Akademisyenlik üzerine bir tartışma...

Akademisyenlik üzerine bir tartışma...

17.10.2016 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Uzun zamandır “akademisyenlik” üzerine bir şeyler yazmak istiyordum. Pazar sabahı bu haftaki yazımı yazmak üzere bilgisayarın başına geçtiğimde, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü öğrencilerinden Halilcan Dibek’ten gelen “Nasıl bir akademisyen istiyoruz ya da bir akademisyen nasıl olmamalı” başlıklı bir yazı ile karşılaştım. Halilcan Dibek, yazısı konusunda son zamanlarda yapmakta olduğu Memet Fuat okumaları ile benim “tartışma kültürünü destekleyen” yazılarımdan yola çıktığını söylemiş. Metni okuduğumda, bu öğrenciden gelen yazının kafamda tasarladığım yazının çok ilerisinde olduğunu gördüğümden, bu haftaki yazımı oradan yapacağım alıntılarla oluşturmak istiyorum.

Nasıl bir akademisyen istiyoruz?
Yazısına Brecht’ten yaptığı bir alıntıyla - “Haklıyım, deme sık sık, üstad!/ Öğrencin de görsün, bırak./ Zorlama gerçeği:/ Gerçek zora gelmez./ Konuşurken dinle biraz”- başlayan Dibek, şöyle devam ediyor: “Bu söylevi neden kaleme aldığımızı sana düz, açık, doğrudan cümlelerle anlatmaktansa seninle olan dertlerimizi, bize neler ettiğini anlatarak açığa vurmayı tercih ettik. ... Sen kötü bir öğretmensin. Bu az bilgili olduğun anlamına gelmez, hemen köpürme! Neden mi söyledim bunu, dur acele etme, her zaman yaptığın gibi kestirip atma öğrencinin düşüncelerini, kelimelerini koşturup durma. ‘Sözümü ha kesti ha kesecek’ endişesine kaptırma onu, bırak soluklana soluklana anlatsın anlatacağını. Sen ki düşüncenin durgunlukta açtığını bilmez değilsin. - Ahmet Cemal’in leziz tabiriyle ‘alıntı aydın’ kisvesindeki senin gibi akademisyenlerden bıktık usandık artık. Bilginle öğrencileri pataklamaktan, dize getirmekten vazgeç. Yılgın, tiksinen, aşağı gören, ‘Daha şu kitapları bile okumamışsınız’; koşulcu, düşünceye ve daha beteri düşünmeye şartlar koşan, ‘Hele şu kitapları bir okuyun da’ gibi sözlerin, öğrencinin öğrenmeye dair hevesini kırmaktan başka bir etki yaratmıyor. Öğrencilerinde sözünü ettiğin kitapları okuyacak isteği bu yöntemlerden çok derste-ders dışında konuştuklarınla, onları işin içine katışınla ve hatta kimi zaman işin dışında tutuşunla uyandırmaya bak. Bu hem daima dilinden düşmeyen serzenişlerine derman olacak, hem de öğrencilerinin okumasına yönelik isteğinin gerçekleşmesinde daha etkin bir rol oynamanı sağlayacaktır. Karşında âdet gören, sakalı çıkan insanlar var; Onları küstürerek teşvik edemezsin.” ...

‘Sen de biraz değiş, ey akademisyen!’
“‘Olacak iş değil bunlar’ deme, bunu becerebilen meslektaşların var. Biz tanıyoruz. Senin dersinden bir gün önce bazen de bir gün sonra ders verdikleri oluyor. Hem sen, sevgili akademisyenim benim, sen bıkmadın mı her sene dönem boyu aynı serzenişlerle ders vermekten? Belki de bundan ince, marazi bir haz duymaya başlayalı çok oluyor, biliyorum, başlarda muhakkak böyle değildin ama gelgelelim böyle oldun işte. -Haz alma, değiş.- Anlatmak, sevgili akademisyenim, kişinin ses tellerinin titreşmesiyle ses çıkarıyor olması demek, cümlelerden daha fazlasıyla karşılaşıyor değil misin? Şu karşındaki öğrencilerin yüzlerine bir bak, tekinin gözünde canlılık, heyecan, fer görebiliyor musun? Sen anlatmıyorsun sevgili akademisyenim, sadece ses çıkarıyorsun. ‘Biz suçsuzuz, tek suç siz ihtiyarların!’ demiyoruz. Kabul az okuyoruz, kabul soru sormuyoruz, ... Yanlış anlama, samimiyetle gerçekleşen bir kabullenişi dilimize dolayıp ahlaksızlıktan bir üstün ahlak çıkarmıyoruz. Ama biz değişmeye hazırız. Bunu da canı gönülden ve canı zihinden istiyoruz. Ta ki senin derslerine girene dek. Sen bizdeki güneşine hayran, güneşine teşne değişmek çiçeğini solduruyorsun. Güneşin üzerine perde çekmeye ne senin ‘unvanın’ ne de gücün yeter; sen bizi karanlık bir odaya sokuyorsun olsa olsa. Oysa biz yeşiliz, güneş gerekli bizlere.”

Not: Metin, kısaltılarak alıntılanmıştır. (A.C.)  

