dizelerin yılkı atları gibi bozkırda dolaşmadığı bir şiir. Yalın ve bilge... Kendisi ile, ötekileştirmeden başkası ile de boğuştuğu, çok sesli, som kütleli şiirler. Aytekin Karaçoban’ın çevirisi de fırından yeni çıkmış ekmek gibi mis gibi kokuyor.”
Claire Hanım’ın işleri... Özdemir İnce'nin yazısı... (18.02.2021)
“Claire Lajus kadar Türk şiirini öğrenmeye ve sevmeye bilinçle hevesli bir insan tanımadım. Türkçeyi çok iyi öğrendi, şiir yazacak kadar iyi öğrendi ve öğrenmeyi sürdürüyor. Çağdaş, bir özgür şiir yazıyor Lajus’nun Kulağı Kirişte’deki (VeYayınevi) şiirleri de böyle.. Başı ve sonu olan; sözcük ve dizelerin yılkı atları gibi bozkırda dolaşmadığı bir şiir. Yalın ve bilge... Kendisi ile, ötekileştirmeden başkası ile de boğuştuğu, çok sesli, som kütleli şiirler. Aytekin Karaçoban’ın çevirisi de fırından yeni çıkmış ekmek gibi mis gibi kokuyor.”
Çeviri sanatı, Pablo Neruda, Evrensel Şarkı
İkinci Yeni zamanında bazı önemli şairlerin adları istifleme sıralanmıştı ama bunların hiçbiri dilimize çevrilmemişti. Malumatfuruşluk edilmişti. İçerik ve biçim olarak devrimci niteliğe sahip iki ozan Ezra Pound ² ve Pablo Neruda’nın başyapıtları ancak bu yıl (2020) yayınlandı. İkinci Yeni şairleri Pound’un adını hemen her yazıda anmışlar ama Neruda neredeyse hiç anılmamıştı.
ÂŞIK VEYSEL GERÇEĞİ
Cumhuriyeti ve kurucularını kötülemek isteyenler 1923-1950 arasında geçen olayları saptırarak anlatırlar, üzerine yalanlar eklerler. Örneğin İsmet İnönü, Kurtuluş Savaşı’nda hiçbir savaş kazanmamıştır. I. ve II. İnönü savaşlarını kazandığı bir yalandır. Tam tersine savaş sırasında samanlığa saklanmış, sonra ortaya çıkmıştır.
Roger Garaudy ve Kıyısız Gerçekçilik! Özdemir İnce'nin yazısı...
“Saint-John Perse’in yaşamı ve yapıtı üzerine bir tanıtma yazısı yazmaya karar verince, Fransızca ve Türkçe yayınları tekrar gözden geçirmek istedim. Bu nedenle Roger Garaudy’nin (Mehmet H. Doğan’ın çevirdiği) Kıyısız Bir Gerçekçilik Üzerine’yi okumaya başladım ve 107’inci sayfadaki (ilk baskıda 10’uncu sayfada) şu cümleye gelince gözlerime inanamadım: ‘En yakın yardımcısı olduğu ve izinden gitmek istediği Briand’ın görüş açısı içinde kalarak 1933’ten itibaren Hitlerciliğin kabarmasından yana oldu.’ FOL Yayınları’nca yayımlanan yeni basımı elime alınca Mehmet H. Doğan’ın yanlış çevirdiği o yeri arayıp buldum. 1967 ve 1981 baskılarının aynısıydı.”
Çeviri sanatı, Pablo Neruda, Evrensel Şarkı¹ Özdemir İnce'nin yazısı...
İkinci Yeni zamanında bazı önemli şairlerin adları istifleme sıralanmıştı ama bunların hiçbiri dilimize çevrilmemişti. Malumatfuruşluk edilmişti. İçerik ve biçim olarak devrimci niteliğe sahip iki ozan Ezra Pound ² ve Pablo Neruda’nın başyapıtları ancak bu yıl (2020) yayınlandı. İkinci Yeni şairleri Pound’un adını hemen her yazıda anmışlar ama Neruda neredeyse hiç anılmamıştı.
‘Sol İlahiyat’tan Peder Betto, Brezilya Devlet Başkanı Bolsonaro’yu dünyaya ihbar ediyor: Ölüme terk edildiler
Güney Amerika’da, Bartolomeo de las Casas’tan Dom Helder Camara’ya uzanan “Kurtuluş Teolojisi” geleneği devam ediyor. Biraz sonra okuyacağınız, Peder Betto’nun kaleme aldığı “Yurtdışındaki Dostlara Mektup” bunun son kanıtı.
Özdemir İnce’den Taylan Kara'nın kitabı üzerine...
“Bir yazarın (eleştirmenin) kalitesini yazıları kadar yaptığı alıntılar da belirler. Taylan Kara’nın, Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme 2 (Bulut Yayınları) kitabını okuyunca bu adamın akılla bir işi var, dedim içimden. Akıl iyidir!”