Onat Kutlar’ın düşündürdükleri...

Onat Kutlar’ın düşündürdükleri...

06.02.2017 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Metis Yayınları’nın “rüyanın gör dediği” başlıklı 2016 ajandasını gözden geçirirken, eylül ayında Onat Kutlar’dan (“Düşle Gerçek arasında”) yapılmış bir alıntı ile karşılaşıyorum: “Bu gördüklerimiz, görmekte olduklarımız mı düş, yoksa geçmiş yıllarda yaşadıklarımız mı? Biri doğruysa öbürü nasıl doğru olabilir? Nasıl bir alacakaranlık… Geceyle gündüzün arasına sıkışmış uzun bir kör saat. Geçmişle geleceğin, doğuyla batının, ölümle yaşamın arasına sıkışmış. Alacakaranlık görünmez bir çevrintiyle yutup götürüyor her şeyi. Bu noktada onurla alçaklığın sınırı birbirine karışır.
Elimde olmaksızın “sakın bugünlerde yazılmış olmasın bu satırlar?” diye düşünüyorum. Ama hayır. Alıntı, Onat Kutlar’ın 1989’da Can Yayınları arasında çıkan “Yeter ki Kararmasın” adlı kitabından yapılmış. Yani neredeyse otuz yılı bulacak bir geçmişe ait.
 
Düşlerle gerçeklerin inanılmaz  kargaşası…
Onat Kutlar gibi en günlük, en sıradanmış izlenimini uyandıran gözlemlerini bile çok sağlam bir tarihseltoplumsal bilgi dağarcığını temel alarak değerlendiren düşünürlerin yazdıkları, çoğu zaman onyıllar sonrasına bile ancak hazin diye nitelendirilebilecek atıflarda bulunur; böylece de bir tür geleceğin tarihi diye adlandırılmayı hak eder. Hele söz konusu gözlemler, insanlığın üç bininci yılının ilk çeyreğinde bile henüz tarihin her şeyden önce bir hesaplaşma zemini olduğu bilgisinden yoksun bir halde ve hâlâ “tarih tekerrürden ibarettir” gibi dedelerin dedesinden kalma köhne özdeyişlerin(!) ışığında yaşamaya çabalayan toplumlarda yapılmışsa, durum kesinlikle böyledir.
Oysa tarih, ancak ondan ders almasını bilmeyenler için tekerrürden ibarettir ve böyle umarsız bir cehaletin pençesine düşmüş olanların bırakın uzak bir tarih diliminde, henüz daha dün sayılabilecek bir geçmişte olanlarla karşılaşmaları halinde yaşayabilecekleri tek yazgı, şaşırmaktır.
 
‘Biri doğruysa öbürü nasıl doğru olabilir?’
Nasıl başlıyordu Onat Kutlar’dan yapılan alıntı? “Bu gördüklerimiz, görmekte olduklarımız mı düş, yoksa geçmiş yıllarda yaşadıklarımız mı? Biri doğruysa öbürü nasıl doğru olabilir? Nasıl bir alacakaranlık…
Yukarıdaki, aslında hem bir tarih, hem de bir mantık sorusudur. Çünkü düşler ile gerçekleri birbiriyle karıştırmak, özellikle siyaset alanında ülkeyi ancak bir alacakaranlığa ya da aslında kapkara bir ciddiyetsizlik ortamına sürükleyebilir. Hemen bir örnek: Ana muhalefet partisi CHP, nisan ayındaki referandumun -kısaltarak söylüyorum- “hukuka uygun ve demokratik” bir ortamda gerçekleşebilmesi için bir “Meclis Komisyonu” kurulması amacıyla önerge verecekmiş! Peki, hangi demokratik organa? Daha birkaç hafta öncesine kadar insanların birbirlerini dövdükleri ve ısırdıkları, gizli oylama kuralını da yürürlükteki anayasayı açıkça ihlal ederek hiçe saydıkları bir parlamentoya!
Ne diyordu Onat Kutlar yukarıdaki alıntının sonunda? “Alacakaranlık görünmez bir çevrintiyle yutup götürüyor her şeyi…

Yazarın Son Yazıları

Papa Francis’in yeni misyonu…

Papa Francis’in yeni misyonu…

Devamını Oku
12.06.2017
‘ne garip federico adında olmak…’

‘ne garip federico adında olmak…’

Devamını Oku
05.06.2017
‘Sessiz savaşçı’lığın gürültülü yollarında…

‘Sessiz savaşçı’lığın gürültülü yollarında…

Devamını Oku
08.05.2017
Kültürde ‘geri kalan’ kavramı üzerine (2)

Kültürde ‘geri kalan’ kavramı üzerine (2)

Devamını Oku
01.05.2017
Kültürde ‘Geri Kalan’ kavramı üzerine (1)

Kültürde ‘Geri Kalan’ kavramı üzerine (1)

