Bir mahkeme salonu düşünün tıklım tıklım!
Dinleyiciler Beşiktaş formalı ya da atkılı...
Ben en arka sırada bir yer buldum kendime..
İlk sanığın ifadesinin ortasında Mahkeme Başkanı'ndan bomba bir öneri geldi..
"Hükmün ileri tarihe ertelenmesi.."
Mahkeme açısından bu, bir anlamda orta yolu bulmaktı..
Sanıklar "Hükmün ertelenmesini" kabul etselerdi, belki de bugün bu dava bitmiş olacaktı!
Sanıkların "Biz suçsuzun, Çarşı bir örgüt değildir. Tam beraatimizi istiyoruz" demesi hakimin önerisini şimdilik "İleri bir tarihe" bıraktı.:
Mahkeme Başkanı bu olayı şöyle açıkladı: Bunu ilk sarı kart olarak düşünün 5 yıl içinde ikincisini yerseniz kırmızı olur!
Ancak bu, ortaya atılan suçun bir anlamda kabul edilmesiydi...
Bana göre hiçbir suçları olmayan sanıklar bu teklifi kabul etmediler!
Sanıklar bu öneriye şayet kabul etmiş olsaydı, davayı Ankara'dan izleyen birileri çok rahat edecekti!
Böylece dava bitmiş, davanın içerik iddalırını da sanıklar yarım kağızla kabul etmiş olacaklardı..
Eğer öyle olsaydı ki taraf da, - Hakim açısından- kazınmış olacaktı!
Ankara'dakiler böylece "Bak darbe girişimini kabul etttiler" diye rahatlayacak, sanıklar da yargılanmayacaktı! İşlerini başına sorunsuz dönebileceklerdi.
Ancak, öyle olmadı, semtin "Şövalye ruhlu çocukları" tam ve esaslı beraat isteyince, hakimin yanıtı da davetin hala geçerli olduğunu gösteriyordu.
"Bu konudaki fikrinizi değiştirecek olursanız mahkeyeye iletmeniz yeterli" dediği anda "O yolun" mahkeme bitenece kadar açık olduğunu gösteriyordu..
Mahkemede en ilginç anlardan biri ise avukatların güvenlik kamerası itırazıydı..
Mahkemede kamera kaydı alınması yasaktı ama hakimlerin üstünde üzerinde "Yeşil Işık" yanan kamaranın çalışmasına avukatlar itiraz etti..
Güvenlik kamerası olsa da "çalışan kameranın" kapatılmasını isteyen avukatlara Mahkeme Başkanı'nın yanıtı biraz geçikince avukatların "Hakim Bey susma hakkını kullanıyor" diye espri yapması salonda kahkalara neden oldu!
Yine avukatların "Çalışan kameranın" gönderdiği verileri Ankara'da seyreden "Biri" varsa teknik olarak tespit edilmesini de istemeleri de zabıtlara geçti!
En güzel diyaloglarden biri ise sanıklarda Cem Yakışkan'a sorulan sorulardı!
"Darbe iddilarına ne diyorsunuz" sorusuna "Darbelere karşıyız! Eğer darbe yapacak gücümüz olsaydı Beşiktaş'ı şampiyon yapardık" yanıtı salonda alkışlarla karşılanırken, Hakimin bu defa "Sizin değil de, bir yerlerde planlamış darbe planına yardımcı olmuş olabilir misiniz" sorusu geldi.
Bu soruya Cem Yakışkan'ın "Darbelere karşıyım" diye yanıt vermesi üzerine Mahkeme Başkanı bir adam daha atarak, "Ucundan acuk der gibi", "Azıcık da yardım etmiş olabilir misiniz" sorusu salonda yine kahkaha tufanının kopmasına neden oldu...
Beşiktaşlıların yanıtı yine aynıydı.. "Hayır, darbelere karşıyız.."!
İddiaların bazılarında sanıklar ya orada değildi ya da iddia edildiği gibi kişilerle konuşmamışlardı..
Mahkemedeki konuşmalardan o anlaşılıyordu...
Mesela, ikinci sanık olarak ifadesi alınan Numan Bülent Ergenç'in bıçaklandığı için evde yattığı sırada eylem yaptığı iddiaları vardı...
Mahkemede gösterilen fotoğraflardaki kişiler de anlaşıldığı kadarıyla sanıklar değildi..
Hiyararşisi olmayan "bu örgüt" davasında dozer kullandığı iddia edilen sanığın ise o tarihte ehliyetinin olmadığının ortaya çıkması da bir başka ilginç ayrıntıydı!
"Peki eylemlere katıldınız
"Bazılarına katıldık ama bir grup olarak değil, birey olarak demokratik tepkimizi gösterdik..."
"Mesela Kandil günü Beşiktaş'tan Dolmabahçe'ye yapılan yürüyüş, cami'nin imamını kutlamak ve ona Kandil Simidi götürmekti..."
"Çarşı bir örgüt değildir, yaptığı girişimlerle tüm halkın sevgisini ve sempatisini bir taraftar grubudur..
"Köy okullarına yapılan yardım,
Van depremi'ndeki yardımlaşma, hayvan hakları tepkisi bunun göstergesidir.."
"Çarşı darbelere karşı, nasıl darbeci olsun ki.."
Mahkemenin ana teması buydu...
En Kalbi Muhabbetlerimle..
Ben CAN; Orhan Can...
