Batı Konferansı'nda son durum

Dağhan Duru NBA'de Batı Konferansı'ndaki eşleşmeleri değerlendirdi...

Batı Konferansı'nda son durum
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 22.04.2015 - 10:08

NBA’de playoff heyecanı başlamışken normal sezonda kanın gövdeyi götürdüğü batı konferansında  eşleşmeleri değerlendirmek istiyorum.

Warriors-Pelicans 2-0
Warriors NBA genelinde en iyi galibiyet yüzdesine sahip takım. Oynadıkları yüksek tempo basketbol yüzünden her ne kadar elit bir savunma takımı sayılmasalar da bireysel olarak oldukça iyi savunmacılara sahipler. Green, İgaudola, Thompson ve Bogut bunlara en iyi örneği teşkil ediyor. Geçen yıla oranla en önemli artıları benchten aldıklar katkının artması oldu. Bu yıl koçluğa getirilen Steve Kerr’ın rotasyonda David Lee’nin rolünü Dreymound Green’e vermesi takımın oyununu daha kompakt bir hale getirdi. Bilhassa hücum anlamında 4 kısalı düzeni - Green’İ lig genelinde bu pozisyonda zorlayabilecek oyuncu adedi bir elin parmaklarını geçmiyor- takımı en azından normal sezonda kendi evinde yıkılmaz bir kule haline getirdi.  Normal sezonda evlerinde sadece 2 maç kaybettiler. Rakipleri Pelicans bu yıl belki de lig genelinde pozisyonunda en dominant oyuncu konumuna yükselen Anthony Davis önderliğinde biraz da Thunder’ın normal sezonda İbaka ve Durant’ı kaybetmesinden faydalanarak playoff yapabildi. Oyuncu bazında ilk beş kaliteleri son derece iyi olmasına rağmen Holiday ve Eric Gordon’ın müzmin hale gelen sakatlıkları onların belini büktü. Benchten yeterince katkı alamamaları ayrı bir mevzu. Tyreke Evans’ı sezon içinde bir numara olarak kullanmaları onları hücum anlamında kısıtlı bir takım yapsa da ikiz kuleler Ömer ve Davis savunmayı toparlarken sezon ortasında takıma iyi bir ön alan savunmacısı olan Pondexter’ı dâhil etmeleri önemli bir hamleydi. Ryan Anderson’ın seri genelinde benchten sağlayacağı katkı takımın Warriors karşısında skor anlamında maça tutunmasını belirleyecek gibi duruyor.

Memphis-Portland 1-0
Lig genelinde en sert savunmayı yapan fakat geçtiğimiz yıllarda hücumda yaşadıkları sıkıntılar sebebiyle playoffta ligin elit takımları takımlarına karar maçlarında direnemeyen Memphis bu anlamada sezon ortası yaptığı Jeff Green hamlesiyle biraz olsun rahatladı. Rakipleri Portland ise Wesley Mattews’ın sakatlığının ardından zaten kısıtlı olan bench ve Aldrige’in sağlık problemleri yüzünden oldukça sıkıntılı bir dönem geçiriyor. Sezon genelinde rakibine karşı açık bir üstünlüğü olan Memphis’in serinin ilk maçında rakibini sahadan silmesi şaşırtıcı değildi. Mattews’ın yokluğunda Afallo da olmayıp üstüne üstlük Lillard’ın feci bir basketbol oynadığı gecede rakiplerine 15 sayı farkla mağlup oldular. Üstelik Memphis’te Conley sakatlığının etkisiyle sadece 18 dakika sahada kaldı. Serinin gidişatını all star arasından beri performansında ciddi bir düşüş yaşayan Lillard’ın performansının belirleyeceğini düşünüyorum. Mattews’ın yokluğunda Batum’un savunmada üstleneceği rolün artması gerek ama her şeyden önce gelecek sezon için acilen benche derinlik kazandırmalılar.

Rockets-Mavericks 1-0
Bu sezon ortaya koyduğu performansla birçok NBA otoritesine göre MVP olması beklenen Harden önderliğinde Houston birçok ana rotasyon oyuncusunu sezon içinde kaybetse de Batı’da ikinci sıradan playoff biletini kaptı. Dallas ise sezon ortasında all star guard Rondo’yu takıma katıp en azından bu pozisyondaki bariz handikabını çözmüş oldu. Yalnız Rick Carlise ile sezon içinde birçok sıkıntı yaşayan Rondo takıma bir türlü tam anlamıyla adapte olamadı. Bunda topu elinde isteyen ve Nowitzki’nin ilerleyen yaşıyla takımın hücum lideri konumundaki Monta Eliis’in payı da yok değil. Sıkıntılı bir takım kimyası olan Mavericks önünde Howard’ın pota altındaki varlığı kafaca da sahada olursa işleri Houston adına çok kolaylaştıracaktır. Zaten iki senedir normal sezonlarda yatıp playoff dönemine kendini saklayan pivot bir şampiyonluk yüzüğü istiyorsa mental olarak %100’ünü sahaya koymalı. Mavericks önünde daha iyi savunmacılara sahip olmaları – bilhassa takaslar sonrası takıma katılan Jr Smith, Corey Brewer ikilisi- sayesinde seriyi bir şekilde kazasız geçeceklerini düşünüyorum.

Clippers-Spurs 1-0
Batıda playoff eşleşmeleri içinde en çekişmeli olması beklenen seri bence. Sahadaki eşleşmelerden tutun koçların kalitesine kadar – gerçi Popovic aktif koçlar arasında herkese ağır bassa da- mükemmele yakın bir eşleşme. Spurs üçüncü viteste götürdüğü sezonda son bir ay yakaladığı ivmeyle bir ara konferansta ikinci sıraya yükselse de son maçlar sonunda yeniden kendini altıncı sırada buldu.  Takım NBA genelinde en yüksek yaş ortalamasına sahip ama bu dezavantajı sahaya koydukları basketbol aklıyla bir şekilde kapatıyorlar. Manu Ginobili ve Parker’ın performansları seri genelinde onlar için varoluşsal öneme sahip ki ilk maçta gösterdikleri kötü performans bunun en açık kanıtı. Clippers ise geçen sezon biraz da Chris Paul’un komik hatalarıyla Thunder’a kaybettiği konferans yarı finali haricinde oldukça iyi kurgulanmış bir düzen içinde kendi handikaplarını kapatan bir takım. Özellikle düşük tempoda takımın hücum ritminde çektiği sıkıntıyı Reddick ve Crawford ikilisiyle aşmayı bu sene daha iyi başarıyorlar. Griffin orta mesafe şutunu her geçen gün geliştirerek savunmalar için daha da korkulan bir vaka haline gelirken üç numara en sıkıntılı pozisyonları. Barnes iyi bir savunmacı ama hücumda sınırlı ve yaşı gereği üzerine binen yük çok fazla. Hidayet bu noktada normal sezonun son bölümünde aldığı sürelerde en azından takıma bir şeyler verebileceğini gösterdi. Koç Scott’ın gözüne girebilmek için bir şansa ihtiyacı var. Umarım bunu iyi kullanır. Seri ise her sonuca açık.