Devamını Oku
24.04.2017
Sermet Yeşil’den barış çağrıları…

Sermet Yeşil’den barış çağrıları…

Devamını Oku
17.04.2017
‘Evet’ ile ‘Hayır’ arasında bir sahaf turu …

‘Evet’ ile ‘Hayır’ arasında bir sahaf turu …

Devamını Oku
10.04.2017
Bir tiyatro açmak…

Bir tiyatro açmak…

Devamını Oku
03.04.2017
Tiyatron, düşleyebildiğin kadardır…

Tiyatron, düşleyebildiğin kadardır…

Devamını Oku
27.03.2017
‘Acil’de sabah saatleri…

‘Acil’de sabah saatleri…

Devamını Oku
20.03.2017
‘Belki biraz sevgi verebilirsin …’

‘Belki biraz sevgi verebilirsin …’

Devamını Oku
13.03.2017
Müjdat Gezen’in yaktığı göz ışıkları...

Müjdat Gezen’in yaktığı göz ışıkları...

Devamını Oku
27.02.2017
Kirletilmemiş bir zaman parçası aramak…

Kirletilmemiş bir zaman parçası aramak…

Devamını Oku
20.02.2017
Kediler tekin değildir…

Kediler tekin değildir…

Devamını Oku
13.02.2017
Onat Kutlar’ın düşündürdükleri...

Onat Kutlar’ın düşündürdükleri...

Devamını Oku
06.02.2017
Engin Cezzar da yok artık!

Engin Cezzar da yok artık!

Devamını Oku
30.01.2017
Çevirmenin yalnızlığı…

Çevirmenin yalnızlığı…

Devamını Oku
23.01.2017
Erhan Ünal, Köy Enstitüleri ve ‘küresel finans oligarşisi’ (2)

Erhan Ünal, Köy Enstitüleri ve ‘küresel finans oligarşisi’ (2)

Devamını Oku
16.01.2017
Erhan Ünal, Köy Enstitüleri ve ‘Küresel Finans Oligarşisi’ (1)

Erhan Ünal, Köy Enstitüleri ve ‘Küresel Finans Oligarşisi’ (1)

Devamını Oku
09.01.2017
Ressam Sadi Bey’in Son Tablosu…

Ressam Sadi Bey’in Son Tablosu…

Devamını Oku
02.01.2017
Bir aydın: Bertan Onaran

Bir aydın: Bertan Onaran

Devamını Oku
26.12.2016
İçimden yine tarih yazmak geldi de…

İçimden yine tarih yazmak geldi de…

Devamını Oku
19.12.2016
‘Ben’in sorumluluğu (2)

‘Ben’in sorumluluğu (2)

Devamını Oku
12.12.2016
‘Ben’in sorumluluğu -1

‘Ben’in sorumluluğu -1

Devamını Oku
05.12.2016
Bendeki Fidel Castro…

Bendeki Fidel Castro…

Devamını Oku
28.11.2016
Ataol’un çocukları...

Ataol’un çocukları...

Devamını Oku
21.11.2016
Cumhuriyetin çizgileri…

Cumhuriyetin çizgileri…

Devamını Oku
14.11.2016
Şu uğursuz ‘Biz, olduk!’ C yanılsaması (2)

Şu uğursuz ‘Biz, olduk!’ C yanılsaması (2)

Devamını Oku
07.11.2016
Şu uğursuz ‘Biz, olduk!’ yanılsaması…

Şu uğursuz ‘Biz, olduk!’ yanılsaması…

Devamını Oku
31.10.2016
‘Hiç kimsenin kenti’nde yaşamak…

‘Hiç kimsenin kenti’nde yaşamak…

Devamını Oku
24.10.2016
Akademisyenlik üzerine bir tartışma...

Akademisyenlik üzerine bir tartışma...

Devamını Oku
17.10.2016
Göçmüş bir kültürün simgesi: Giovanni Scognamillo

Göçmüş bir kültürün simgesi: Giovanni Scognamillo

Devamını Oku
10.10.2016
‘Fırıldaklar Festivali’ne hoş geldiniz!

‘Fırıldaklar Festivali’ne hoş geldiniz!

Devamını Oku
03.10.2016
Deneme üzerine birkaç not…

Deneme üzerine birkaç not…

Devamını Oku
26.09.2016
Evet, Tarık Akan da Türkiye’dir…

Evet, Tarık Akan da Türkiye’dir…

Devamını Oku
19.09.2016
Gündüz Vassaf’tan yarına atıflar...

Gündüz Vassaf’tan yarına atıflar...

Devamını Oku
12.09.2016
‘Paylaşılmış yalnızlık’lara sığınmak…

‘Paylaşılmış yalnızlık’lara sığınmak…

Devamını Oku
05.09.2016
Bir kez daha: Anayasa kültürü…

Bir kez daha: Anayasa kültürü…

Devamını Oku
29.08.2016
Sorun ‘Avrupalılık’ değil, uygar olmak...

Sorun ‘Avrupalılık’ değil, uygar olmak...

Devamını Oku
22.08.2016
Biz nasıl bu kadar cahil kalabildik?

Biz nasıl bu kadar cahil kalabildik?

Devamını Oku
15.08.2016