Yandaş yazar, 'karnımı doyuramıyorum' diyen yurttaşı hedef aldı

Abone Ol google-news

Akşam Gazetesi yazarı Turgay Güler, ''karnımı doyuramıyorum" diyen yurttaşı hedef aldı. Güler, yurttaşın konuşmasını 'provokasyon' olarak niteledi.

09 Temmuz 2020 Perşembe, 19:16

'Tüylü Mikrofon' adlı YouTube kanalına konuşan genç, akranlarının yaşadığı sorunları özetleyen konuşmasıyla sosyal medyada gündem oldu. “Kitap okumak istiyorum ama okuyamıyorum” diyen ve geçim derdi nedeniyle kendini geliştiremediğini söyleyen genç, çok çalışmasına rağmen karnını doyuramadığını vurguladı. Akşam Gazetesi yazarı Turgay Güler, "Şu kirli provokasyona bakar mısınız! Et yiyemediğini, beslenemediğini, aç yattığını iddia ediyor. Ayaklanma çağrısı yapıyor'' dedi.

Twitter hesabından paylaşım yapan Güler, şu ifadeleri kullandı:

"Şu kirli provokasyona bakar mısınız! Et yiyemediğini, beslenemediğini, aç yattığını iddia ediyor. Ayaklanma çağrısı yapıyor. Maşallah kaslarına bakın hele! Vücudu protein manyağı olmuş. Camiye gidiyormuş huzur bulamıyormuş. Daha neler neler."

Sosyal medyanın gündemine oturan yurttaşın konuşması şu şekilde:

“Bizim artık birleşmemiz lazım. Bu ev niye 350 milyar diye ayaklanalım. Kitap okumak istiyorum, okuyamıyorum. 2-3 tane kitap okuyorum mesela ama devamı gelmiyor. Psikolojim bozuk, kaldıramıyorum. Geçim derdinden kendimi geliştiremiyorum. Ben kendimi geliştiremezsem yarın, çocuğum olacak yarın. O da kendini geliştiremeyecek. Liseyi bitirdim, bana bölme işlemi verin, ben yapamam. Çünkü eğitimim zayıf. Geçmişim ama bir şekilde hatırlamıyorum, tekrar edemiyorum. O kadar kendimden kısmama rağmen iyi bir hayat yaşayamıyorum. Et yiyemiyorum ya, et. Et nedir? Karnımı doyuramıyorum. Arabaya bineceğim, 4 çocuğum varsa 3+1 evde oturabileceğim. Bu hakkı sen bana vereceksin. Köpek gibi çalışıyorum. Eğer ben yaşayamıyorsam, sen de yaşamayacaksın. Eğer sen yaşıyorsan, bana da onu vereceksin. Annem ben 6 yaşından beri temizliğe gidiyor. 55 yaşında annem, psikolojisi bozulmuş. Biz bu duruma gelmişiz. İnsanlar da her şeyin güzel olduğunu savunuyor. Ne güzel…”