Darius Vassell'in ilginç Türkiye anıları... "Tuvalet diye bir delik vardı"
2009'da Ankaragücü'ne transferi olay olan dünya yıldızı forvet Darius Vassell, Türkiye anılarını ilginç bir şekilde dile getirdi.
2009'da Ankaragücü'ne transferi olay olan dünya yıldızı forvet Darius Vassell, Türkiye anılarını ilginç bir şekilde dile getirdi.
MENAJERİM 'TÜRKİYE' DEDİ
Menajerim Türkiye'den Ankaraspor adı bir kulübün beni istediğini söyledi. Takımın o olduğundan emin olup olmadığını sordum. Daha sonra beni isteyenin Ankaragücü olduğunu söyledi. Onlar çok daha gözlerden ıraktı... Kulübün web sitesi resmi olarak görünmüyordu. Yanlış yere baktığımı düşündüm ama doğruydu. Daha sonra tekliflerine bir göz atmaya karar verdim.
NELSON MADELA YA DA...
1 Temmuz 2009'da Ankara'ya gittim fakat havaalanında beklemediğim bir karşılamayla karşılaştım. Beni karşılamaya gelen binlerce taraftar vardı. Tezahüratlar yapılıyordu, pankartlar açılmıştı ve kameralar beni çekiyordu. Daha önce hiç böyle bir şey yaşamamıştım. Sanki kulübü ziyarete gelen bir futbolcu değil, Nelson Mandela ya da bir rock yıldızı muamelesi gördüm. Daha imza atmamıştım.
ÇILGIN KALABALIĞA YÜRÜDÜM
Daha sonra çılgın kalabalığa doğru yürüdüm. İnsanlar ''Dar-ee-us Varr-sell, Dar-ee-us Varr-sell, Ole, Ole, Ole!'' diye bağırıyorlardı. Kalabalığın arasından geçerken üzerime Ankaragücü atkısı taktılar. İmza attıktan sonra takım arkadaşlarımla ilk akşam yemeğimizde takım kaptanı gelene kadar kimsenein yemek yemeyeceğini orada öğrendim. Saygıya büyük önem veriyorlardı.
DANS ETMEK İSTEMEMİŞTİM
Bir sonraki gün küçük bir bara gittik. Yanımızda teknik direktör Hikmet karaman da vardı. Kültür ve din gereği alkol yoktu. Herkes Türk müziğinde dans ediyordu. Dans etmek istemiyordum ama beni hemen aralarına aldılar. Artık onlardan biriydim. Hikmet Karaman beni transfer eden kişi olduğu için biraz sorumluluk hissediyor ve düşünceli bir şekilde bizi izliyordu. Ona rahat olduğumu göstermem gerekiyordu. İnsanların beni izlemesini sevmem ama buna yıllar içinde alıştım.
BİSİKLETLE ÇALILARA GİRDİM
Ertesi gün bir bisiklet verdiler. Bir antrenör ile bisiklete biniyorduk. Bisikleti sürerken biraz kendimi bıraktım, yokuş aşağıya inerden bir anda çalılara girdim. Antrenör adeta öldü ve ''Bunu şimdi nasıl açıklayacağım?'' dedi. Henüz daha topa bile dokunmamıştım ama neyse ki bir şeyim yoktu. Saçlarımdaki çalıları temizledik ve sonra daha dikkatli olmaya başldım.
MENAJERİME ÇOK KIZGINDIM
İlerleyen günlerde kulüpte bazı sıkıntılar olduğunu hissetmeye başladım. Bazı programlar hep son anda değişiyordu. Bana şehre alışana kadar bir şoför vereceklerdi. Evime gidip, gelebilmem için ancak antrenman çıkışında bir şoför olmadığını gördim. Antrenman tesislerinde kalmıştım. Menajerimle temasa geçtim ancak yeni geldiğim için bazı sorunlar olabileceğini ve beklemem gerektiğini söyledi. İngiltere'de olduğu için bir şey yapmadı. Çok kızgındım. Zaten bu görüşme menajerimle yaptığım son görüşmeydi.
TUVALETTE BİR DELİK VARDI
İlk maçımı 8 Ağustos'ta Diyarbakırspor'a karşı oynadım. 2-2 berabere bitti. Oyunla ilgili fazla bir şey hatırlamıyorum ama atmosferi unutmuyorum. Maçtan önce Barbaros bana Diyarbakır'un farklı bir yer olduğunu söylemişti. Suriye ve Irak'a yakın, Ankara'dan uzak bir yerdi. Şehir ve stadyum çok eskiydi. Maç günü midemde bir ağrı vardı. Tuvalate gittiğimde yerde sadece bir delik vardı. Düşebileceğimdem korktum. Sifon ya da başka bir şey yoktu. Başka bir dünya vardı ve alışmak zorundaydım.
KÜLTÜRLERİNE SAYGI DUYUYORUM
Evimizde oynayacağımız maç için stada geldim. Maçtan önce stadyumun dışında durduk. Kurban edilmek üzere bir keçi vardı ve bana bakıyormuş gibi hissettim. O an bir hayvansever olduğmu anladım. Bunu daha önce internetteki günlüğümde de yazmıştım. Bunun biraz dramatik olduğunu biliyorum ama kültürlerinin bir parçası olduğu için saygısızlık yapmadım ve izledim.
BİRÇOK YETENEKLİ İSİM VARDI
Dönüp geriye baktığımzda Türkiye'deki standardın iyi olduğunu görüyorum. Milan Baros, Elano, Roberto Carlos gibi yabancılar vardı. Alper Potuk, Caner Erkin, Arda Turan, Emre ve Ceyhun Eriş gibi inanılmaz Türk oyuncular da vardı. Ben de Türkiye'yi sevdim. Ağız sulandıran kebaplar, güzel taze balıklar, nefis yemekler. İnsanlar gerçekten fantastikti. Yemekten sonra parayı masaya bırakmak zorunda kalıyordum çünkü benden para almıyorlardı. Daha misafirperver olamazlar.
ATATÜRK'TEN BİR ŞEYLER ÖĞRENDİM
Türkiye'de İngiltere'deki berberlerime rakip olacak berberlerde tıraş oldum. Taraftarlarımızdan güzel hediyeler aldım. Atatürk'ten bir şeyler öğrendim. 2015'ye Ankara'ya döndüğümde bile insanlar beni soskta durduruyordu. Sanki evime dönmüş gibi hissettim. Kim bilir, eğer işler farklı olsaydı, belki orada kalırdım.
(Sporx)
Spor Haberleri
- Beşiktaş Fibabanka, Bahçeşehir Kolejini az farkla yendi
- Beşiktaş, deplasmanda farklı galip
- Türk Telekom, sahasında hata yapmadı
- Okan Buruk, Malmö maçından emin!
- Galatasaray Çağdaş Faktoring, Kızılyıldız'ı devirdi!
- Jose Mourinho'dan maç sonu flaş açıklama!
- Fenerbahçe'den kötü istatistik! 1 isabetli şut...
- Serdar Topraktepe: Beşiktaş'ın teknik direktörüyüm!
- Fenerbahçe'ye Mert Müldür'den kötü haber!
- Kadıköy'de Ali Koç istifa sesleri!
En Çok Okunan Haberler
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- ABD basınından Esad iddiası