Yazarın Son Yazıları

Papa Francis’in yeni misyonu…

Papa Francis’in yeni misyonu…

Devamını Oku
12.06.2017
‘ne garip federico adında olmak…’

‘ne garip federico adında olmak…’

Devamını Oku
05.06.2017
‘Sessiz savaşçı’lığın gürültülü yollarında…

‘Sessiz savaşçı’lığın gürültülü yollarında…

Devamını Oku
08.05.2017
Kültürde ‘geri kalan’ kavramı üzerine (2)

Kültürde ‘geri kalan’ kavramı üzerine (2)

Devamını Oku
01.05.2017
Kültürde ‘Geri Kalan’ kavramı üzerine (1)

Kültürde ‘Geri Kalan’ kavramı üzerine (1)

Devamını Oku
24.04.2017
Sermet Yeşil’den barış çağrıları…

Sermet Yeşil’den barış çağrıları…

Devamını Oku
17.04.2017
‘Evet’ ile ‘Hayır’ arasında bir sahaf turu …

‘Evet’ ile ‘Hayır’ arasında bir sahaf turu …

Devamını Oku
10.04.2017
Bir tiyatro açmak…

Bir tiyatro açmak…

Devamını Oku
03.04.2017
Tiyatron, düşleyebildiğin kadardır…

Tiyatron, düşleyebildiğin kadardır…

Devamını Oku
27.03.2017
‘Acil’de sabah saatleri…

‘Acil’de sabah saatleri…

Devamını Oku
20.03.2017
‘Belki biraz sevgi verebilirsin …’

‘Belki biraz sevgi verebilirsin …’

Devamını Oku
13.03.2017
Müjdat Gezen’in yaktığı göz ışıkları...

Müjdat Gezen’in yaktığı göz ışıkları...

Devamını Oku
27.02.2017
Kirletilmemiş bir zaman parçası aramak…

Kirletilmemiş bir zaman parçası aramak…

Devamını Oku
20.02.2017
Kediler tekin değildir…

Kediler tekin değildir…

Devamını Oku
13.02.2017
Onat Kutlar’ın düşündürdükleri...

Onat Kutlar’ın düşündürdükleri...

Devamını Oku
06.02.2017
Engin Cezzar da yok artık!

Engin Cezzar da yok artık!

Devamını Oku
30.01.2017
Çevirmenin yalnızlığı…

Çevirmenin yalnızlığı…

Devamını Oku
23.01.2017
Erhan Ünal, Köy Enstitüleri ve ‘küresel finans oligarşisi’ (2)

Erhan Ünal, Köy Enstitüleri ve ‘küresel finans oligarşisi’ (2)

Devamını Oku
16.01.2017
Erhan Ünal, Köy Enstitüleri ve ‘Küresel Finans Oligarşisi’ (1)

Erhan Ünal, Köy Enstitüleri ve ‘Küresel Finans Oligarşisi’ (1)

Devamını Oku
09.01.2017
Ressam Sadi Bey’in Son Tablosu…

Ressam Sadi Bey’in Son Tablosu…

Devamını Oku
02.01.2017
Bir aydın: Bertan Onaran

Bir aydın: Bertan Onaran

Devamını Oku
26.12.2016
İçimden yine tarih yazmak geldi de…

İçimden yine tarih yazmak geldi de…

Devamını Oku
19.12.2016
‘Ben’in sorumluluğu (2)

‘Ben’in sorumluluğu (2)

Devamını Oku
12.12.2016
‘Ben’in sorumluluğu -1

‘Ben’in sorumluluğu -1

Devamını Oku
05.12.2016
Bendeki Fidel Castro…

Bendeki Fidel Castro…

Devamını Oku
28.11.2016
Ataol’un çocukları...

Ataol’un çocukları...

Devamını Oku
21.11.2016
Cumhuriyetin çizgileri…

Cumhuriyetin çizgileri…

Devamını Oku
14.11.2016
Şu uğursuz ‘Biz, olduk!’ C yanılsaması (2)

Şu uğursuz ‘Biz, olduk!’ C yanılsaması (2)

Devamını Oku
07.11.2016
Şu uğursuz ‘Biz, olduk!’ yanılsaması…

Şu uğursuz ‘Biz, olduk!’ yanılsaması…

Devamını Oku
31.10.2016
‘Hiç kimsenin kenti’nde yaşamak…

‘Hiç kimsenin kenti’nde yaşamak…

Devamını Oku
24.10.2016
Akademisyenlik üzerine bir tartışma...

Akademisyenlik üzerine bir tartışma...

Devamını Oku
17.10.2016
Göçmüş bir kültürün simgesi: Giovanni Scognamillo

Göçmüş bir kültürün simgesi: Giovanni Scognamillo

Devamını Oku
10.10.2016
‘Fırıldaklar Festivali’ne hoş geldiniz!

‘Fırıldaklar Festivali’ne hoş geldiniz!

Devamını Oku
03.10.2016
Deneme üzerine birkaç not…

Deneme üzerine birkaç not…

Devamını Oku
26.09.2016
Evet, Tarık Akan da Türkiye’dir…

Evet, Tarık Akan da Türkiye’dir…

Devamını Oku
19.09.2016
Gündüz Vassaf’tan yarına atıflar...

Gündüz Vassaf’tan yarına atıflar...

Devamını Oku
12.09.2016
‘Paylaşılmış yalnızlık’lara sığınmak…

‘Paylaşılmış yalnızlık’lara sığınmak…

Devamını Oku
05.09.2016
Bir kez daha: Anayasa kültürü…

Bir kez daha: Anayasa kültürü…

Devamını Oku
29.08.2016
Sorun ‘Avrupalılık’ değil, uygar olmak...

Sorun ‘Avrupalılık’ değil, uygar olmak...

Devamını Oku
22.08.2016
Biz nasıl bu kadar cahil kalabildik?

Biz nasıl bu kadar cahil kalabildik?

Devamını Oku
15.08.2016